TÜSİAD Başkanı Yılmaz: PISA sonuçları bizim için ciddi bir uyarı

Güncelleme Tarihi:

TÜSİAD Başkanı Yılmaz: PISA sonuçları bizim için ciddi bir uyarı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 16, 2013 10:26

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, “PISA Raporu'nda çocukların okuldaki mutluluğu, öğretmenlerin kullandıkları yöntemlerin etkisi gibi unsurlar da işleniyor. 2012 PISA Raporu’nda ülkemizin 32. sırada yer alması bizim için ciddi bir uyarıdır” dedi.

Haberin Devamı

Yılmaz, “TÜSİAD olarak eğitimi ülkemizin çok önemli bir alanı olarak görüyor, raporlar yayınlıyor, seminerler düzenliyoruz. Ülkemizin dünya ile rekabetini sürdürmesi için insan eğitiminin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bugün verdiğimiz eğitimin kalitesi yarın ekonomimize yansıyan bir unsur olarak karşımıza çıkacak. PISA raporlarında öğrencilerin okuldaki mutluluğu, öğretmenlerin kullandıkları yöntemlerin etkisi gibi unsurlar da işleniyor. Ülkemizin 2012 PISA Raporu’nda 32. sırada yer alması bizim için ciddi bir uyarıdır. Amaç sadece son sıralarda yer aldığımızı vurgulamak değil, asıl sorgulanması gereken nokta eğitim politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gereğidir” dedi.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, ‘Okulda Üniversite: Türkiye’de Öğretmen eğitimini Yeniden Yapılandırmak İçin Bir Model Önerisi’ raporunun tanıtım toplantısında konuştu. PISA sonuçlarını hem Türkiye hem de diğer ülkeler açısından değerlendiren Yılmaz, “PISA sonuçları, birçok ülkede gençlerin zorunlu eğitim süresince yeterli beceri seviyesine ulaşmadığını gösteriyor” dedi.

Haberin Devamı

21. yüzyılı yakalamalıyız

Eğitim Çalışma Grubu Başkanı Enver Yücel de, TÜSİAD’ın Türkiye’nin eğitim sorumluluğunu üstlenen bir sivil toplum kuruluşu niteliğinde olduğunu belirterek şunları söyledi:
“İster gelişmiş, ister geri kalmış, isterse gelişmekte olan ülkelerde, yani dünyanın her yerinde eğitim tartışılıyor. Türkiye, klasik anlamda Sanayi Devrimi’nin eğitim anlayışını kaçırdı. Biz Sanayi Devrimi zamanında yapılan eğitimi düzeltmeye kalkışırsak yanlış yaparız. Biz Türkiye’de eğitim alanında 21. yüzyılı yakalamaya çalışmalıyız. Dünyada öğretmen yetiştirme sorununu halletmeyen hiçbir ülke başarılı olamaz. Hangi teknoloji ve standardı getirirsek getirelim bunu yapacak olan öğretmendir. Çocuklarımıza 21. yüzyıl becerilerini kazandıracak öğretmenleri yetiştirmemiz lazım.”

Atama bekleyen adaylar, öğretmen yardımcısı olarak görevlendirilsin

TÜSİAD Sosyal İşler Komisyonu bünyesindeki Eğitim Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında, Rhode Island Collge Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Özcan'ın hazırladığı, 'Okulda Üniversite: Türkiye'de Öğretmen Eğitimini Yeniden Yapılandırmak için Bir Model Önerisi' başlıklı rapordu Türkiye için sunulan öğretmen yetiştirme önerisi ise, üniversitelerle okulların işbirliği yapmasını öngörüyor.

Rapora göre, öğretmen yetiştirmek için artık 4 yıllık lisans eğitimi yeterli değil. öğretmenler lisans eğitimi ile birlikte bir bilim dalında yüksek lisans da yapmalı. Eğitimlerinin büyük bölümünü okullarda yardımcı öğretmen olarak geçirmeliler. Eğitim fakültelerinde görevli akademisyenler de zamanlarının büyük bölümünü okullarda geçirmeli, öğretmen adaylarına eğitim vermeli.
Model ile öğretmenlik eğitiminin süresinin 7 yıla kadar çıkarılması, adayların ilgi ve yetenekleri dikkate alınarak eğitim fakültelrine alınmalı.

Raporla ilgili konuşan Prof. Dr. Mustafa Özcan, atama bekleyen öğretmenlerin de bu modelle sisteme dahil edilebileceğini belirterek, "Türkiye'de atama bekleyen öğretmenler olduğunu biliyoruz. Okulda üniversite modeliyle atama bekleyen öğretmen adayları, okullarda öğretmen yardımcısı olarak Milli Eğitim Bakanlığı tarafından görevlendirilebilir. Dünyada bunun örnekleri var. Öğretmen yardımcıları tam gün çalışıyorlar. Bu yöntemle hem öğretmenler mesleği öğrenir, hem de çocuklarımız daha iyi yetişir. Amaç çocuklarımızın başarısını arttırmak" diye konuştu.

Haberin Devamı

Yeni bir öğretmen rolüne ihtiyaç var

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Sosyal Politikalar Komisyonu Başkanı Memduh Boydak da 2041 yılında Türkiye’nin çalışma çağındaki nüfusunun 60 milyona ulaşmasının beklendiğini söyledi. Bunun büyük bir demografik fırsat olduğunu vurgulayan Boydak, bu fırsatı değerlendirmenin ancak insanlara nitelikli eğitim vermekle, geleceğin daha da çeşitlenecek işlerine uyum sağlayacak becerileri kazandırmakla mümkün olacağını dile getirdi.
Çağın yeni bir öğretmen rolüne ihtiyaç olduğunu gösterdiğini işaret eden Boydak, “Yeni öğretim modellerinde öğretmenlerin yol gösteren, öğrenmeyi öğreten rolleri ön planda” dedi.

Haberin Devamı

Okulda Üniversite Modeli

Türkiye’nin kalkınması için 21. yüzyıl becerilerine sahip nesiller yetiştirmekte öğretmenlerin oynadığı kilit role dikkati çeken raporda, bilgi çağında yeni bir öğretmen yetiştirme modeline ihtiyaç olduğu vurgulandı.
Her türlü meslek eğitimi gibi eğitimcinin eğitiminin de bilime olduğu kadar, deneyime de dayalı olması gerektiğine dikkat çekilen raporda, öğretmen eğitimini üniversiteler ile öğretmenlik mesleğinin icra edildiği okulların işbirliği yaparak vermesi gerektiği belirtildi.
Raporda, “Okulda Üniversite Modeli” uygulandığında eğitim fakültesi öğretim üyelerinin, öğretmen eğitimi için işbirliği yapılan okullarda ofisleri olması gerektiği ve okullardaki deneyimli öğretmenlerden öğretim görevlisi olarak yararlanılması önerilerek, şu ifadelere yer verildi:
“Öğretmen eğitiminin yüksek lisans düzeyinde olması için yasal düzenleme yapılmalıdır. Eğitimde başarılı olan veya başarı sağlamak için çalışan ülkelerde yapılan öğretmen eğitimi reform çalışmaları göstermektedir ki dört yıllık modeller artık yeterli değildir. Türkiye eğer öğretmen eğitiminde bir fark yaratmak istiyorsa alanda yüksek lisans düzeyinde öğretmen eğitimi veren modelleri tercih etmelidir. Bu anlayışla raporun içinde sunulan dört modelden Türkiye için ‘Alanda Yüksek Lisans Modeli’ ve ‘Alanda Yüksek Lisans Sonrası Modeli’ önerilmektedir. Eğitim fakülteleri doktora programı olan üniversitelerde açılmalı ve öğretmen eğitiminde uzmanlaşmalıdır. ‘Okulda Üniversite’ye dönüştürülecek uygulama okulları öğretmenlik uygulaması alanında uzmanlaşmalıdır. Öğretmen eğitimi için üniversite-okul ortaklığı kurumsallaşmalıdır. Öğretmen eğitimi vermek amacıyla üniversite-okul ortaklığını kurumsallaştırmak için ‘okulda üniversite modeli’ benimsenmelidir. Mevcut öğretmenler alanlarında yüksek lisans yapmalıdır.
Öğretmenleri bu amaçla motive etmek ve desteklemek için bir teşvik programı hazırlanmalıdır. Eğitimde yüksek lisans veren programlar yeniden yapılandırılmalıdır. Mevcut öğretmenlere üniversiteler ve uzman kuruluşlarla işbirliği yapılarak hizmet-içi mesleki eğitim sağlanmalıdır. İlgili kurumlarla işbirliği yapılarak öğretmen eğitimi kavramsal çerçevesi hazırlanmalıdır. Öğretmen eğitimi müfredatından içeriği örtüşen dersler çıkarılmalı ve müfredatın içeriğinde teori ve uygulama eşit olmalı ve eş zamanlı öğretilmelidir. Öğretmen eğitimi programının tamamında, yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi sağlayan yöntemler uygulanmalıdır. Öğretmen eğitimcisi olacak akademisyen ve öğretmenlerin niteliklerini tanımlayan ‘öğretmen eğitimcisi yeterlilikleri’ hazırlanmalıdır. Eğitim fakültelerine öğrenci seçme kriterleri değiştirilmeli ve öğretmenliğe ilgi ve yeteneği olan öğrenciler seçilmelidir. Öğretmenlerin özlük hakları iyileştirilmeli, öğretmenlik cazip bir meslek haline dönüştürülmelidir.”

Haberin Devamı

Strateji belgesi önemli bir açığı kapatacak

Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Ömer Balıbey, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) bir strateji belgesi hazırladığını belirterek, “Strateji belgesi yayınlanırsa, MEB’in önemli bir açığını kapatmış olacak” dedi. Balıbey, Dünya Bankası raporuna göre Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı öğretmenlerin yüzde 73’ünün 40 yaşın, yüzde 35’inin de 30 yaşın altında olduğunu söyledi. Bakanlığın bir strateji belgesi hazırladığını anlatan Balıbey, şöyle devam etti:
“Ömer Dinçer Bey’in bakan olduğu zaman hazırladık. Hazır, Sayın Bakan’a arz ettik, Başbakan’a sunuldu. Son halini Milli Eğitim Bakanımıza sunacağız. Strateji belgesi yayınlandığında sistemin tamamına cevap vereceğiz. Yani hizmet içi var, uzaktan eğitim var, üniversiteler var, yüksek lisanlar var, sistemin tamamını kaplıyoruz. Eğitimde sözü olan herkes katıldı. Strateji Belgesi bitti, şu an onun uygulaması olacak. Ben 2 hafta önce YÖK Başkanı Gökhan Bey ile bir yerde olduğumuzda, ‘Sayın başkan böyle bir çalışmamız var, son sunuşumuzu yapacağız’ dedim. O da ‘Ben temel olarak o söylemiş olduğunuz şeyleri prensip olarak benimsemiştim. Yani altı dolu olan bir çalışma, çünkü herkes var bunun içerisinde’ dedi. Strateji Belgesi yayınlanırsa, MEB’in önemli bir açığını kapatmış olacak ve uzun vadeli bir çalışma.”

Haberin Devamı

Sistem içindeki öğretmenlerin becerileri geliştirilmeli

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şişman ise öğretmen adaylarının yetiştirilmesinin bütün dünyada tartışılan bir konu olduğunu, birçok ülkede farklı model arayışlarının bulunduğunu söyledi.
Yaygın olan modelin öğretmenlerin lisansüstü eğitim seviyesinde yetiştirilmesi olduğunu vurgulayan Şişman, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkelerinde lisansüstü eğitim statüsüne sahip öğretmen oranın yüzde 70-80’lerde olduğunu, Türkiye’de ise bu rakamın yüzde 5’leri bile bulmadığını söyledi. Şişman, bir taraftan öğretmen adayları yetiştirilirken, diğer taraftan da sistem içindeki öğretmenlerin de mesleki becerilerinin geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!