Güncelleme Tarihi:
İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin:
Üniversite tercihi yapacak gençlere önerilerde bulunan Prof. Dr. Emre Alkin, Gel Mesleğini Beraber Seçelim adlı seminerde aile ve öğrencilerle buluştu. Seminerde ailelere de uyarılarda bulunan Prof. Dr. Alkin, Çocuklarınızın tercihine karışmayın. Üstlerinde baskı oluşturmayın. Onlar hangi mesleği istiyorsa onu seçsinler. Onlara lütfen güvenin. Çünkü ayakları üzerinde durmayı öğrenmeliler diye konuştu.
İstanbul Ayvansaray Üniversitesi, İstanbul Kongre Merkezinde düzenlenen Üniversite Tercih Fuarı’na katıldı. Fuarda aday öğrenci ve aileleri, tercih süreçleri ve meslek seçimi ile ilgili bilgilendiren İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, Gel Mesleğini Beraber Seçelim başlıklı bir seminer verdi. Prof. Dr. Alkin öğrencilere Mesleğinizi çok iyi seçin. Çünkü yıllar boyunca aynı işi yapacaksınız. Bu çok önemli. Gerçekten mutlu olacağınız, sevdiğiniz mesleği seçin. Ayrıca üniversitenizi seçmeye de çok özen gösterin. Kampüs ve eğitim olanaklarına çok iyi bakın şeklinde seslendi. Ailelere ise çocuklarınıza güvenin, tercihlerine karışmayın uyarısını yaptı.
GELECEĞİN MESLEKLERİNİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURUN
Seminerde özellikle geleceğin mesleklerini anlatmaya çalıştığını belirten Prof. Dr. Emre Alkin, açılan bölümlerin sürekli konuşulan meslekler üzerine olmadığını, çünkü artık bazı mesleklerin yok olduğunu söyledi. Yok olan mesleklerle yeni mesleklerin doğduğunu ifade eden Alkin, Biz üniversite olarak dijitallik ile insan dokunuşunu sentezleyen bölümlerle yola devam ediyoruz. O yüzden mühendislik, iktisat, mimarlık gibi temel bölümlerin içine dijitalliği de katan bir üniversiteyiz diye konuştu.
Öğrencilerinin üniversitelerinde bir bölümü değil iki bölümü aynı anda okuyabilmelerini amaçladıklarını vurgulayan Prof. Dr. Alkin şunları söyledi: Mesela veri ve sistem mühendisliği günümüz için çok önemli mesleklerdendir. Örneğin; Sürdürülebilirlik Yöneticisi alanı var ki kimse bunun ne olduğunu bilmiyor. Bu alandaki kişiler, koca bir fabrikanın içinde sadece makineler ve yapay zekâ ile çalışan kişilerdir. O yüzden kesinlikle yüksek donanımlı olmalılar. Yani mühendislik ve işletmeyi bir arada okumalılar. Biz de üniversitemizi aynı anda iki bölüm okunabilecek şekilde tasarlıyoruz. Buna en büyük örnek de çift anadal yapan öğrencilerimizden ücret almıyoruz.
EN ÇOK İLGİ GÖREN BÖLÜMLER
Yazılım mühendisliği, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakülteleri içinde bulunan grafik tasarımı, oyun yazılımı gibi bölümlerin ilgi gördüğünü belirten Prof. Dr. Alkin, Bunların yanında; mimarlık, ekonomi, işletme gibi temel bölümler de ilgi görüyor dedi.
Prof. Dr. Emre Alkin, YÖK’ün takipte olduğunu ve rağbet görmeyen bölümleri zaten açtırmadığını belirtti. Yanlış tercih yapmanın da dünyanın sonu olmadığının altını çizen Prof. Dr. Alkin, Biz de üniversite olarak öğrencileri kendi çocuğumuz gibi sarıp sarmalıyoruz. İyi yerlere gelsinler diye uğraşıyoruz. Gençlerin geleceğini tayin edeceği bu dönemde aileler de çocuklarını rahatlatmalı. Üniversitede çocuklarını sadece uzaktan takip etmelidir. Çünkü ancak bu şekilde çocuklarımız kendi ayakları üstünde durup kendine güvenebilir. Yoksa aileler ömür boyu çocuklarına bakmak zorunda kalabilir açıklamasında bulundu.
İstanbul Aydın Üniversitesi Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Mustafa Çıkrıkçı:
Üniversite tercihleri başladı. Adayların tercih yaparken öncelikle 4 yıllık lisans programlarını incelediğini ve meslek yüksekokullarını ikinci plana attıklarını belirten Prof. Dr. Mustafa Çıkrıkçı "Oysaki sektörlerin ihtiyacı teorik bilgi yanında, mesleki bilgi ve beceriye sahip elemanlardır. Bu elemanları ise meslek yüksekokulları yetiştirir. Bu nedenle önce geleceği olan bir program seçip ön lisansı bitirin" dedi.
Adaylara tavsiyelerde bulunan Önce geleceği olan bir program seçip ön lisansı bitirin. Ardından isterseniz lisansınızı, yüksek lisansınızı ve doktoranızı tamamlayın. Eğitiminizi aşama aşama yürütün. Bu basamaklarda geçiş yapmak bugün oldukça kolaylaşmıştır. Bu şekilde ilerlemek de sizi daha güçlü yapacaktır önerisinde bulundu.
MESLEK YÜKSEKOKULLARI GENİŞ BİR PORTFÖYE SAHİP
Üniversitenin ön lisans programında 50 farklı alan olduğunu belirten İstanbul Aydın Üniversitesi Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Mustafa Çıkrıkçı, program yelpazesi açısından meslek yüksekokullarının oldukça geniş bir portföye sahip olduğunu söyledi. Prof. Dr. Çıkrıkçı, meslek yüksekokulunda program müfredatlarını sektörlerin isteklerine göre ayarladıklarını, böylece bu programlarda okuyan öğrencilerin mezun olduktan sonra işsizlik sorunuyla da karşı karşıya kalmadıklarını vurguladı. Prof. Dr. Çıkrıkçı şöyle devam etti:
Bugün Türkiye’de 800 üstü sayıda Meslek Yüksek Okulu var. Ama özellikle Anadolu’daki çoğu okulda maalesef mesleki eğitimi layıkıyla sürdürebilecek alt yapı yok. Ama biz İstanbul’dayız ve merkezi bir noktadayız. Mesleki eğitim için altyapımız; deneyimimiz, öğretim elemanı kadromuz, laboratuvar ve atölyelerimiz çok güçlü. İşyerleri, firmalarla da iç içe çalışıyoruz. Onların ihtiyacı olan donanımda eğitim veriyoruz. Sektörlerdeki gelişimleri takıp edip, müfredatımızı ona güncelliyoruz. Bu yüzden mezunlarımızın işe adaptasyon, oryantasyon gibi bir sıkıntısı yok. Sektörler işi bilen ve yapabilen elemanlar aradıklarından mezunlarımızın da o donanımla çıktıklarından işsiz kalma sorunları yok."
EN BÜYÜK SORUN KALİTELİ, İŞİ BİLEN ELEMAN YETİŞTİRMEDE
Mesleki ve teknik eğitimin önemine değinen Çıkrıkçı, "Ülkelerin gelişimleri açısından mesleki ve teknik eğitimin büyük önemi vardır. Almanya, İngiltere, Japonya ve benzeri gelişmiş ülkeler bu sorunu çözmüşlerdir. Biz bu konuda maalesef geç kaldık. Ancak, ülkemizde son yıllarda gerek devlet ve gerekse özel sektör kuruluşları artık bunun önemini fark etmişler ve çözüm için mesleki ve teknik eğitime büyük önem vermeye başlamışlardır. Çünkü iş dünyası işi bilen ve yapabilen eleman arıyor ama bulamıyor. Hal bu iken aldığı elemanın oryantasyonu için de ciddi zaman ve para kaybına uğruyor ve haklı olarak buna katlanmak istemiyor" diye konuştu.
İŞ DÜNYASI ARTIK SADECE DİPLOMAYA BAKMIYOR
"İş dünyası artık sadece diplomaya bakmıyor" diyen Çıkrıkçı, "Karşısına gelen adayın kendi firmasının, kurumunun ihtiyacı olan, o fonksiyonu yerine getirecek, o boşluğu dolduracak bir donanıma sahip olup olmadığına bakıyor. Dolayısıyla burada üniversitelerin en büyük hedefi artık sektörlerin ihtiyacı olan alanlarda ve o kalitede eğitim vermek, o kalitede mezunlar yetiştirmek olmalıdır. Biz Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu olarak bunun bilincinde olarak kuruluşumuzdan beri hep iş dünyasıyla iç içe çalıştık ve eğitim-öğretim kalitesini hep ön planda tuttuk, asla taviz vermedik" dedi.
BU YÜZDEN MEZUNLARIMIZIN YÜZDE 84Ü HEMEN İŞ BULUYOR
Üniversite içerisinde mezunlar için bir işe yerleştirme departmanı olduğunu belirten Prof. Dr. Çıkrıkçı, bu departmanın iş dünyası ile iş birliği içinde bir istihdam ofisi gibi çalıştığını ve bu yüzden meslek yüksekokulu mezunlarının ortalama yüzde 84ünün işe yerleştiğini söyledi. Çıkrıkçı, "Anadolu BİL Meslek Yüksekokulunda her sektörden firma temsilcilerimiz var ve onlarla eğitim stratejilerimizi ve politikalarımızı belirleriz. Ayrıca hem mezunların dayanışması için hem de mezunlarımızı takip etmemiz, gerektiğinde desteklememiz için bir derneğimiz de var" açıklamasında bulundu.
HEDEFİ OLAN ÖĞRENCİ İÇİN LİSANS BÖLÜMLERİNE GEÇİŞTE BİR ENGEL YOK
Çıkrıkçı konuya ilişkin açıklamasına şöyle devam etti: Bizim mezunlarımızdan hayata erken atılmak, çalışmak isteyenler olduğu gibi ön lisans diplomasını aldıktan sonra lisans eğitimini tamamlamak isteyenler de var. Mezunlarımızın bu isteklerini karşılamaya yardımcı olmak için Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu bünyesinde açtığımız dikey geçiş sınavına (DGS) hazırlama kurslarımız var. Bu kursları 2. sınıf öğrencilerimizi ücretsiz veriyoruz. Bu düşüncede olan mezunlar için YÖK de bu geçişi kolaylaştırdı. Yani hedefine koyan bir öğrencimizin lisans bölümlerine devam etmemesi için ciddi bir engel yok. Kaldı ki bugün Türkiye’de ön lisans mezunları sınavsız olarak Açık Öğretim Lisans Bölümlerine geçiş yapıp, hem çalışıp hem okuyarak lisans diplomalarını alabilme imkânına sahiplerdir. Ancak bizim istediğimiz, ön lisansı bitiren öğrencimizin fakültelerimizde aynı bölümlerine devam etmeleridir. Müfredatlar da adaptasyon için ona göre ayarlanmıştır. Tekrar edersem; önce ön lisans, sonra lisans ve sonra da yüksek lisans ve doktora."
Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici:
Akademik olarak öğrenciye esneklik ve özgürlük sunan bir sistem olması çok önemli. İnsan severek yaptığı işte daha başarılı olur. Dolayısıyla istenilen bir programda okuyabilmek, bu eğitimi alırken yeterince esnek bir müfredatın bulunması önemlidir. Diploma programı dışındaki programlardan dersler alabilmek, projeler yapabilmek, böylece disiplinlerarası bir bakış açısı edinmenin sayılamayacak kadar faydası var. Böyle disiplinlerarası bir deneyimi uygun sayıda zorunlu ders ve önüne koşullar konmamış seçmeli dersler ile sağlayabilen bir müfredat olup olmadığına bakılmasını öneririm.
Günümüzde tüm ülkeler ve bireyler küresel bir rekabetin içindeler. Yerel başarılar önemli ancak yeterli değil. Dolayısıyla öğrencilerimizin kendilerine dünya ile rekabet edecek seviyede eğitim verebilen bir üniversiteyi tercih etmelerini öneririm. Bunu anlamak için üniversitelerin akademik kadrosunun ne kadar bilimsel üretim yaptığına, aktif olarak yürüttükleri proje hacmine bakılabilir. Böyle bir akademik kadrodan hem en güncel bilgileri alırsınız, hem de mezuniyet sonrası böyle aktif öğretim üyelerinin yazacakları referans mektupları öğrencilerin önünde kapılar açar. Ayrıca mezunların nerelerde kendilerine iş ve eğitim olanakları bulduklarına, yurt dışında istedikleri saygın şirketler ve üniversitelere gidip gidemediklerine bakabilirsiniz. Eğitim hayatı boyunca edinilecek yurt dışı deneyimlere de önem vermek faydalı olur. Öğrenciler ne oranda başka ülkelerin iyi üniversitelerine değişim programı ile gidebiliyor, yine iyi kurumlarda yurt dışı staj performansı nasıldır gibi sorular sormalısınız.
Üniversite eğitimi sadece dersle sınırlı düşünülmemeli. Ders dışında akademik, bireysel ve sosyal gelişim imkanları olmalı. Hiç bir dersin parçası olmasa da üniversitenin öğretim üyeleri ile beraber ve altyapısını kullanarak projeler yapabiliyor musunuz? Bu tür proje ve araştırma faaliyetleri en az derslerde edinilen bilgi kadar önemli. Sosyal olarak öğrencilerin ilgi duydukları ders dışı aktivitelere imkan sunulmalı. Bu tür ders dışı etkinliklerin bireysel gelişim için ve günümüz iş dünyasında çok öne çıkan yetkinliklerin kazanılması için sağladığı katkılar çok büyük.
Üniversite yıllarında hayaller kurmanız ve bunların peşinden koşmanızı öneririm. Gideceğiniz üniversite bu hayallerinizi gerçekleştirebilmeniz için size imkan tanıyor, inisiyatif alma şansı veriyorsa işini iyi yapıyor demektir. “
Yeditepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Aydın:
1) Üniversite tercihi hayatın sonu değil: Tercih dönemi, öğrencilerin hayat boyunca yapacaklarını düşündükleri mesleklerine karar vermedeki en önemli adımlardan bir tanesi ancak bunu her şeyin de sonu olarak görmemek lazım. Eğitim ve meslek hayatları boyunca karşılarına birçok fırsatın çıkabileceğini unutmamaları lazım. Hiçbir şekilde paniğe, korkuya kapılmadan bu süreci yaşamaları çok önemli. Unutmayalım ki üniversite tercihi hayatın sonu değil, yerleştikten sonra da tercihlerini yönlendirebilir, kendilerine daha uygun gördükleri alanlara geçebilirler ya da tercih ettikleri alanla birlikte diğer alanlardan da eğitim alabilirler.
2) Ne olmak istedikleri çok önemli: Yanlışa düşülen noktalardan bir tanesi, çağın meslekleri, popüler meslekler gibi yönlendirmelerin bu dönemde çok gündeme gelmesi. Hâlbuki öğrencinin ilgi duymadığı bir alan geleceğin mesleği olmuş veya olmamış onun için hiçbir şey ifade etmez. Önemli olan onun yapmak istediği meslek.
3) Gençlerimizin sağduyusuna güvenelim: Gençlerimizin hangi alana yönelebileceklerini, hangi alanda kendilerini yetin gördüklerini bildiklerine eminim. O nedenle bu konuda kendi kararları çok önemli.
4) İyi eğitimin ölçütleri: Alanı seçtiler; bu alanla ilgili hangi üniversitede eğitim alacaklarına karar verecekler. Buna karar verirken de ilgili alan için en iyi eğitim alabilecekleri üniversiteyi tercih etmeleri önemli. Peki, iyi eğitimi almanın ölçüsü ne olacak?
* Seçtiği alanla ilgili aldığı eğitim sırasında, ihtiyaç duyduğu diğer konularla ilgili bilgi edinebileceği dersleri alabileceği, araştırma yapabileceği bir üniversite görüyor mu karşısında, buna bakmalı.
* Günümüz ve geleceğimiz gençliği için disiplinler arası bilgi birikimi geçmişte oluğu gibi bugün de çok önemli konulardan biri. Öğrenciler kendilerine disiplinler arası eğitim yönünde katkı vereceğine inandıkları üniversiteyi tercih etmeliler. Üniversitenin değişik programlara sahip olması, bu programların tümümün bir kampüste toplanmış olması disiplinler arası eğitim sürecinin güvencelerinden biri tanesidir.
* Lisans eğitimleri sırasında kendilerini yabancı dil açısından geliştirebilecekleri bir üniversite araştırmalılar.
5) AR-GE olanakları: Üniversitenin araştırma-geliştirme olanaklarının neler olduğuna bakmalılar. Üniversitenin AR-GE kapasitesi ne olursa olsun, önce öğrencinin AR-GE olanaklarını kullanmak konusunda kendisini motive etmesi çok önemli. Şu anda üniversitemizde lisans eğitimi alırken uluslararası indekslere giren dergilerde makale yayınlamış lisans öğrencilerinin olduğunu biliyoruz. Üniversitenin öğrenciyi bu yönde destekleyecek bir akademik kadroya ve AR-GE altyapısına sahip olması gerekli. Üniversite adayı öğrencinin araştırması gereken noktalardan biri de budur.
6) Farklı bir alanda da uzmanlaşabilirsiniz: Tercih döneminde büyük bir stres altında olduğunu tahmin ettiğim öğrencilerimizin çok büyük strese kapılmaması gerektiğini; tercihten sonra da yatay geçiş, çift ana dal, yan dal gibi çeşitli programlarla farklı bir alanda uzmanlaşma olanaklarının bulunduğunu hatırlamaları gerekiyor. Dolayısıyla tercih hayatın sonu değil. O nedenle, stres yapıp paniğe kapılmadan bu süreci en sağlıklı ve kendilerine en uygun şekilde yönetmelerini öneririm.
7) Bilimsel, sosyal ve kültürel bütünlük: Kendilerini bilimsel, sosyal ve kültürel olarak geliştirebilecekleri bir üniversite tercih etmelerini öneririm. Pandemi süreci üniversitelerin yalnızca bilgi ve beceri yüklenen alanlar olmadığını, bunun yanında öğrencilerin sosyal ve kültürel olarak da kendilerini geliştirdikleri bir dünya olduğunu bize gösterdi. Öğrencilerin kendilerini bu yönde de tamamlayacak, bu bütünlüğü sağlayacak üniversitelere yönelmeleri önemli.
24 TERCİH OLANAĞINI DEĞERLENDİREBİLİRSİNİZ
Adayların en çok sorduğu sorulardan biri ‘’YKS’de tüm tercih hakkımı kullanmak yerleşme şansımı arttırır mı?’’ oluyor. 24 tercih yapacaksınız diye bir kural yok, ama bu olanağı da değerlendirmekte fayda vardır. Bu noktada dikkat etmeniz gereken en önemli şey, tercih listenize eklediğiniz tüm programların isteğiniz programlar doğrultusunda olması ve yerleştiğinizde hiçbir pişmanlık yaşamayacağınız programlar olması.
'TYT puanı ile öğrenci alan yükseköğretim programlarını tercih edebilmek için TYT’de 150 ve üzeri puan almış olmak gerekmektedir. SAY, SÖZ, EA ve DİL puan türleri ile öğrenci alan lisans programlarını tercih edebilmek için ise ilgili puan türünde 180 ve üzeri puan almış olmak gerekiyor.
YERLEŞTİRMEDE OBP KATKISI ÖNEMLİ
OBP yani ortaöğretim başarı puanı, üniversiteye gitmeyi düşünen adaylar için yerleştirme puanının belirlenmesini sağlayan bileşenlerden bir tanesi. ’OBP; 0,12 katsayısı ile çarpılarak sınav puanlarına eklenip yerleştirme puanları hesaplanacak. Ortaöğretim de 100 üzerinden alınan diploma notu, 5 ile çarpılarak Ortaöğretim Başarı Puanına (OBP) dönüştürülür. Diploma notu bildirilmeyen adayların diploma notu ile 50’nin altında olan adayların diploma notları, 50 olarak değerlendirmeye alınır. Böylece 50 olan en düşük diploma notu için OBP 250, 100 olan en yüksek diploma notu için de OBP 500 olacaktır. Yerleştirmede ortaöğretim başarı puanınızın katkısı önemli.
BU PROGRAMLARDA BAŞARI SIRALAMASI ŞARTI DEVAM EDİYOR
Tıp, hukuk, mühendislik, mimarlık, eczacılık, diş hekimliği, öğretmenlik programlarına yerleştirme için başarı sıralaması şartı devam ediyor. ’Hukuk programına yerleşmek isteyen adayların EA puan türünde en düşük 125 bin, Mühendislik için SAY puan türünde en düşük 300 bin, Mimarlık programına SAY türünde en düşük 250 bin, Tıp programı için SAY türünde en düşük 50 bin, Öğretmenlik programları ilgili puan türünde 300 bin, Eczacılıkta SAY puan türünde en düşük 100 bin, Diş Hekimliği programı için ise SAY puan türünde 80 bin başarı sıralaması gerekiyor.
Özel Yetenek Sınavı ile öğrenci kabul eden yükseköğretim programlarına TYT puanı ile başvurulabilir. Meslek lisesi mezunlarının ise ön lisans programlarına sınavsız geçiş hakkı yoktur.