Uğur Mumcu

Güncelleme Tarihi:

Uğur Mumcu
Oluşturulma Tarihi: Haziran 26, 2007 16:28

Olay yaratan dosyalar

Haberin Devamı

UĞUR MUMCU FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYIN

Uğur Mumcu, 12 Mart’ta olduğu gibi 12 Eylül’ün ilk günlerinde de "terörsüz özgürlük" istediği için 1962 Anayasasını Türkiye’ye kazandıran askerlere karşı önyargılı değildi. Askerlerin ilk günlerde mafyanın, kaçakçıların üzerine yürümesi umudunu artırmıştı. Ama, "Cumhuriyet" gazetesi de darbenin üzerinden iki ay geçmeden kapatılmıştı. Uğur Mumcu Aralık 1980’de Sedat Simavi Vakfı Kitle Haberleşme Ödülü’nü Cüneyt Arcayürek ile paylaştı. 9 Aralık yazısından dolayı Ilıcaklarla yine mahkemelik oldu. 1981 Haziranı’nda ikinci kez baba olmanın sevincini kızı Özge’yle yaşadı. 1982 yılında "Ilaç Dosyası" adlı yazı dizisiyle yine adından söz ettirdi. Aynı yılın sonlarında iki kitabı birden yayımlandı: "Söz Meclisten Içeri" ile "Silah Kaçakçılığı ve Terör". Bu kitapları onun araştırmacı gazetecilikteki başarısının kanıtı olan en önemli belgelerdi.

Haberin Devamı

 

"Ağca Dosyası" kitabı 1982 yılında basıldı. Bu kitabı "Silah KaçakçılığıÉ" kitabıyla beraber yurtdışında da ilgiyle karşılandı. Bu kitaplarda adı geçen Abdullah Çatlı ve Oral Çelik gibi isimler daha sonraki yıllarda da Türkiye’yi meşgul edecekti. Aynı yılın sonlarında çıkan "Terörsüz Özgürlük" isimli kitabını da bir yaşını dolduran kızı Özge’ye adadı. Şubat 1983’te Italyan RAI-II televizyonunda bir programa katılınca CIA ajanlarıyla aynı televizyona çıkmak ve Sovyet yanlısı olmak gibi suçlamalarla karşılaştı. Aynı günlerde Ağca ile konuşan ilk gazeteci olarak tekrar dünya basınında yer aldı.

 

Uğur Mumcu 90’lı yıllara kadar Özal ve ANAP’la ilgili dosyalar üzerinde çalıştı. Gazete başlıklarına 1984 baharında "hayali ihracat" kavramı iyice yerleşmişti. Vatandaşlıktan çıkarıldığı için yurtdışında yaşayan Yahya Demirel’le yaptığı söyleşiyi gazetesinde yayımladı. Tarihe "Aydınlar Dilekçesi"olarak geçen eylemin başını Aziz Nesin çekiyordu. Uğur Mumcu, Ilhan Selçuk ve Murat Belge gibi isimler de imza atanlar arasındaydı. Dilekçeyle ilgili her türlü haberin yasaklanmasını izleyen davaların açılması uzun sürmedi. Iki yıl süren yargılanmadan sonra aydınlar aklandı.

 

Haberin Devamı

"Papa-Mafya-Ağca" kitabı 1984’te yayınlanınca o yılların en önemli kitabı olarak nitelendi. Ağca davasında tanık olarak dinlenmek üzere 1985’in sonunda Roma’ya gitti. Bu arada kendisi de yeni bilgiler edinmişti.

 

1987 yılının sert kışın Avrupa ve Türkiye’yi etkisi altına aldığı günlerde Almanya’ya gitti. Cemalettin Kaplan’la ilgili araştırma yapıyor ve kendisiyle görüşmelerini dizi dizi yayımlıyordu. Bu dizi günler süren çalışmalarının sonucu olan "Rabıta"nın temelini oluşturacaktı. Bu çalışma Mayıs ayında yayımlanacak ve radikal dinci unsurların yurtdışı ve yurtiçinde nasıl örgütlendiklerini gözler önüne serecekti. Bu yıl da birkaç ödül almıştı. Gazeteciler Cemiyeti’nin ve Sedat Simavi Vakfı’nın basın ödüllerini ardından da kendi gazetesinin ödülünü kabul etti. Aynı yıl annesini de kaybetti.

 

Haberin Devamı

27 Kasım seçimlerinden önce yasaklı siyasetçiler yapılan halkoylamasıyla tekrar siyasete dönmüşler ve Turgut Özal yeni hükümetini kurmuştu. Ama bu kez mecliste eskisi kadar kuvvetli değildi. Süleyman Demirel eski müsteşarının ensesindeyken Uğur Mumcu da ANAP’a yönelik yazılarına devam ediyordu. Bu dönemde Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan hakkında yazdıkları uzun soluklu bir mahkeme sürecini de başlattı. Bu dosyayı iyice büyütmüş, Kenan Evren isteyince de ona vermişti. Evren de başbakana gönderdi ama başbakan belgeleri ciddi bulmadığını açıkladı.

 

Uğur Mumcu 1988 yılında Kürt sorunuyla tarikat-siyaset ilişkisine ağırlık verdi. Ağustos ayında "Tarikat-Siyaset-Ticaret" adlı kitabını yayımladı.

 

Haberin Devamı

TERÖRÜN TIRMANIŞI

 

Muhammer Aksoy, Çetin Emeç ve Bahriye Üçok’un öldürülmeleriyle derinden sarsıldı. 1988’in sonlarında tekrar Almanya’ya giderek dinci örgütlenmelerle ilgili araştırmasına devam etti. Bu yıllarda PKK’nin faaliyetleri artmış ve TSK sınırötesi harekátlara girişmişti. Ağustos ayında "Cumhuriyet"in sahibi Nadir Nadi öldü. Bu olaydan sonra, gazetede fikir ayrılıkları başladı ve 6 Kasım 1991 günü birçok çalışanla birlikte istifa etti. "Milliyet" gazetesinde yazmaya başladı.

 

"Hey Girl" dergisinin yılın gazetecisi ödülünü aldığı 1992 yılında birkaç defa yurtdışına çıkmıştı. Bu geziler artık kendisini yoruyordu.

 

24 Ocak sabahının diğer sabahlardan farkı yok gibiydi. Işine gitmek üzere evden çıktığında arabasına konulan bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirdi. Ancak, 24 Ocak 1993’ten bu yana Uğur Mumcu cinayeti hálá gerçek anlamda aydınlatılamadı.

 

Aldığı Bazı Ödüller:

 

Haberin Devamı

1979, Türk Hukuk Kurumu, "yılın hukukçusu"

 

Çağdaş Gazeteciler Derneği, "yılın gazetecisi"

 

1980 (Cüneyt Arcayürek'le birlikte), "haberleşme ve gazetecilik"

 

1980, 1982, 1983, 1987 ve 1993 yıllarında Istanbul Gazeteciler Cemiyeti, "inceleme ve röportaj dallarında"

 

1984, 1985 ve 1987 yıllarında, "Nokta" dergisi, "yılın doruktaki gazetecisi"

 

1987, Sedat Simavi Vakfi, "kitle haberleşme ve gazetecilik"

 

1987, "Cumhuriyet" gazetesi, "örnek gazeteci"

 

1988, Bülent Dikmener Haber Ödülü

 

1988, Ankara Tabipler Odası, "basın sağlık ödülü"

 

1988, Boğaziçi Üniversitesi, "en çok okunan gazeteci ödülü"

 

1992/93, Ankara Sanat Kurumu, "onur ödülü".

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!