Güncelleme Tarihi:
Yükseköğretimde bir yılı aşkın süredir süregelen uzaktan eğitim süreci, öğrencilerin kampüsten uzaklaşmasına neden oldu. Bu süreçte öğrencilerin kampüs hayatını özlediği bilinen bir gerçek olsa da YÖK tarafından Şubat ayının ortalarında açıklanan “uygulamalı derslerin sıkı tedbirler ve azami dikkat koşulunda öğrenciler seyreltilerek yüz yüze yapılabileceği” haberi özellikle laboratuvar dersleri ağırlıklı olan bölümleri harekete geçirdi. Meslek yüksekokulları, sağlık bölümleri, sanat ve tasarım programları, mühendislik ve mimarlık gibi uygulamalı eğitimleri ağırlıkta olan bölümlerde bahar dönemiyle birlikte teorik dersler çevrimiçi devam ederken uygulamalı derslerini gruplar hâlinde sıkı tedbirlerle yüz yüze yapmaya başlandı. Üniversitelerin hibrid eğitim modelini hayata geçirebilen bölümlerinde öğrenciler, kampüse dönmenin heyecanını yaşadı. Peki laboratuvarlarına, önlüklerine ve mikroskoplarına kavuşan öğrenciler, iki aya yakın süredir salgın günlerinde aldıkları yüz yüze uygulamalı derslerde nasıl hissediyorlar?
DENEYLER ÇOK KIYMETLİ
Ezgi Alpaslan: Sanki üniversiteye tekrar kayıt olmuş gibi mutluyum. Laboratuvara girdiğim ve önlüğümü giydiğim anda hayallerime kaldığım yerden devam ediyorum. Uygulamalı bölümlerde en önemli şey laboratuvarların donanımı ve kapasitesi. Öğrencilerin eşit erişimi çok önemli. Uygulamalı eğitimleri teorik bilgilerimiz ile destekleriz ama el pratikliği laboratuvar ortamına uyum, kurallar hakkında bilinçlenme ve hocalarımız ile deney yapabilmek çok kıymetli.
HİBRİD SİSTEM DEVAM ETSİN
Ramazan Özen: Geçtiğimiz sene bizim için oldukça zorluydu. Teorik dersler verimliydi ancak uygulamalı dersler de verimin düştüğünü düşünüyorum. Neredeyse bir sene sonra tekrar laboratuvarda olmak heyecan verici. Bence uygulamalı derslerin kesinlikle yüz yüze yapılması gerekiyor çünkü laboratuvar ortamı farklı. Bu yüzden hibrid sisteminin devam etmesini isterim. İlerde bu alanda eğitim alacak adaylar için üniversite hayatı belki bekledikleri gibi olmayacak ancak bu durum tüm dünyada böyle yine de vazgeçmesinler.
SIRAMIN GELECEĞİ HAFTAYI BEKLİYORUM
Nagihan Yıldız: Pandeminin ilk aşamaları bir miktar zorlayıcıydı. Daha önce alışık olmadığım bir eğitim tarzı. Dikkatin her an dağılabileceği ev ortamında derslere alışmak zordu. Bahar yarıyılında laboratuvara dönmek çok güzel. Ependorf tüpünden pipetlerine kadar o ortamı çok sevdiğimin bir kez daha farkına vardım. Tekrar sıramın geleceği ve laboratuvara gideceğim haftayı şimdiden iple çekiyorum. Uygulamalı eğitimler şartlar el veriyorsa kesinlikle yüzyüze olmalı. COVID19 bir süre daha devam edecek gibi görünüyor, yüz yüze formüller artırılmalı.
LABORATUVAR KOKUSU ALMAK ŞART
İlayda Balaç: Güz dönemi (online) ve bahar dönemini karşılaştırdığımda bu dönemin çok daha verimli geçeceğini düşünüyorum. Uygulamalı dersler haftada bir defa da olsa 2 hafta da bir de olsa kesinlikle yüz yüze yapılması gereken dersler çünkü teoride ne kadar anlatılırsa anlatılsın öğrencinin kendisi o uygulamayı hatalarıyla, doğrularıyla yapıyor olması gerek. Yüz yüze eğitimde bilgilerin unutulma olasılığının online eğitime oranla daha düşük bence. Alışılagelmiş bir eğitim sisteminin (yüz yüze) dışında önerebileceğim ve etkili olduğunu düşündüğüm bir yöntem yok açıkçası. Uygulamalı derslerin verimli olması için o laboratuvarın kokusunu almak şart gibi bir şey bence.
YAZ DÖNEMİNDE DE GİTMEK İSTERDİM
Beril Hanönü: Uygulamalı eğitimlerin öğrenimi bilgisayar başında kesinlikle çok zor. Bilgisayar başında 3’üncü eğitim dönemimizi işliyoruz şu an ve seyreltilmiş olsa da laboratuvara giderek uygulamalı eğitim görmek beni rahatlatıyor. İsteğim imkan olursa yaz döneminde de yapamadığımız uygulamaları imkanlar dahilinde laboratuvarda görmek.
DAHA ÖNCE BAŞLAYABİLİRDİ
Rumeysa Yıldırım: Çift anadal öğrencisiyim. Laboratuvar dersinin önünde ve sonunda derslerim var. Pek kolay değil ama yine de okula gitmeyi tercih ettim. Sanırım laboratuvara olan özlemimi ancak böyle anlatabilirdim. Uygulamalı olan bütün bölümlerde okulda eğitim almak isteyen öğrencilere sokağa çıkma yasağı olsa bile izin çıkartılıp tabii ki gerekli önlemler çerçevesinde hibrit eğitim yapılabilir diye düşünüyorum. Şu anda yapılıyor ama daha önce bu uygulamaya başlanabilirdi.
ÖNEMLİ DETAYLARI GÖRÜYORUZ
Ecem Tosun: Bu bölümü tercih etme sebeplerimden biri laboratuvar ortamını sevmek, deney yapmak ve bu deneylerin içerisinde etkin rol oynamaktı. Laboratuvar tekrardan bizlere açılması, çalışma ortamına geri dönmemiz beni fazlasıyla mutlu etti. Bence bu tarz uygulamalı derslerde kesinlikle yüz yüze, uygulamalı olarak öğrenciler tarafından yapılarak nasıl olması gerektiğini, nelere dikkat etmemiz gerektiğini, özellikle laboratuvar koşullarında uyulması gereken kurallar gibi önemli detayları çok daha iyi fark etmemizi sağlıyor.
KRİZ ASLINDA BİR FIRSAT
Prof. Dr. Özge Çelik (Kültür Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölüm Başkanı): Tıp ve yaşam bilimlerindeki eğitimler laboratuvar çalışmasına dayanır. Moleküler Biyoloji ve Genetik eğitiminde de bu çok önemli. Mesela mikroskop kullanımını 1. sınıfta öğretiriz. Pandemi döneminde online laboratuvar kayıtları, canlı dersler ve sanal laboratuvar uygulamalarıyla eğitimi destekledik. YÖK kararıyla bahar yarıyılında ilk hibrid eğitimimize 3. sınıflarımızla başladık.
Kararın ardından laboratuvar derslerine katılım talebi çok yüksek oldu. Öğrencilerdeki istek ve gönüllülükle mesleki olarak gurur duydum. Şimdi birinci sınıflarımız dahil tüm sınıflarımız hibrid sistemle laboratuvara katılıyorlar. 4’lerin bitirme projelerini de çevirim içi ve birebir etkileşimli gerçekleştiriyoruz. Mesleki olarak en önemli teknik kazanımların öğretildiği Moleküler Biyoloji Tekniklerini hibrid yapıyoruz. Aynı anda 2 farklı laboratuvarımızda 10’ar öğrenci olmak üzere 20 öğrencimizle dönüşümlü ve seyreltilmiş olarak dersi yürütüyoruz. Uygulamayı evinden derse katılanlar için uzaktan canlı yayınlıyoruz. Üniversitedeki pandemi tedbirlerine ek olarak laboratuvarların kendine özgü hijyen tedbirleri var. Örneğin gözden bulaş riskini engellemek için siperlikle çalışmak zorunlu. Bu kriz aslında, temel bilimler ve yaşam bilimleri öğrencileri için bir fırsat. Öğrencilerimiz, alanın önemli uygulamalarından biri olan biyoteknolojik aşı geliştirme süreçleri hakkında bu dönemde inanılmaz bilgiler öğrendiler. Karantina sürecinin başından itibaren özellikle lisans son sınıf öğrencilerimiz COVID-19 tanısı için PCR laboratuvarlarında gönüllü çalışmaya başladılar. Halen derslerine devam ederken tanı laboratuvarlarında aktif çalışmaya devam eden öğrencilerimiz var. Tüm eğitim kademelerimizde hibrid eğitim tecrübesi yaşıyoruz. Çeşitli senaryolar gündeme gelse de pandemi sonrasında Temel Bilimler eğitimlerinin örgün düzende devamının gerekli olduğuna inanıyorum.
REHBERLİK DE DERSLER KADAR ÖNEMLİ
Alev Yıldırım (Kültür Üniversitesi Psikologu): COVID-19 Benzeri ve referansı olmayan bir olay. Gençlerde hastalığa ilişkin korku kaygı şikayetlerine çok ender rastladığımız söylenebilir. Daha çok sosyal çekilme, hocalardan ve arkadaşlarından mahrum kalmanın getirdiği doğal zorlukları yaşıyorlar. Uzaktan eğitim yaygınlaşmış olsa da aynı imkanlara sahip olmayan gençlerde eşitsizliğin yarattığı duygu da oluyor. Özetle hayatlarının bir dönemini kayıp bir süreç olarak değerlendirme eğilimi olabiliyor. Yalnızlık duygusu, karamsarlık, öfke kontrolü, uyku problemleri, beslenme bozuklukları gibi sorunları pandemi gençliğinin ortak sorunları. Gencin kendisine ilişkin farkındalığı ve öz değerlendirme süreci bu dönemde zedelenebiliyor. Bu noktada üniversite gençliğinin kendilerini ifade etmeye ihtiyacı var ki rehberlik hizmetlerinin yoğunlaştırılması çok yerinde bir karar. Aile, arkadaşlık ilişkilerindeki problemler, öfke kontrolünde sıkıntılar, odaklanma ile ilgili güçlükler bu dönemde gençliğin temel şikayetleri. Pandemi döneminde dijital ortamda yürütülen rehberlik ve danışmanlık hizmeti öğrenciler için kendilerini ifade edebilecekleri bir diyalog ortamı. Bu sürecin sağlıklı geçirilmesi için de yoğunlaştırılmış rehberlik hizmetleri en az derslerin uygulaması kadar önemli.