Güncelleme Tarihi:
İstanbul Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çavlan Çifti, tıp adayları için önerilerini ve dikkat edilmesi gerekenleri anlattı. Türkiye’de ‘Ulusal Mezuniyet Öncesi Çekirdek Eğitimi Programı’ kapsamında tıp fakültelerinde üç farklı tıp eğitimi uygulandığını belirten Prof. Dr. Çiftçi, şu önerilerde bulundu:
3 TİP TIP VAR
“Modifiye klasik, entegre ve modern olmak üzere 3 farklı tıp eğitimi var. İdeal tıp eğitiminin ülkemiz koşullarında modifiye klasik tıp eğitimi olduğunu düşünüyorum. Entegre tıp eğitimi konusunda ısrar edilecek olursa sınav sistemi tamamen değişmeli, her dersin ve her konunun mesuliyeti ayrı ayrı olmalı. Modern tıp eğitimi şeklinde hasta senaryolarıyla olan tıp eğitimi ise ülkemizde tıp koleji kavramı olmadan imkânsız.”
LABORATUARLARI GEZİN
“Ayrıca araştırmalarda şunlara dikkat etmek gerekiyor. Tıp fakültesindeki intern-tıpta uzmanlık-yan dal uzmanlık öğrencisi başına düşen yatak sayısı en az 5 olmalı. Seçeceğiniz tıp fakültesinin kampus koşullarından ziyade temel tıp bilimleri için mevcut laboratuarlarını gezip dolaşın, idari birimlerden gerekli bilgi ve dokümanları toplayın.”
USTA-ÇIRAK İLİŞKİSİ ÖN PLANDA
İstanbul Bilim Üniversitesi’nin sağlık alanında Türkiye’nin ilk sağlık üniversitesi olduğunu belirten Prof. Dr. Çiftçi, tıp eğitiminde uyguladıkları sistemin farkını şöyle anlattı:
“Farklı bir tıp eğitimi yaklaşımımız var. Hekimliğin bir sanat olduğu ilkesinden hareketle, geleceğin hekimlerini, gerek kararları gerekse seçtiği tedavi ile ‘hastaya zarar vermemesi’ ilkesine uygun şekilde yetiştiriyoruz. Öğrencilerimizin teorik ve pratik eğitiminde binlerce yıllık Hipokrat geleneğinden hareketle usta-çırak ilişkisi ön planda. Öğrencilerimiz tüm hekimlerin ömürleri boyunca aslında birer çırak ve öğrenci oldukları gerçeğini hep hatırlayacak şekilde eğitimlerini tamamlıyorlar. Hastanelerimizde, öğretim üyesi başına 1 öğrenci düşerken, öğrenci başına 7 yatak düşüyor. ”
Tıp fakültelerinde uygulanan üç farklı sistem
Prof. Dr. Çavlan Çiftçi, tıp fakültelerinde uygulanan üç farklı sistemi, özelliklerini ve öğrencilere katkılarını ise şöyle anlattı:
- Modifiye Klasik Eğitim Sistemi
Derslerin kendi içlerinde ayrı ayrı verildiği disipline dayalı sistemdir. Her ders için öğrenci sınava girmek ve geçmek zorunda. Öğretim üyesinin kendisi tamamen dersi veriyor. Öğrencilerin sadece derse girip çıkma şeklinde ezberci sisteme kaymaması için son yıllarda Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu tarafından, tıp eğitiminde uluslararası standartlar doğrultusunda yeni düzenlemelere gidildi. Klinik eğitim programlarının iyileştirilmesi için İntern-Tıpta Uzmanlık-Yan dal Uzmanlık Öğrenci sayısı/yatak sayısının en az 3, ideali 5; öğrenci/öğretim üyesi sayının en az 3, idealinin 1 olması gerekiyor. Klinik bilimlerde staj derslerinin en fazla 3 veya 5 öğrenciden oluşturulabilecek şekilde gruplar halinde planlamak, temel ve klinik bilimleri birbiriyle bağlantılı tutabilmek, entegrasyon düzeyini arttırabilmek için temel tıp bilimleri ile klinik tıp bilimleri arasında köprü ders olarak yeniden fizyopatoloji dersleri konulmalı. Bu sistemde yine ezberciliğin önüne geçebilmek için önerimiz sık sık öğrenciye quiz niteliğinde sınavlar yapmak ve öğrencinin staj sonu final notu etkisi yüzde 40 ise, staj içi değerlendirmenin (kalan yüzde 60’ ın) yüzde 20’ si quiz ortalamaları, yüzde 10’ u olgu sunumları, yüzde 10’ u hasta simulasyon çalışmaları, yüzde 20’sini hasta başı sözlü sınavlar oluşturmalı. Böylece klasik sistem olmasına rağmen birebir staj eğitiminde öğrenci sadece staj sonundaki sınav için çalışmayıp gerçekten de dersi dersde, klinikte aktif uygulamalı olarak öğrenmiş oluyor.
- Entegre Eğitim Sistemi
Eğitim süreci hücreden organizmaya doğru gidiyor. Basitten karmaşığa doğru. Öğrenci için çok daha kolay, öğretim üyesinin son derece iş yükünü azaltan bir sistem. Belli sürelerde uygulanır, bunlara komite denir. Bir sistem ele alınıyor. Mesela dolaşım sistemi: Fizyolojide dolaşım sistemi fizyolojisi, anatomide dolaşım sistemi anatomisi, histoloji de dolaşım sisteminin histolojisi anlatılıyor. Öğrenci dolaşım sistemi ile ilgili her şeye vakıf oluyor. Komite sonunda her dersten belli sayıda soru barındıran, 100-150 soruluk ÖSS gibi bir sınava giriyor. Bütün sorular aynı sınav içinde yer alıyor. Dolayısıyla ders ders başarı bu sınavda maalesef aranmıyor. Çünkü tek bir sınavla sonuç değerlendiriliyor. Bu nedenle hiç EKG (elektrokardiyografi) bilmeden yani bir kalp krizinin elektrosunu öğrenemeden öğrenci mezun olabiliyor.
- Aktif Eğitim Sistemi (Modern Eğitim Sistemi-Probleme Dayalı Öğretim Sistemi)
Öğrenci endeksli bir eğitim sürecidir. Amerika’da bazı tıp fakültelerinde uygulanan bu sistem özünde yine entegre sistem olup bir odada toplanan 10 kişilik öğrenci grubuna bir hasta senaryosu veriliyor ve konuya ilişkin gerek temel tıp bilimleri gerekse klinik tıp bilimlerinin tüm öğretim üyeleri derse giriyor. Probleme dayalı olarak hastalığın teşhisi dayandığı moleküler esaslar ve tedavisi öğrenciler tarafından tartışılarak sonuca ulaşılıyor. ‘Dr. House’ dizisi bu eğitim sistemine en güzel örnek. Fakat Amerika’ da öğrenci lise eğitiminden sonra dört yıl tıpla ilgili bir kolej eğitimi alıyor ve daha sonra altı yıllık tıp fakültesi eğitimine başlıyor. Burada göz ardı edilmemesi gereken en önemli konu tıp eğitiminin Amerika’ da dört yıl daha fazla olmasıdır. Bu nedenle öğrenciler tıp fakültesine geldiklerinde birçok şeyle daha önce karşılaştıkları için, probleme dayalı modern tıp eğitimi çok daha başarılı oluyor. Ancak, ülkemizde lise eğitiminden sonra direk tıp fakültesine başlandığından öncesinde bir tıp koleji okunmadığından ve doğal olarak üniversite sınavlarında da bir yarışma halinde çok detaylı olarak sadece matematik, fizik, kimya ve biyoloji bilgileriyle donatıldığından, öğrencinin probleme dayalı hasta senaryolarında başarılı olması imkansız hatta temel tıp bilgisi olmadan direk hasta senaryolarına geçilmesinin bir o kadar da sakıncalı olduğunu öğrenciyi hataya sürükleyeceğini düşünüyorum.