Güncelleme Tarihi:
Geçen yıldan itibaren üniversiteye girişte önemli değişikliklere imza atılıyor. Tıp, hukuk, mimarlık ve mühendislik fakültelerine başarı sırası barajı konuldu. Ön lisans ve özel yetenekle öğrenci alan bölümlere girmek için YGS’de alınması gereken 140 baraj puanı 150’ye çıktı. Meslek lisesi mezunlarına kendi alanlarını seçtiklerinde verilen ek puan kaldırıldı ve Yükseköğretim Kurulu, bu hakkın yeniden verilmesi için çalışma başlattı. Fakat son yılarda ‘sıfır çeken bölümler’ olarak adlandırılan matematik, fizik, kimya, biyoloji gibi temel bilimler alanları ile ilgili tartışmalar sürüyor. Tartışmaların odak noktası; kontenjan ve bölüm sayılarının düşürülmesine, TÜBİTAK bursu verilmesine rağmen bu bölümlere öğrencilerin ilgisinin azalması ve yerleşenlerin düşük puanlı olması.
2007’DEN SONRA 55 YENİ FAKÜLTE KURULDU
YÖK, geçen yıl 11’den az öğrencinin kayıt yaptırdığı bölümleri kapatma kararı aldı. Bu karar, “Temel bilimler olmazsa, bilim olmaz” gerekçesiyle akademik çevre tarafından eleştirildi. Atılım Üniversitesi Kimya Mühendisliği ve Uygulamalı Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Cihaner’in yaptığı araştırma, bu bölümlere öğretmenlik için gereken formasyon kontenjanı verildiğinde öğrenci ilgisinin arttığını gösteriyor. ÖSYM’nin 2007-2015 yılları arasındaki verileriyle yapılan araştırmaya göre, üniversitelerde 118 fen edebiyat fakültesi var ve bunların 55’i, 2007 sonrasında kuruldu. 2007’de matematik, fizik, kimya ve biyoloji bölümlerinin devlet ve vakıf üniversitelerinde 19 bin 25 kontenjanı varken, 2015’te bu sayı 7 bin 168’e düştü. Kontenjanlar düştükçe doluluk oranları yüzde 100’e yaklaştı. Fakat yerleşen öğrencilerin başarı sıralarının düşük olduğu görülüyor.
MATEMATİK
Matematik bölümü, 2007’de 85 devlet üniversitesi ve üç vakıf üniversitesinde varken, 2015’te bu sayı dört vakıf ve 14 devlet üniversitesi olarak değişti. 2007’de 5 bin 497 öğrenci alan bu bölümün kontenjanı 2012 yılına kadar arttı ve 11 bin 767’ye ulaştı. Ancak mezunlarının öğretmen olabilmesi için gereken pedagojik formasyon eğitimine kontenjan sınırı getirilmesi talebi düşürdü, 2015’te kontenjan 3 bin 789’a kadar geriledi.
BİYOLOJİ
Biyoloji bölümü, 2007 yılında 79 devlet üniversitesi ve dört vakıf üniversitesinde açıldı. 2013’ten itibaren vakıf üniversitelerinde biyoloji bölümü kalmadı. 2015’te ise sadece 38 devlet üniversitesi biyolojiye öğrenci aldı. Bu kontenjanların neredeyse tamamı doldu. Biyoloji bölümünün geçen yıllarda moleküler biyoloji, genetik ve biyoloji öğretmenliğine göre çok fazla olan kontenjanı nedeniyle diğer bölümlere göre taban başarı seviyesi daha düşük öğrenciler tarafından tercih edildi. Ancak son yıllarda üç bölümü de birbirine çok yakın başarı seviyesine sahip öğrencilerin seçtiği gözlendi.
KİMYA
Devlet üniversitelerinde 2007’de 79 bölüme öğrenci kabul edilirken, 2015’te bu sayı 29’a düştü. 2007 yılında sekiz vakıf üniversitesinde kimya bölümüne kayıt yapıldı, 2015’te sadece üç bölüme kontenjan verildi. 2007’de bu bölümün devlet ve vakıf üniversitelerinde toplam kontenjanı 4 bin 600’ün üzerinde iken 2015’te kontenjan 1.500’ün altına, bölüm sayısı 95’ten 32’ye düştü.
FİZİK
2007’de fizik bölümlerinde doluluk yüzde 97, 2008’de yüzde 98 iken, yeni programların açılması ve kontenjanın artması ile 2009’dan itibaren doluluk gerilemeye başladı. 2007’de toplam 100 bölüm ile devlet, vakıf ve Kıbrıs üniversitelerine öğrenci alınırken 2015’te sadece 16 bölüme öğrenci kabul edildi. 2015-LYS sonuçlarına göre MF puanı hesaplanan ve tercih yapabilecek toplam öğrenci sayısı 280 bin 529 iken Türkiye’de en düşük puanlı fizik programına devlet üniversitesinde 244 bininci öğrenci, vakıf üniversitesinde de 153 bininci öğrenci yerleşti. Fizik bölümüne açılan 540 kontenjanın 499’u devlet, geri kalan 41’i vakıf üniversitelerindeydi.
Ortaöğretim yeniden yapılandırılmalı
Çözüm için lisede fen alanlarındaki öğrenci havuzlarının artırılması, uygulamalı eğitime ağırlık verilmesi ve ortaöğretimin yeniden yapılandırılması gerekiyor. Temel bilimlerde istihdam olanakları açılmalı, kontenjanını dolduran üniversitelerin öğrencilerinin en az yüzde 10’una burs verilebilir. Yetişen araştırmacılara kamu-özel sektör ortaklığı ile kurulacak araştırma enstitülerinde ve mükemmeliyetçi araştırma merkezlerinde çalışma imkânı yaratılabilir. Yeterince araştırma görevlisi ve yardımcı doçent kadrosu açılmalı. Temel eğitim fen fakültelerinde, formasyon da eğitim fakültelerinden alınabilir.
Liseden dereceyle mezun olanlar sınavsız alınabilir
Öncelikle üniversitelerde evrensel ölçekte kaliteli eğitim-öğretim yapılması, nitelikli makalelerin yayımlanması, ileri düzeyde projelerin üretilmesi, ders müfredatlarının güncellenmesi gerekiyor. Öğrencilerin ilgisini çekmek için de liselerden ilk üçe girerek mezun olanların bu bölümlere sınavsız alınması ve karşılıksız bursla desteklenmeleri sağlanabilir. YGS ve LYS’de ilk 40 bine girenlere tercih sırasına bakmadan TÜBİTAK bursu verilebilir ve mezuniyetten sonra öğretmen veya araştırma görevlisi olarak istihdam edilebilirler. Doktora yapanların da, isterlerse liselere öğretmen olarak atanmaları gibi imkânlar da sunulabilir.
Devlet yatırım yapmalı
Bu alanlardaki akademik faaliyetlere destek olmak ve temel bilimler enstitüsü açmak gerekiyor. Uluslararası seviyede bilgileri takip eden, araştırma yapan ve bunu yayan insanlar yetiştirmek şart. Bu alanda doktora yapanların sayısı artmalı. Türkiye’de olmuyorsa, yurtdışına gönderilebilirler. Ayrıca doktora yapanlara burs verilmeli “Hem sanayide çalış, hem doktora yap” derseniz olmaz, ona para verilmesi gerekiyor. Fransa’da, İtalya’da doktora yapanlar başka yerde çalışamaz, devlet bursu alırlar. Devlet, dünya standartlarında olmak istiyorsa, diğer ülkelerle yarışacak alanlara yatırım yapması gerekiyor.