Tevfik Fikret

Güncelleme Tarihi:

Tevfik Fikret
OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 26, 2007 12:57

Toplumcu Åžiir ve Tevfik Fikret

Haberin Devamı

TEVFİK FİKRET FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYIN

 

Toplumcu şiirin en büyük özelliği "yeni bir toplum yaratma özlemi"dir. Bunun için de şiir, nesnel (toplumsal) ve öznel (bireysel) gerçeğin hizmetine verilmiştir. Bu süreçte birey-toplum ilişkisinin iki yönlülüğü gözetilir. Bireysel dramlar, genellikle toplumsal bir çerçeve içinde yansıtılır. Içinde yaşanılan toplumun düzeninin bozulmuşluğu, yozlaşmışlığı karşısında kimi ütopyaların kapıları aralanır.

 

Toplumcu Türk şiiri Tanzimat’la başlatılır. Buna gerekçe olarak da, edebiyatın eğitim aracı olarak kabulü, "sanat toplum içindir" ilkesinin benimsenmiş olması, vatan, hürriyet, medeniyet gibi toplumsal kavramların ilk defa edebiyat dünyasına girmesi gibi gelişmeler gösterilir. Oysa toplumcu Türk şiirinin gerçek kurucusu Tevfik Fikret’tir. Bireysel temaları aşıp toplumsal yıkımların yarattığı acılara, toplumun yararına yönelik oluşumların sevincine adadığı şiirleriyle bir anlamda siyasal-toplumsal şiirin öncüleri arasında yer alır. Kamu belleğinde Tevfik Fikret, ödüne yer vermeyen katı ahlakçılığı, inancın yerine aklı egemen kılan rasyonalizmi, bilimsel ve teknik alanda tutku derecesinde benimsediği Batıcılığı, yurtseverlikten yola çıksa bile insana duyduğu sonsuz güveni simgeleyen hümanizmiyle yer etmiştir. Bu özellikleriyle hem çağdaşlarını, hem de sonraki dönem sanatçı ve aydınlarını, hatta siyasetçilerini (örneğin Mustafa Kemal’i) etkilemiştir.

 

Haberin Devamı

Servetifünun edebiyatının, özellikle ÅŸiirinin kurucusu olan Tevfik Fikret, toplumsal-siyasal içerikli ÅŸiirlerinde coÅŸkulu bir hatip gibi yüksek sesle konuÅŸur. Biçim ile içerik uyumunu gözettiÄŸi ÅŸiirlerinde iç müziÄŸe özen göstermiÅŸ, çeÅŸitli biçim ve anlatım denemeleri yapmıştır (serbest müstezat, karma biçimler, özel duraklar...). Aynı zamanda ressamdır ve Abdülhak Hamid Tarhan’ın deyiÅŸiyle Tevfik Fikret "büyük birÂÅŸiir ressamı"dır.

 

Haberin Devamı

Katı bir ahlakçı, ödün vermez bir BatıcıÂTevfik Fikret, bir ÅŸiirinde kendisini şöyle betimler:Â"Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir ÅŸairim". Bu ÅŸiirin ilk dizeleri de bir tür meydan okumadır: hiç kimseden yardım ummayan, kol kanat dilenmeyen, kendi göklerinde kendi olanaklarıyla uçan, hiçbir kurum, kiÅŸi karşısında eÄŸilmeyen bir ÅŸair olduÄŸunu haykırır.Â

 

Tevfik Fikret’in, kiÅŸiliÄŸini koruma kaygısıyla geliÅŸtirdiÄŸi ahlakçılık, Osmanlı düzeninde egemen olan sömürü ve geri kalmışlık karşısında genel bir yaÅŸama biçimine dönüşmüştür. Düşünce-eylem birlikteliÄŸine gösterdiÄŸi aşırı özen, onur kırıcı sonuçlardan kaçınma anlayışı, toplumsal eleÅŸtiriyi de birlikte getirmiÅŸtir. Osmanlı toplumunda düzene, ekonomik ve kültürel geriliÄŸin ve büyük bir kargaÅŸanın egemen olduÄŸu bir ortamda "sanat ÅŸahsî olamaz... sanatçı kamu yaÅŸamını donatmalı ve desteklemeli"dir. Tevfik Fikret’in pek çok ÅŸiiri önce tepkiyi ve eleÅŸtiriyi yansıtır, sonra da yapılması gerekenleri birerÂbirer sıralar. Åžiirlerindeki düşünsel boyut "Tefekkür" ÅŸiirinde şöyle açıklanır: "bütün ÅŸiirlerimin ruhu bir tekeddürdür (üzüntü)".

 

Haberin Devamı

Iyi bir Batı kültürü almış olan Tevfik Fikret’e, bu kültürün temel özelliklerinden biri olan "laik" lik, din ağırlıklı eski kültürün değerlerini acımasızca gözden geçirip ayıklama fırsatı vermiştir. Hiç çekinmeden yönetime, tarihe, dine başkaldıran, tavır alan şiirlerinde ("Sis", "Doksanbeşe Doğru", "Han-ı Yağma", "Tarih-i Kadim", vb) affetmezliği ve Batıcılığı apaçık görünür.

 

Tevfik Fikret’in isteği, beklentileri neydi’ Iyi işleyen bir meşrutiyet, yasalara saygılı bir yönetim, adaleti sağlayan hukuk düzeni, halkın seçtiği milletvekillerinden oluşan bir meclis... özlemini çektiği rejimin anahatları bunlardı. Bilimsel, teknolojik, toplumsal, siyasal yaşamın Batı uygarlığına benzer bir nitelikte olması, onun tercihini de belirler: Batılı bir yaşama ulaşabilmek için öncelikle insana yatırım yapılmalıdır. O, insanın dünyayı cennete döndüreceğine inanır. Insanın en büyük yetisi aklıdır; insan aklı eninde sonunda gerçeği bulacaktır. Dünyanın yaşanabilir bir duruma getirilmesi ancak bilimle, bilgiyle ve akıllı insanlarla mümkündür. Bu anlayış "yeni insan"ı gündeme getirmek demektir. "Yeni insan"sa ancak "yeni eğitim"le yetiştirilir. Tevfik Fikret, oğlu Haluk’u öğrenim için batıya gönderirken, Mekteb-i Sultani’de öğretmenken özlemini çektiği "yeni eğitim/okul" için de girişimlerde bulunur. Bütün umudunu oğlu Haluk’un şahsında simgeleştirdiği gençlere bağlar ("Ferda", Haluk’un Defteri).

 

Haberin Devamı

Yurtseverlikten insancıllığa.ÂTevfik Fikret, "ümmet" anlayışından "millet" anlayışına geçiÅŸin kilometre taÅŸlarından biridir. O toplumsal yıkımlarla kederlenmiÅŸ, halkın yararına olan giriÅŸim ve geliÅŸmelerle mutlu olmuÅŸtur: yurtseverliÄŸi özgürlük, adalet, kardeÅŸlik ilkelerini savunmasıyla belirginleÅŸir. Içinde yaÅŸadığı toplumun, dil, din, ırk ayrımı yapmadan savunuculuÄŸunu üstlenmiÅŸtir. Ancak yaklaşımı ne bir iktisatçınınkine, ne de bir siyasetçininkine benzer; o katı bir ahlakçı, duyarlı bir insan, coÅŸkulu bir ÅŸair gözüyle çözümler önermiÅŸtir. Tanzimatla gelen "vatan", "millet", "hürriyet" kavramlarına Tevfik Fikret’te "beÅŸer" (insan) kavramı da eklenmiÅŸtir.

 

YARIN *

 

Bugünün gençlerine

 

Haberin Devamı

Yarınlar senin; senin bu devrim, bu yenilik...

 

Her şey senin değil mi zaten?.. Sen, ey gençlik,

 

Ey umudun güzel yüzü, işte karşında aynan:

 

Temiz ve bulutsuz, ağaran bir gök,

 

Titreyen kucağını açmış, bekliyor... Koş, çabuk!

 

Ey hayatın gülerek doğan sabahı, işte herkesin

 

Gözleri sende; sen ki hayatın umudusun,

 

Alnında yeni bir yıldız, hayır, bir güneş.

 

Doğ ufuklara, önünde şu sıkıntılı geçmiş

 

Sönsün sonsuza değin.

 

 

 

Bir daha yaşanmasın o cehennem; senin bugün

 

Cennet kadar güzel yurdun var; şu gördüğün

 

Zümrüt bakışlı; inci gülüşlü kızcağız

 

Kimdir, bilir misin? Yurdun... Şimdi saygısız

 

Bir göz bu nazlı yüze,-Tanrı esirgesin,-

 

Kötü bir gözle baksa, katlanabilir misin?

 

Ister misin, şu ak sakalın temiz, görkemli,

 

Onurlu alnına, bir kirli el şöyle dursun,

 

Hatta yabancı bir el uzansın? Şu mezarı

 

Bırakır mısın, taşa tutsun bir serseri?

 

Elbette hayır; o mezar, o onurlu alın

 

Kutsal birer örneğidir yurdun... Yurt çalışkan

 

Insanların omuzları üstünde yükselir.

 

Gençler, yurdun bütün umudu şimdi sizdedir.

 

Her ÅŸey sizin, yurt da sizin, ÅŸeref de sizin;

 

Ama unutmayın ki zaman ağır, güvenli,

 

Sessiz adımlarla arkamızdan gelir.

 

Önden koşan, ama dikkatle her izi

 

Incelemeye yol bulan bu ÅŸaÅŸmaz izleyici

 

Paylayıp utandırırsa bizi, yazık! Demin

 

’’Yarınlar senin’’, dedim, beni alkışladın; hayır,

 

Bir şey senin değil, sana yarın emanettir;

 

Her şey emanettir sana, ey genç, unutma:

 

Senden de hesap sorar, yakınır gelecek.

 

Geçmişe şimdi sen ibretle bakıyorsun,

 

Gelecek de senden böyle kuşkulanacak.

 

Her organı ihtiyaç kasırgasıyla sarsılan

 

Bir kuşağın oğlusun; bunu arasıra anımsa.

 

Unutma; çağın şimşeklerin bollaştığı çağdır:

 

Her yıldırımda bir gece, bir gölge yıkılır,

 

Bir yükseliş ufku açılır, yükselir yaşamak;

 

Yükselmeyen düşer: ya ilerlemek, ya yıkılmak!

 

 

 

Yükselmeli, dokunmalı alnın göklere;

 

Doymaz insan denilen kuş yükselmelere...

 

Uğraş, didin, düşün, ara, bul, koş, atıl, bağır;

 

Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır!

 

* Fˆrda

 

Tevfik Fikret, Bütün Şiirleri, üç cilt, haz ve sadeleştiren: Asım Bezirci, Can yay. 1984.

 

Öncü bir ÅŸair olarak, DoÄŸu ÅŸiiriyleÂbaÄŸlarını büyük ölçüde kırdığı Türk ÅŸiirinin dokusunu BatılılaÅŸtırdı.ÂÅžiiri toplumun hizmetine verdi ve bireysel karamsarlığından insanlık için büyük bir umut çıkardı. YaÅŸayış tarzı, muhalif konumu, ilerlemeye olan inancı onu döneminin ahlak ve uygarlık simgesi haline getirdi.  

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!