Güncelleme Tarihi:
TÜBİTAK'ın Ar-Ge destekleri kapsamında verdiği teşvikten yararlanılarak hazırlanan projede, proje ekibi robot kollarının açı kontrolünü sağlayan sensörü, dünyada yaygın olarak kullanılan optik yöntem yerine kapasitif yöntem kullanarak üretti.
Yüksek hassasiyete sahip, ekonomik ve yaygın kullanım olanaklarıyla üretilen sensörün, üniversite-sanayi iş birliğiyle seri üretime geçmesi planlanıyor.
Üniversitenin Mekatronik Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mehmet Karalı yaptığı açıklamada, mekatronik sistem projeleri üzerinde laboratuvar ortamında çalıştıklarını söyledi.
Algılayıcıların dünyada yaygın olarak kullanılan bir ürün olduğunu belirten Karalı, "Ekonomik ve hassasiyetinin yüksek olması, yaygın kullanım alanlarının bulunması sistemin avantajları arasındadır. Bu çalışmayla 'kapasitif dairesel enkoder' grubunda bir ürün geliştirdik. Bu enkoder özellikle robotlarda kullanılabilir" dedi.
"Askeri teknolojide yararlanılabilir"
Karalı, algılayıcıların herhangi mekanizmanın açısal pozisyonunu ölçmek için kullanılabileceğine dikkati çekerek, "Örneğin bir füze rampasının açısının ölçülmesinde askeri teknolojide yararlanılır. Açısal olarak çok hassas ölçüm yapabilir. Ülkemizde üzerinde çalışılan uzun rampalı füze sistemlerinde mesafe çok arttığından, açısal hassasiyet ihtiyacının çok daha fazla olduğunu düşünecek olursak enkoderlerin önemi anlaşılır. Hassas açısal ölçümlerde yaygın olarak kullanılır. Dolayısıyla teknolojik değeri yüksek olan bir üründür." diye konuştu.
Sanayide mekanizmaların hassas pozisyonlamasında kullanılabilecek bir ürün geliştirdiklerini anlatan Karalı, şöyle devam etti:
"Sağlık sektöründe, örneğin ameliyatlarda, robotik uygulamalarda, çok hassas pozisyonlamalarda bu ürün kullanılabilir. Hassas pozisyonlamalı cihazlar üreten firmalar, ithal ürünler yerine tercih edebilir. Ürettiğimiz prototipin bundan sonraki aşamalarında boyutu küçültülmüş, görselliği arttırılmış, ticari değeri yükseltilmiş bir ürün olarak üretilmesini ve yerli sanayimize katılmasını arzu ediyoruz."
Fakültenin Elektrik-Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Erişmiş ise prototipin laboratuvarda kalmasını istemediklerini vurgulayarak, "Özel sektörden, bu prototiple ilgilenecek ve ürünleştirecek şirketlerden destek bekliyoruz. Her türlü bilgi birikimimizi ve tecrübemizi paylaşmaktan onur duyarız. Yeter ki bu prototip ürünleşsin ve ülkemize bir katma değeri olsun." ifadelerini kullandı.
"Öğrenciler proje kültürüyle yetişiyor"
Bu tip projelerin öğrenci yetiştirmede geniş imkanlar sunduğunu anlatan Erişmiş, "Öğrenciler proje kültürüyle yetişiyor. Aynı zamanda bir ürünün, projenin, nereye gidebileceği hakkında fikir sahibi oluyorlar. Geceli gündüzlü çalışıp belli bir ritmi yakalıyorlar. Bu tür çalışmaların faydalı olduğunu düşünüyorum" dedi.
Yüksek lisans tezi kapsamında projede yer alan mekatronik mühendisi Ali Tahir Karaşahin de bir ürün prototipten ticari hale dönüşürken hangi aşamalardan geçtiğini gözlemleme şansına sahip olduklarını söyledi.