Güncelleme Tarihi:
“Yükseköğretimde uluslararasılaşma, yükseköğretim kurumlarının kültürlerarası diyalog, müzakere ve etkileşimlerini artırmak, araştırma ve bilgiyi paylaşarak dışa açılmalarını sağlamak için kullandıkları en etkin araçlardan biri olarak öne çıkıyor. Yükseköğretim sistemlerinin uluslararasılaşmasında en önemli göstergelerden biri olan ve ülkelerin uluslararası görünürlüğüne, etkinliğine ve ekonomilerine katkı sağlayan, yükseköğretimin standartlarını daha da yükselten, uluslararası öğrencilerin yükseköğrenim sistemi içerisinde eğitim görmelerine dünya ülkeleri özel önem atfediyorlar” diyen YÖK Başkanı Saraç’ın yazısından satır başları şöyle:
ULUSLARARASI ÖĞRENCİ SAYIMIZ ARTIYOR
Bundan beş yıl önce sistemimizdeki uluslararası öğrenci sayısı 40 binli rakamlarda iken bugün bu sayı 200 bini aştı. Türkiye’nin yükseköğretimde bir bölgesel güç olma iddiasını desteklemek ve geliştirmek için, ilgili kurumlardan biri olan YÖK, uluslararasılaşma kavramını aynı zamanda bir kamu politikası olarak ele alıyor.
Dünya genelindeki öğrenci hareketliliğine bakıldığında, 1970’li yıllarda yaklaşık 800 bin olan uluslararası öğrenci sayısının 2012 yılında 4,5 milyona, 2019’da 5,6 milyona ulaştığı görülmekte. 1990’lardan sonra dünyanın küresel ekonomiye geçişiyle uluslararasılaşma da bu büyük değişimden etkilendi.
Türk yükseköğretim sistemine dâhil olan uluslararası öğrenci sayısında da gittikçe artan bir eğilim izlenmekte. 2000-2001 öğretim yılında ülkemizdeki uluslararası öğrenci sayısı 16 bin 656 iken bu sayı Yeni YÖK döneminde 2013-14 öğretim yılında 48 bin 183’e, 2016-17 öğretim yılında 108 bin 76’ya ve bugün büyük bir sıçrama kaydederek 2020-2021 öğretim yılında 200 binli rakamlara ulaştı.
DÜNYADA ULUSLARARASILAŞMA
UNESCO ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) verilerine göre, dünyada toplam uluslararası öğrenci sayısı 5,6 milyon; OECD ülkelerindeki uluslararası öğrenci sayıları 3,9 milyon; OECD ülkeleri dışındaki ülkelerdeki uluslararası öğrenci sayıları 1,7 milyon. [1]
Kuzey Amerika ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, toplam uluslararası öğrencilerin yüzde 65’ine ev sahipliği yapıyor. 2020 itibarıyla Çin dünyada ülke dışına en çok öğrenci gönderen ülke konumunda. Hindistan ve Vietnam ise Çin’i takip eden ülkelerdir. Genel olarak bakıldığında, öğrenci kabulünde ilk üç ülke İngilizce konuşulan ABD, Birleşik Krallık ve Avustralya olarak öne çıkıyor. [2] ABD 1965’te 100 bin olan uluslararası öğrenci sayısını 2019 itibarıyla bir milyonun üzerine çıkardı.
Uluslararası öğrenci hareketliliğinde pandemiden önce de ülkeler arasında sayıların değişken olduğunu görebiliyoruz. Eğitimin kalitesi, eğitim dili, düşük maliyet, öğrencilere sağlanan iyi olanaklar, öğrenciyi güler yüzle karşılamak ve “komşu ülkeler” kavramı uluslararası öğrenci çekmekte etkin faktörler olarak biliniyor.
TÜRKİYE’DE ULUSLARARASILAŞMA
Yükseköğretim Kurulu’nun yükseköğretimde yapısal değişiklik çalışmalarında önemli başlıklarından biri de “Hedef Odaklı Uluslararasılaşma” oldu. Bu başlıkta Yeni YÖK çalışmaları bağlamında hedef ülkeler belirlenerek çalışmalar yürütülüyor. Hedef ülkelerin belirlenmesinde başta Dışişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) olmak üzere Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, AB Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı’ndan katkı alınarak stratejileriler oluşturuldu. Ayrıca tüm üniversitelerimizden kendi uluslararasılaşma stratejilerinde kısa, orta ve uzun vadeli hedef/odak olarak belirledikleri ülkelerin listesi ile bu ülkelerle yapılacak işbirliği alanları hakkında görüşler toplandı. Bu veriler üzerinde yapılan değerlendirmeler neticesinde, Türkiye’nin yükseköğretimde uluslararasılaşma projesine katkı konusunda yüksek potansiyele sahip ülkeler, ayrıca stratejik yönden öne çıkan ülkeler, önümüzdeki beş yıllık süreyi kapsayacak biçimde 2017 yılında belirlenmiş ve ilk defa YÖK Uluslararasılaşma Strateji Belgesi (2018) yayımlanarak çalışmalar bu doğrultuda yürütüldü.
EN ÇOK TERCİH EDİLEN 5’İNCİ ÜLKEYİZ
Uluslararası öğrenciler dışında 2019-2020 verilerine göre, 216’sı profesör, 210’u doçent olmak üzere toplam 3 bin 325 uluslararası öğretim elemanı da üniversitelerimizde görev yapmakta. Bir diğer önemli bilgi, Avrupa Komisyonu 2020 raporuna göre, AB ülkeleri arasında Erasmus+ öğrencilerinin en çok tercih ettiği beşinci ülkeyiz.
AKADEMİK İŞBİRLİKLERİ
YÖK’ün kuruluşu olan 1982 yılından 2014’e kadar geçen 32 yılda, 15 ülke ile yükseköğretim alanında işbirliğine yönelik Mutabakat Zaptı (MoU) imzalanmışken, son beş yılda aralarında Japonya, Kore, Malezya, Makedonya, Romanya, Tayvan ve Pakistan’ın da bulunduğu 39 ülke ile yükseköğretim alanında işbirliğine yönelik 54 protokol imzalandı. Bu anlaşmalarla Balkanlar’dan Afrika’ya, Uzakdoğu’dan Avrupa’ya geniş çaplı bir uluslararasılaşma faaliyeti sürdürülüyor.
Hedef odaklı uluslararasılaşma çalışmalarımızdan biri de yabancı uyruklu öğrencilerimize verilen YÖK burslarıdır. Bu öğrenciler, bu burs kapsamında eğitimlerini tamamladıklarında kendi ülkelerine dönüyor, devlet kurumlarında veya kendi ülkelerindeki devlet üniversitelerinde mecburi hizmet esasına dayalı olarak görev yapıyorlar. Bu özgün burs projesi Filipinler, Ukrayna, Filistin, Arnavutluk, Bangladeş, Makedonya, Sudan gibi ülkelerle koordineli bir şekilde yürütülüyor.
376 MÜLTECİ ÖĞRETİM ELEMANI
Mülteciler ve geçici koruma kanunu kapsamındaki göçmenler konusunda, Türkiye’nin açık kapı politikası ile uyguladığı insani yaklaşımların yansımasını, yükseköğretim sayılarında da görüyoruz. Dünya ortalamasında mültecilerin yükseköğretime erişiminin yüzde 3 olduğu bu dönemde, Türkiye’de bu oran yüzde 7,54 olarak veriliyor. 2021’de Türk yükseköğretiminde 48 bin 192 Suriyeli öğrenci, 14 bin 206 Iraklı öğrenci ve 8 bin 494 Afganistanlı öğrenci eğitim görüyor. Bu ülkelerden üniversitelerimize katılan toplam öğretim elemanı sayısı da 376.
ÇEVRİMİÇİ EĞİTİM DEVAM EDECEK
Pandemi döneminde eğitimde, araştırmada ciddi güçlükler yaşıyoruz. Seyahatlerin, ülkeler arası hareketliliğin kısıtlı olduğu bu dönemde, bütün dünya üniversitelerindeki uluslararası etkinliklerin ve öğrenci hareketliliğinin de yoğun olarak etkilendiğini görmekteyiz. Sınırlar ve kampüslerin kapalı olması nedeniyle, Türkiye’deki üniversiteler de dahil olmak üzere, yükseköğretim kurumlarının yüzde 60’ı dijital etkinliklerine büyük yatırımlar yaptılar. Uluslararası tüm etkinliklerde bilişim teknolojileri kullanılarak eğitim ve araştırma sistemlerinin sürdürülmesine azami gayret gösteriliyor.
Önümüzdeki zaman diliminde yükseköğretimde çevrimiçi (online) eğitimin bir süre daha devam edeceği öngörülüyor. Dolayısıyla üniversitelerimizde dijital altyapılarımızı güçlü kılmaya, bu yapıları kullanacak nitelikli personeli yetiştirmeye ve yurtdışı yükseköğretim kurumlarıyla işbirliklerini ve iletişim ağlarını geliştirmeye devam etmemiz gerekiyor.