Türkçe’ye ilgi artıyor

Develi, yurtdışında yaşayan Türk kökenli insanların 3 ve 4’üncü kuşak çocuklarının Türkçe konuşması konusunda sorun yaşadığına dikkati çekerek, gençlerin Türk medeniyetinden uzaklaşmamalarının Türkçeyi iyi bilmeleriyle sağlanabileceğini söyledi.

"İstiyoruz ki gençlerin yaz aylarında Türkiye'ye gelip, Türkçeyi Türkiye'de öğrenebilecekleri sistem geliştirelim" diyen Develi, bu konu üzerinde çalıştıklarını anlattı.

Diyanet İşleri, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar başkanlıkları ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle söz konusu sistemi organize etmeyi planladıklarını aktaran Develi, şöyle dedi:

"Enstitümüz 2009 yılında faaliyetlerine başladı, şu anda 28 ülkede 37 kültür merkezimiz var. Bize kanunen verilen görev, Türkiye'yi kültürel olarak dünyada tanıtmak. Kültürel tanıtımı 2 ana iş görüyoruz. Bunlardan biri Türkçeyi öğretmek. Bugüne kadar enstitü merkezlerimizde 15 binden fazla kişiye Türkçeyi öğrettik. Bunun yanında Bosna Hersek'te Türkçe, 2’nci yabancı dil olarak müfredata girdi."

Polonya'da bir okulda Türkçe zorunlu ders oldu

Dünyanın bazı ülkelerinde de Türkçe öğretiminin devam ettiğini anlatan Develi, Polonya'da imzaladıkları protokolle Türkçenin bir okulda zorunlu ders olarak sisteme girdiğini dile getirdi.

Develi, protokollerin genişletileceğini belirterek, şunları söyledi:

"Türkçe, Türk insanının kültürel, ekonomik ve diplomatik gücüyle istek gören dil haline geldi. Toplumlar, gelecekte gençlerinin Türkçeyi bilmeleri gerektiğini düşünüyor ve onu yavaş yavaş müfredatlarına alıyorlar. Bu anlamda etkinliğimiz artıyor. Şimdi 37 merkezde Türkçe öğretiyoruz, bunun yanında kültürel tanıtımı da gerçekleştiriyoruz. Binlerce yıllık kültürel mirasımız var. Hem bu topraklarda gelişmiş hem de Orta Asya'dan getirerek burada sentezlediğimiz dünyaya ilan edebileceğimiz müthiş kültürel zenginliğimiz var. Bunu dünyaya tanıtmak, paylaşmak, bu paylaşımla onu yeniden üretip geleceğin insanlık mirası içinde güçlü renk, ses ve tat olarak var olmasını sağlamak istiyoruz. Bunu gerçekleştirmek için konser, seminer, kurs ve aydınların bir araya gelmesi, atölye çalışması gibi her alanda etkinlik düzenliyoruz."

Çalışmaların insanlar üzerinde kalıcı etkileri olacağına değinen Develi, "10-50 yıl sonra Yunus Emre Enstitüsünün Türkiye'nin dünyadaki kültürel tanıtımda üstlendiği rol kuvvetlenecek ve çalışmaların sonuçları somut görülecek" diye konuştu.

2 bin kitaplı Türkiye kütüphanesi kuruyoruz

Develi, ilerleyen süreçte Avrupa'da yapılanmaya hız vereceklerini anlatarak, Viyana'da 1, Almanya'da 3 merkez açılacağını, Hollanda ve Paris'teki merkezlerin daha aktif çalışacağını söyledi.

"Temel hedefimiz, bulunduğumuz ülkelerin entelektüellerine, bürokratlarına, üst sınıflara Türkiye'nin kültürel tanıtımını gerçekleştirmek" diyen Develi, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye hakkında karar veren, yorum yapan, bilgi üretenler bu kesimlerdir. Bu insanların kafasında geçmişte oluşmuş imaj ve yargıları ortadan kaldırmak, onları olumluya dönüştürmek, düşmanlıkları ortadan kaldırmak, bakış açılarını değiştirmek ancak kültürel tanıtım etkinlikleriyle olur. Biz bu insanlara, musikimiz, resim sanatımızı, mutfak kültürümüzü, tarihimizi, mimarimizi tanıtırsak ne kadar derin ve yeniliklere açık bir kültür olduğumuzu onlara göstermiş olacağız."

Enstitüleri aracılığıyla Türkçe öğrenip, Türk kültürünü tanıyan çok insan bulunduğunu belirten Develi, bulundukları ülkelerde Türkiye kütüphanesi kurduklarını söyledi.

Develi, 2 bin kitaptan oluşan ve Türkiye'yi doğru anlatan kütüphanelerin ülkenin tanıtımı için önemli işlev üstlendiğini sözlerine ekledi.