Güncelleme Tarihi:
Türkiye, sıralamada Malezya, Arjantin ve Hindistan’ın gerisinde kaldı. Türkiye’deki akademisyenlerin özlük hakları ve maaşları konusunun Türkiye’nin 2023 hedeflerini yakalayıp yakalamadığı meselesi olduğunu belirten YÖK Başkanı Prof. Dr. Çetinsaya, ”Bütün bu çalışmalar bize gösteriyor ki bizim en nitelikli beyinleri akademiye çekmemiz lazım. En nitelikli beyinleri laboratuvarlara, dershanelere, sınıflara çekmemiz lazım. Akademide kalmaya, araştırma yapmaya, doktora yapmaya, öğretim üyesi olmaya ikna etmemiz lazım” dedi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırma Vakfı (SETA) tarafından hazırlanan “Ulusal ve Uluslararası Karşılaştırmalarla Öğretim Üyeliği Maaşı” raporu, YÖK Başkanı Prof. Dr. Çetinsaya’nın katıldığı basın toplantısında açıklandı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Çetinsaya toplantıda, çalışmanın önemli olduğunu vurgulayarak, akademik camianın özlük haklarını enine boyuna tartıştığını belirterek şöyle konuştu:
“Türkiye’deki akademisyenlerin özlük hakları meselesi, bugün akademisyenlerin maaşlarının şu sektörden veya bu sektörden geri kalması, yurt dışındaki diğer muadil kıyaslamalardan geri kalması meselesi değildir. Türkiye’nin 2023 hedeflerini tutturup, tutturamayacağı meselesidir. Türkiye’nin 21. yüzyıldaki küresel rekabette nasıl bir rol oynayacağı meselesidir. Bizim artık özlük hakları meselesine yaklaşırken bugünü tespit edip, çözüm yolları ararken bir yönüyle de ileriye bakmamız lazım. Çünkü Türkiye’deki akademisyenlerin özlük hakları meselesi, bugün akademisyenlerin maaşlarının şu sektörden veya bu sektörden geri kalması, yurt dışındaki diğer muadil kıyaslamalardan geri kalması meselesi değildir. Türkiye’nin 2023 hedeflerini tutturup, tutturamayacağı meselesidir. Türkiye’nin 21. yüz yıldaki küresel rekabette nasıl bir rol oynayacağı meselesidir.”
Küresel dünyada Türkiye’nin etkin bir aktör olması halinde nitelikli insan gücüne, araştırmacıya ve araştırmaya ihtiyacı bulunduğunu belirten Çetinsaya, bu konuda üniversitelerin kritik bir rol oynadığını söyledi. Çetinsaya, “Bütün bu çalışmalar bize gösteriyor ki bizim en nitelikli beyinleri akademiye çekmemiz lazım. En nitelikli beyinleri laboratuvarlara, dershanelere, sınıflara çekmemiz lazım. Akademide kalmaya, araştırma yapmaya, doktora yapmaya, öğretim üyesi olmaya ikna etmemiz lazım” diye konuştu.
Türkiyenin gelmiş olduğu kalkınmışlık noktasında öğretim üyelerinin maaşlarının, ülkedeki diğer kesimlerle ve yurt dışındaki kesimlerle karşılaştırılması meselesi olmaktan çıktığını vurgulayan Çetinsaya, meselenin Türkiye’nin üniversiteleriyle küresel dünyada rekabet edip edemeyeceği olduğunu söyledi.
"Yetenekli insanlar üniversitelerden uzaklaşıyor"
Raporu hazırlayan Tekin Akgeyik, çalışmaya ilişkin yaptığı sunumda, bu alana ilişkin hiç çalışma yapılmamış olmasına dikkat çekti. Raporda, Türkiye’deki öğretim üyelerinin çalışma şartları ve maaşlarının, hem ulusal düzeyde diğer kamu çalışanları karşısında gerilediği hem de uluslararası düzeyde benzer ekonomik ve sosyal koşullara sahip ülkelerin oldukça gerisinde kaldığı ileri sürüldü.
Bunun öğretim üyeliği mesleğinin de gerilemesine yol açtığı savunularak, uluslararası ölçekte Türkiye’deki öğretim üyeleriyle karşılaştırma grubunda yer alan ülkelerdeki meslektaşları arasında, maaş düzeyi açısından ciddi farklılıklar olduğu açıklandı.
Mevcut maaşların düşüklüğünün, yetenekli insanların üniversitelerden uzaklaşmalarına neden olduğu ifade edilerek, Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda ilk 10 büyük ekonomiden biri olmak için üniversitelerde çalışmanın cazip kılınması gerekli olduğuna işaret edildi.
En yüksek maaş Kanada'da
Mesleğe giriş düzeyindeki maaşlar açısından Türkiye, karşılaştırma grubunda yer alan ülkeler arasında 17’nci sırada bulunuyor. Türkiye, sıralamada Malezya, Arjantin ve Hindistan’ın gerisinde kaldı. Giriş pozisyonuna en yüksek maaşı 5 bin 733 dolar ile Kanada öderken, en düşük maaş ise 259 dolar ile Çin’de ödeniyor.
Raporda, kıdemli öğretim üyesi maaşı açısından Türkiye’nin konumunun belirgin şekilde daha kötü olduğu iddia edildi. Buna göre, Türkiye’de kıdemli akademisyenler 28 ülke arasında en düşük maaşı alan 8. ülke konumunda yer alıyor. Türkiye’de kıdemli öğretim üyelerine, Meksika, Rusya, Litvanya, Ermenistan ve Çinli öğretim üyelerine göre daha yüksek; Malezya, Arjantin, Brezilya ve Güney Afrikalı meslektaşlarından daha düşük maaş ödeniyor. Kıdemli öğretim üyelerin ödenen maaş açısından ilk sırada yine 9 bin 485 dolar ile Kanada yer alırken, en alt sırada ise 665 dolar ile Ermenistan bulunuyor.
Türkiye’nin sıralamadaki yeri
Rapora göre, öğretim üyelerine ödenen ortalama maaşa bakıldığında, Türkiye’deki öğretim üyeleri 28 ülke arasında sondan 8. sırada yer alıyor. Türkiye’deki öğretim üyelerinden Brezilya’daki öğretim üyeleri yüzde 22, Arjantinli öğretim üyeleri yüzde 46, Malezyalı öğretim üyeleri ise yüzde 78 daha fazla kazanıyor. Öte yandan Türkiye’deki öğretim üyeleri, Güney Afrikalı meslektaşlarından 2,5, Hindistanlı meslektaşlarından ise 2,3 daha düşük maaş alıyor. Ortalama maaşlar milli gelire oranlandığında 28 ülkenin sıralamasında Türkiye 14’üncü sıraya yükselmesine rağmen, gelişmekte olan birçok ülkeden daha düşük bir konumda kalıyor. Türk öğretim üyeleri bu sıralamada ise Nijerya, Hindistan, Malezya, Güney Afrika, Brezilya ve Arjantinli meslektaşlarının gerisinde bulunuyor.
"Kamu çalışanların yüzde 61, öğretim üyelerinin yüzde 6 maaş artışı"
Ulusal analizlere göre ise 2002-2013 döneminde öğretim üyeleriyle devlet memurlarının, özellikle mühendis, fizikçi ve hukukçuların maaşları arasındaki fark hem göreceli hem de mutlak açıdan akademisyenler aleyhine daraldığı kaydedildi. Buna göre, 2003-2013 yılları arasında diğer kamu çalışanlarının ortalama maaşı, reel olarak yüzde 61 artarken, öğretim üyelerinin maaşı ortalama yüzde 6’lık bir artış oldu.
Son dönemlerde ortaya çıkan bir diğer gelişmenin kamu üniversitelerindeki öğretim üyeleri arasındaki çeşitli kriterlere bağlı maaş farklılığı olduğunun belirtildiği raporda, az gelişmiş bölgelerde öğretim elemanlığının teşvikinin sürdürülmesi, ancak gelişmiş bölgelerdeki öğretim üyelerinin de yaşam giderlerinin daha yüksek olmasından desteklenmesi gerektiği dile getirildi.
"Maaşta performans etkili olmalı"
Raporda, şunlara yer verildi:
“Mevcut koşullarda öğretim üyelerinin maaş düzeyi, hem uluslararası karşılaştırmalar zemininde hem de ulusal düzeyde sürdürülemeyecek bir konuma gerilemiştir. Bu konuda kapsamlı bir üniversite reformunun yapılması kaçınılmazdır. Reformla oluşturulacak yeni maaş sistemi temel ve performans maaşı boyutlarını kapsayacak şekilde hem kurumsal hem de bireysel düzeyde üretkenliği ve performansı esas alarak yeniden kurgulanmalıdır. Yapılacak bir revizyon, giriş düzeyindeki temel maaşları en az 4 bin 12 TL seviyesine taşıyacaktır. Böyle bir revizyon yapılması durumunda, kıdemli bir öğretim üyesinin temel maaşı en az 7 bin 674 TL düzeyine ulaşacaktır. Kurumsal ve bireysel düzeyde öğretim üyelerinin üretkenliklerini teşvik etmek amacıyla maaş sistemine mutlaka performans maaşı boyutu eklenmelidir.”