Güncelleme Tarihi:
Her öğrencinin sembolik olarak 1 krediye denk gelen sosyal sorumluluk dersini almadan mezun olamadığı Yaşar Üniversitesi’nde, 2015 yılından bu yana, 9 bine yakın öğrenci projelere katılıp binlerce saatlik gönüllü çalışma gerçekleştirerek binlerce kişinin hayatına iyilik dokunuşu yaptı. 100’ün üzerinde sivil toplum kuruluşu ve çeşitli kamu kurumları ile iş birliği yapılan sosyal sorumluluk dersi kapsamında, çevre temizliğinden sokak hayvanları için mama toplayıp barınak yapmaya, köy okullarına kütüphane kurmaktan ihtiyaçları olan elbiseleri temin etmeye, kan bağışından binlerce fidanlık orman oluşturmaya kadar birçok iyilik gerçekleştirildi. İlk günden bu yana, üniversite çalışanları ve akademisyenler de “Kampüste iyilik var” sloganıyla oluşturdukları gönüllü takımıyla öğrencilere destek oldu. Gönüllülük çalışmaları, COVID-19 salgınıyla birlikte değişim gösterdi ve geçtiğimiz yıl Mart ayından itibaren yüz yüze yapılan birçok çalışma, çevrim içi araçların kullanımı ile sürdürülmeye başlandı.
GENÇLER DERS DE VERİYOR, TEMİZLİK DE YAPIYOR
Salgının bize birçok yeni alışkanlığı da kazandırdığını belirten Yaşar Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Koordinatörü Kevser Çimenli, “Bunlardan en önemlisi komşuluk ilişkilerimizdeki güçlenme. Salgının başından bu yana yürüttüğümüz ‘Apartman gönüllülüğü’ sayesinde, öğrencilerimiz, risk grubunda bulunan birçok komşusunun market ve pazar ihtiyaçlarını karşıladı. Bunun yanı sıra komşularının çocuklarına, eğitimden geri kalmasınlar diye çevrimiçi ya da yüz yüze eğitim destekleri de verdiler. Çevrimiçi eğitim destekleri müzik, matematik, İngilizce, Almanca, Türkçe gibi birçok alanda oldu. Salgının başından bu yana yaklaşık bin 500 öğrenci; bin saat çevrimiçi eğitim desteği, 800 saat çevre temizliği, 250 saat hayvan barınağı bakım onarım ve temizlik çalışması gerçekleştirdi. Çevre temizliği ve barınak gibi bedensel çalışmaları içeren faaliyetlerin hepsinde bireysel veya en fazla 3 kişilik gruplar halinde çalışmaya ve salgın kurallarına uymaya özen gösterdik. Çift maske, dezenfektan, fiziksel mesafe gibi sağlık kurallarına uyduk” dedi.
Bunların yanı sıra zor durumda olanlar için gıda paketi, kıyafet yardımı gibi çeşitli çalışmalar da yürüttüklerini dile getiren Kevser Çimenli, “Bu süreçte bağışçı ile ihtiyaç sahiplerini eşleştirdik. Eğitimden uzak kalan çocuklar için yapılan tablet bağışı sayısı da 65’e ulaştı. Salgın döneminde düşen kan bağışları için harekete geçip 2 ay içinde 115 ünite kan bağışı yapılmasını sağladık. Deprem döneminde öğrencilerimizle birlikte deprem alanında gece gündüz çalıştık. Bu çalışma için üniversitede bir toplama alanı oluşturup 6 bin 332 kalem ürün görevli kurumlar vasıtasıyla depremzedelere ulaştırıldı. Çalışmaya, mezun, öğrenci, akademi ve idari birimlerden toplam 450 kişi katıldı. Öğrencilerimizin başlattığı küçük çalışmalar yakın çevrelerinin ve arkadaşlarının da katılımı ile büyük bir harekete dönüştü yüzlerce kişi ile dayanışma sağlandı” diye konuştu.
KİTAPLARA SES OLDULAR
27 kişi Boğaziçi Üniversitesi Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Laboratuvarı (GETEM) için kitap seslendirirken katılımcılardan İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi öğrencisi Ezgi Akdağ, “Bu projeyi ilk duyduğumda çok heyecanlandım. Görme engelli insanlara ses olma fikri hem çok yararlı hem de çok özeldi benim için. Bu yüzden, bu proje için çalışmalara hemen başladım. Kitap okuma sürecine kadar birkaç aşamadan geçtim. Örneğin, Küçük Prens kitabından 7 dakikalık bir deneme kaydı gönderdim ve kaydım onaylandı. Sonrasında seslendirmek için seçtiğim kitap onaylandı ve sonunda kitap okuma aşamasına geldim. Kitabımı seslendirirken başta bazı zorluklar yaşadım. Okurken, bir duyguyu karşıya aktarabilmek gerçekten zor oldu benim için, ancak bu zorluğu birçok deneme yaparak yendiğimi düşünüyorum. Şimdilik 6 ayrım oluşturup 52 sayfa seslendirebildim. Bu kitabı seslendirmeye devam edip sonrasında seçtiğim diğer kitapları da seslendirmeyi hedefliyorum. Bu projeyi tanıdığım için çok mutluyum ve çalışmalarıma başka kitaplarla da devam etmek istiyorum” dedi.