Güncelleme Tarihi:
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, elektronik sınavlardaki soruların açıklanmasının, sınavların istenilen sayıda yürütülmesini imkansızlaştıracağını söyledi. Demir, ÖSYM’nin yaptığı sınavların ardından soruların tamamının yayınlanmaması ve 6495 sayılı Kanun ile de ÖSYM’nin sınavlarda sorduğu soruların Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamı dışına çıkarılmasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Yılda 40’a yakın merkezi sınav yapan ÖSYM’nin, her sınavda sorduğu yaklaşık 100 soruyla yılda 4 bin soru kullandığını belirten Demir, geçen yıl sınav sayısının artmasına paralel soru sayısının, 11 bin 200’e ulaştığını vurguladı.
ÖSYM’nin 39 yıllık geçmişi de gözönüne alındığında hazırlanan ve sorulan soru adedinin çok ciddi rakamlara eriştiğini dile getiren Demir, ancak bugüne kadar ÖSYM’nin yaygın bir uygulama olarak bir sınavda sorduğu soruyu başka bir sınavda kullanmadığını ifade etti.
Demir, kamuoyunun takdirini toplayan bu uygulamanın diğer yandan soru hazırlamada her gün daha uç alanlara daha ince detaylara gitme riskini oluşturduğunu ve bazı önemli sınavlarda çok ciddi kısıtlamalar getirebildiğine işaret etti.
Soruların gerçek kolaylık, zorluk, ölçme kalitesi derecelerinin, bilimsel anlamda sadece adayların sınav anında verdikleri cevaplarla belirlendiğine dikkati çeken Demir, bunun da soruların, fiilen gerçekleştirilen bir sınavda denenmesiyle mümkün olduğunu söyledi. Demir, ölçme kalitesi yüksek soruların tekrar sorulabilmesi imkanından vazgeçilmesinin düşünülülemeyeceğini söyledi.
"Mesnetsiz, yalan ve adayları rahatsız edici yorumlar"
Demir, elektronik sınav uygulamaları konusunda çalışmalarını sürdürdüklerini anlatan Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Önümüzdeki kısa ve orta zaman diliminde elektronik sınavları gerçekleştirmenin heyecanını yaşıyoruz. Randevu ile belirli bilişim ağı güvenliği sağlanmış sınav merkezlerinde yapılacak bu sınavlar haftanın her günü yapılabileceği gibi günde birkaç kez de yapılabilir duruma getirildi. Bu sınavlarda sorulan soruların hemen sınavdan sonra açıklanması gibi bir uygulama sınavların istenilen sayıda yürütülmesini imkansız hale getirecektir. O nedenlendir ki dünyada sınav yapan kuruluşlar kesinlikle soruları açıklamıyor. Biz de açıklamama kararı aldık.”
Soruların yüzde 10’u açıklanacak
ÖSYM’nin tüm işlemlerinde şeffaflığı prensip edindiğini ve bunu misyonunda da net biçimde belirttiğin ifade eden Demir, ÖSYM’nin sınava hazırlanan adayların bilgi edinmeleri ve sınavlarını cevap kağıtlarıyla fiili olarak değerlendirebilmeleri için 29 Ağustos’tan itibaren sınavlarda sorulan soruların yüzde 10’unu sınav sonuçları açıklandığında kamuoyuna duyurma kararı aldığını da hatırlattı.
Demir, ÖSYM’nin geleneksel olarak, tüm sorularını akademisyen bilim heyetlerine denetlettirdiğini, sınavdan sonra da hiçbir zaman sorularının bilimsel denetiminden kaçınmayacağını dile getiren Demir, şöyle devam etti:
“ÖSYM, gerek bilimsel denetim gerekse sınav sonrası adayların sorulara verdikleri cevapların analizi olan madde analizi sonucunda iptal edilmesi gereken soruları iptal edecektir. Bu konuda hiçbir çekincemiz yok. Özellikle son günlerde internet medyası ve sosyal medyayı ticari emellerine alet ederek, yayınlanan soruları yasal olmayan yollarla kullanmak suretiyle şimdiye kadar haksız ticari rant elde eden bir kısım çevrelerin, ÖSYM’nin ‘sınavda sorulan soruların sınavdan sonra kamuoyuna açıklanmaması’ kararını, soruları yargı denetimi dışına çıkarmak gayesi güttüğü şeklinde acımasız ve ithama varan biçimdeki yorumlarının mesnetsiz, yalan ve adayları rahatsız edicidir. Esasen dünya çapında yapılan ve uluslararası geçerliliğe sahip merkezi sınavların tamamına yakınında, sınav sorularının açıklanmadığı gizli tutulduğu da ortadadır. Temel misyonu hak ve adaleti tesis etmek amacıyla bilimsel yöntemler ışığında sınav yapmak olan ÖSYM bu misyonundan asla vazgeçmeyecektir.”
ÖSYM: Bilimsel yöntemler ışığında sınav yapılıyor
ÖSYM sınav sorularının bilimsel denetim ve adayların sorulara verdikleri cevapların analizi olan “madde analizi” sonucunda gerekirse iptal edilebileceğini açıkladı.
ÖSYM tarafından yapılan açıklamada sınav sorularının birçok ülkeden yayınlanmadığı ve bilimsel yöntemler ışığında sınavların yapıldığı hatırlatıldı. Elektronik sınav uygulamasına geçildiğinin belirtildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Her yıl 40’a yakın merkezî sınav yapan ÖSYM, her sınavda sorduğu yaklaşık 100 soru ile yılda ortalama 4000 soru kullanmaktadır. 2012 yılında bu miktar 11.200 olarak gerçekleşmiştir. 39 yıllık geçmişi de göz önüne alındığında hazırlanmış ve sorulmuş soru adedi çok ciddi rakamlara erişmektedir. Ancak, bugüne kadar ÖSYM’nin yaygın uygulaması “bir sınavda sorulmuş sorunun bir başka sınavda sorulmaması” olmuştur. Günümüzde kamuoyunun takdirini toplayan bu yaygın uygulama diğer yandan soru hazırlamada her gün daha uç alanlara daha ince detaylara gitme riskini oluşturmakta ve bazı önemli sınavlarda çok ciddi kısıtlamalar getirebilmektedir. Diğer yandan, soruların kolaylık/zorluk/ölçme kalitesi dereceleri sadece soru yazarlarının belirlemesine bağlı olarak tespit edilebilmekte oysa soruların gerçek kolaylık/zorluk/ölçme kalitesi dereceleri bilimsel anlamda sadece adayların sınav anında verdikleri cevaplar ile belirlenebilmektedir. Bu da soruların, fiilen gerçekleştirilen bir sınavda denenmesi ile mümkün olmaktadır. Ölçme kalitesi yüksek soruların tekrar sorulabilmesi imkanından vazgeçilmesi düşünülemez.
Elektronik sınav uygulamaları
Bir başka boyut ise, artık modern bilişim çağının bir kaçınılmazı haline gelen “elektronik sınav” uygulamalarıdır. ÖSYM’de en hummalı çalıştığımız alan da budur. Önümüzdeki kısa ve orta zaman diliminde elektronik sınavları gerçekleştirmenin heyecanını yaşıyoruz. Randevu ile belirli bilişim ağı güvenliği sağlanmış sınav merkezlerinde yapılacak bu sınavlar haftanın her günü yapılabileceği gibi günde bir kaç kez de yapılabilir duruma getirilmiştir. Bu sınavlarda sorulmuş olan soruların hemen sınavdan sonra açıklanması gibi bir uygulama sınavların istenilen sayıda yürütülmesini imkansız hale getirmektedir. O nedenledir ki, dünyada sınav yapan kuruluşlar kesinlikle soruları açıklamamaktadırlar.
Yukarıdaki tüm bu gerçekler dikkate alınarak, ÖSYM “sınavlarda sorulan soruların sınavdan sonra tamamının yayınlanmaması” kararını almıştır. 6495 sayılı Kanun ile de ÖSYM’nin sınavlarda sorduğu sorular 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunun kapsamı dışına çıkarılmıştır.
Ancak, tüm iş ve işlemlerinde şeffaflığı ana prensip edinen ve bunu misyonunda da net biçimde belirten ÖSYM, sınava hazırlanan adayların bilgi edinmeleri ve sınava girmeleri halinde kendi sınavlarını cevap kağıtları ile birlikte fiili olarak değerlendirebilmeleri için 29/08/2013 tarihli duyurusu ile sınavlarda sorulan soruların %10’unu sınav sonuçları açıklandığında kamuoyuna açıklama kararı almış ve bu soruların her türlü basın yayın organı ile paylaşılmasına da izin vermiştir.
Geleneksel olarak, tüm sorularını akademisyen bilim heyetlerine denetlettiren ÖSYM, sınavdan sonra da hiç bir zaman sorularının bilimsel denetiminden kaçınmayacaktır. Gerek bilimsel denetim gerekse sınav sonrası adayların sorulara verdikleri cevapların analizi olan “madde analizi” sonucunda iptal edilmesi gereken soruları iptal edecektir.
Tüm bunlar ışığında, özellikle son günlerde internet medyası ve sosyal medyayı ticari emellerine alet ederek, yayınlanan soruları yasal olmayan yollarla kullanmak suretiyle şimdiye kadar haksız ticari rant elde eden bir kısım çevrelerin, ÖSYM’nin “sınavda sorulan soruların sınavdan sonra kamuoyuna açıklanmaması” kararını, soruları yargı denetimi dışına çıkarmak gayesi güttüğü şeklinde acımasız ve ithama varan biçimdeki yorumlarının mesnetsiz, yalan ve adayları rahatsız edici olduğunu beyan ederiz.
Esasen dünya çapında yapılan ve uluslararası geçerliliğe sahip merkezî sınavların tamamına yakınında, sınav sorularının açıklanmadığı gizli tutulduğu da ortadadır.
Temel misyonu "hak ve adaleti tesis etmek amacıyla bilimsel yöntemler ışığında sınav yapmak" olan ÖSYM bu misyonundan asla vazgeçmeyecektir.