Güncelleme Tarihi:
Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, bilimsel çalışmalarıyla dünyanın en saygın öğretim kurumlarından Harvard Üniversitesi’nde kendi laboratuvarının başında olan, akademik makaleleriyle Stanford Üniversitesi En Etkili Bilim İnsanları Listesi’nde yaşayan akademisyenler bölümünde üst sıralarda yer alan, Nobel’e ismi aday gösterilen Türkiye’nin en önemli bilim insanlarından biri. Şu an bulunduğu yer ve hayat hikayesi birçok öğrencinin okumaya bile çekindiği türden. Ancak katıldığı canlı yayında hayat hikayesini öğrencilerle paylaşan Hotamışlıgil, bugüne kadar yaladığı başarısızlıklardan hiç yılmadığını anlattı.
OKULUN MARKASININ ÖNEMİ YOK
Hotamışlıgil, İlkokul hayatını babasının Anadolu’da bir hekim olması sebebiyle Trabzon, Manisa ve Kütahya’da ilk ve orta öğretiminin tamamladı. Ardından Ankara Anadolu Lisesi’nden pek de parlak bir öğrenci olmadan mezun oldu. Aslında Üniversite’yi baba mesleği olması nedeniyle Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okumak istiyordu. Ancak başarı puanları Ankara Ünviersitesi’ne yetmiş. Hotamışlıgil: ”Hacettepe’yi kazanamamış olmam bir başarısız olarak görülmemi sağlayacak bir durum. Ama reçetesi yazılmış formüllerin hayatın akışında bir anlamı yok. Hayatta başarılı olmak için gittiğin okulun markasının, sıralamasının çok iyi olmasına gerek yok. Başarı bu kriterlerle sınırlı bir şey değil’ dedi.
MAKALEYE İSMİNİ YAZDIRDI
Prof. Dr. Hotamışlıgil, üniversiteyi 3. sınıfa kadar pek de severek okumamış. Ancak 3’üncü sınıfta yaşadığı bir deneyimle hastaya olan sorumluluğunu içselleştirmesiyle tıbba ve bilime olan ateşi alevlenmiş. Üniversite bittikten sonra ihtisas yapmak için okullara baş vururken sınavlardan tam puan alsa da ihtisas sözlülerinden bir türlü geçememiş ve mecburi hizmetiçin bir sürleiğine Bingöl’e gitmiş. “Bu mecburi hizmet bana hayata hiç bakmadığım noktalardan bakmayı gösterdi” diyerek sonrasında yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Bingöl’den Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Nöroloji bölümünü kazandığım için döndüm. İhtisas döneminde çok çalıştım. O dönemde yazdığım bir makale vardı. Değişik bir vakanın analiziydi. Ancak o dönemde sizin yazdığınız makalede yazar adında ‘Ana Bilim Dalı Başkanı’nı adı yazıyordu. Makaleyi beraber yazdığım kişiyle birlikte kendi ismimizi yazdık. O zaman için bize çok yanlış gelen bir şeyi değiştirmiştik. Son yılımda YÖK, ABD için bir burs programı açmıştı. Eşim bu bursla klinik biyo-kimya alanında eğitim almak için Amerika’ya gitti. Ben de Harvard’da bir profesörle yazışıyordum. Eşim de makaleyi elden iletti. Çok muhteşem bir makale değildi ama bu zamanda bu makaleyi yazan, daha yisini de yapar algısını yaratmıştım. Kabul edilişimin ardından 1 yıl nöroloji alanında çalıştım. Sonra beni yordu. Dönmeye karar vermiştim ki temel bilimlere yönelik çalışmalar yapmaya başladım ve Harvard yolculuğumla kendi yolumu buldum.”
SEVDİĞİNİZ İŞİ BULMAK İÇİN DENEYİN
Günümüz şartlarında öğrencilerin daha cesur, özgün ve bilinçli olması gerektiğine dikkat çeken Hotamışlıgil şunları söyledi:
“Lise öğrencileri ‘ne yapacağız’ diye hep endişeli. İyi şeylerin olmasını istiyorsanız acele etmemeniz gerekiyor. Sevdiğiniz içi yapın evet ama bunu bulmak için sürkeli yaşamak, denemek gerekiyor. O içinizdeki coşku da deneyimlerden geliyor. Bir de bir konuda başarılı olmak çok göreceli bir şey. Sizin başarınız başkası için aynı değere sahip olmayabiliyor. Örneğin babam bir gün bana Harvard’da temel bilimlere yöneldiğim için sitem etmişti, ‘klinik çalışmalar varken, temel bilimlerde ne işin var diye’. Bir an durdum ama herkesin hayata bakışı farklı sonuçta.”
KALİTELİ EĞİTİMİ NEREDEN ALDIĞINIZ BELİRLEYİCİ DEĞİL
“Özellikle lisans konusunda Harvard, Oxford gibi en tepedeki üniversiteleri zorlamanızın bir anlamı yok bence. Lisans seviyesinde kaliteli eğitim alabilirsiniz ancak bunu nereden aldığınız pek belirleyici bir unsur değil. Daha olgunlaşabileceğiniz yerden yürüyün. Bilemeyiz ama ben belki Hacettepe’de okusaydım bu kadar coşku dolu olmayacaktım. Dolayısıyla lisans sonrası hayatta yolunuzu bulmak açısından daha önemli.”
BAŞVURDUĞUNUZ YERİ İYİ TANIYIN
“Başında bulunduğum laboratuvarda 25 kişi çalışıyor. Ve 25 yıldır hiçbir zaman iş ilanı vermedik. Bize gelen başvuruları değerlendiyoruz. Okul kriterini eleme açısından hiçbir zaman koymadık. Bilime gerçekten ilgisi var mı ona baktık. Başvuran adayla bir günü beraber geçirerek, neler yaptığını, nasıl yaklaştığını gözlemliyoruz. Dolayısıyla iş, burs ya da okul başvurularınızda mutlaka başvurduğunuz kurumu iyi tanıyın. Mülakata gittiğinizde ya da işe başladığınızda beraber çalışacağınız insanları bilin ve onlara her zaman doğru soruları sorun.”