Güncelleme Tarihi:
“Cumhuriyet tarihi boyunca üniversiteler çeşitli gerekçe ve bahanelerle iktidarların hışmına uğradı. İktidarlardan farklı düşünenler Atatürk döneminde 1933 Darülfünun Reformu, İnönü döneminde 1948 Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) tasfiyesi, Demokrat Parti döneminde 1956 tasfiyesi, 1960 darbesiyle 147’ler olayı, 12 Mart darbesi tasfiyesi, 12 Eylül darbesiyle 1402’likler ve nihayet 28 Şubat darbesinin tasfiyeleri yaşandı. Her tasfiye sürecinden sonra üniversitenin kendini yeniden inşa etmesi için neredeyse bir kuşak kaybedildi; Türkiye’nin geleceği zarar gördü.
TASFİYELER SİYASİ TERCİH
Ortada ne üniversitelerin verdiği idari bir ceza ne mahkemeye intikal etmiş bir dava ne de bir yargı kararı var. Eğer hukuk devleti ilkesini içselleştirmiş bir demokrasi içinde yaşıyorsak ve yaşamak istiyorsak, ortada somut bir suç yokken, konu yargıya bile götürülememişken, nihayet ortada bir mahkeme kararı bile yokken, üniversitelerden bilim insanlarının tasfiyelerini açıklamak mümkün değil. İktidarlara düşen farklı fikirleri ve fikirdekileri cezalandırmak değil, tersine demokrasinin gereği onları korumak ve tahammül etmektir. KHK ile üniversitelerden atılmanın hiçbir ölçüsünün kalmadığı, üstelik tamamen idari ve siyasi bir tercihle yapılan tasfiyeler olduğu açık bir şekilde görülüyor. Bu uygulamayı kınıyor, haksız ve adaletsiz bu işlemlerin bir an önce düzeltilmesini talep ediyoruz.”