Güncelleme Tarihi:
Bugün BRIC ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ve diğer gelişen ekonomilerin en büyük atılım yaptıkları alanlardan biri de, yükseköğretim. Gelişen ekonomilerin önem verdiği alanlara bakıldığında da karşımıza yine yükseköğretim çıkıyor. Özellikle Asya’nın bu konuda yaptığı ilerleme, dünyanın başka hiçbir yerinde bu denli canlı görünmüyor.
ÇİN, EĞİTİMDE ATAKTA
Yükseköğretim alanında, kıtada Çin ön plana çıkıyor. Nature Index’in bir analizine göre Çin’in araştırma ve geliştirmeye yaptığı yatırım son 10 yılda, senelik ortalama yüzde 23 artış gösterdi. Çok sayıda başarılı ulusal üniversitesi ile yükseköğretimdeki konumunu gün geçtikçe güçlendiriyor. Çin Eğitim Bakanlığı, 1995’te ‘Proje 211’ adlı bir plan ortaya koydu. Amaç ülkedeki 100 yükseköğretim kurumunda araştırma standartlarını artırmaktı. 3 yıl sonra onu en iyi 39 üniversitenin gelişim ve saygınlığını bir üst seviyeye taşımayı amaçlayan Proje 985 takip etti. 2015’te ise Çin, 6 üniversitesini 2020’ye kadar yükseköğretimde önde gelen gruplar arasına katmayı amaçlayan ‘Dünya Sınıfı 2.0’ adında bir proje başlattı. Diğer hedef ise 2030’a gelindiğinde en iyi üniversitelerinden birkaçını dünyanın en iyi ilk 15’i arasına sokabilmek. Çabaları meyvelerini vermiş gibi görünüyor. Çin, diğer tüm gelişen ekonomilere göre yükseköğretimde görünürlük açısından önemli bir ivme kazanmayı başardı. Ekim’de açıkladığımız Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2015- 2016’da Çin’den 37 üniversite ilk 800’e, iki üniversite ise ilk 50’ye girdi. Asya’da birçok yerde yükseköğretimde önemli başarılar göze çarpıyor. Örneğin Tayvan, bu yılki sıralamada 24 yükseköğretim kurumu ile temsil edildi. Geçen aralıkta yayınlanan BRICS ve Yükselen Ekonomiler Sıralaması’nda da Çin’den sonra en iyi ülke bazında temsili yine Tayvan yaptı. BRIC ülkelerinde yer alan Hindistan ise, çok az en iyi üniversiteye sahip. Bunların içerisinde Hindistan Bilim Enstitüsü ve bazı önde gelen teknoloji enstitüleri sayılabilir. Hindistan yükseköğretimini geliştirmesi gerektiğini kabul ediyor. Fakat bu konuda gözle görülür bir uygulama yapmış değil.
TÜRKİYE ULUSLARARASI ÇALIŞMALARA ÖNEM VERİYOR
Ekonomist Jim O’Neill, içerisinde Türkiye’nin yer aldığı MINT adı verilen yeni bir grubu daha tanımladı. Bu grubun içerisinde Meksika, Endonezya, Nijerya ve Türkiye yer alıyor. Gelişen ekonomilere sahip bu dört ülke yükseköğretimlerine güç katmak için son yıllarda önemli çaba harcıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun rakamlarına göre, Türkiye gayri safi yurtiçi hasılasından araştırma ve geliştirmeye ayırdığı payı son 10 yılda neredeyse ikiye katladı. 2003’te yüzde 0.48’lik oran, 2013’te yüzde 0.95’e ulaştı. Bu dönem zarfında ülkede üniversitelerde araştırmaya ayrılan kaynak da önemli oranda arttı. Türkiye gayri safi yurtiçi hasılasını 10 yılda yüzde 4.9 geliştirerek 822.1 milyar doları yakaladı.
Türkiye, uluslararası araştırmacıların yer aldığı, ortak çalışmalara önem veriyor. Bu durum üniversitelerini ileri taşıyan önemli bir adım. Bu amaçla yakın tarihte Türkiye’de TUBİTAK ile Birleşik Krallık Araştırma Konseyi (Research Councils UK), iki ülkedeki akademisyenler arasındaki yüksek kalitede ortak araştırma projelerine kaynak sağlamak için işbirliği yaptı. Bu anlaşma ayrıca Türkiye’nin ekonomik gelişimine ve refahına katkı sunmayı da hedefliyor.
RUSYA BÜYÜK İLERLEME SAĞLADI
Türkiye’nin yanı sıra Asya ve Avrupa’da ayağı olan başka bir gelişen yükseköğretim ekonomisi de Rusya’da. Gelişmekte olan ülkeler arasında en büyük ilerlemeyi kaydeden Rusya’da hükümet 2012’de önemli bir plan açıkladı. En azından 5 üniversitesini 2020’ye kadar, dünya sıralamalarında ilk 100’e sokmak için federal çapta destek vermeye karar verdi. Rusya yükseköğretim kurumlarının saygınlığını ve durumunu geliştirmeyi başarıyor ve gelecek yılların meyvelerini toplamaya başladı. THE Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2015-2016’da 5 Rus üniversitesi ilk 400’de, biri ise ilk 200’de yer aldı. Yükseköğretimde bahsi geçen bu ülkeler hırslı ve çeşitli güçlü yanlara sahip. Bir kısmı global yükseköğretim pazarında serpilmelerini sağlayacak saygınlık, varlık ve kaliteli mezunları toplamaya çoktan başladı. Ancak Kuzey Amerika ve Avrupa’nın bir kısmındaki gibi başarıyı yakalamaları için onları uzun bir yolculuk bekliyor.