Güncelleme Tarihi:
Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) başta olmak üzere konuyla bağlantılı tüm kurumlar için aralarında İngiltere, Almanya, Kanada, Çin ve Avustralya’nın da bulunduğu 30 ülkeden 73 yasal metni inceleyerek Öğretmenlik Meslek Kanunu öneri metni hazırladı. Metin, dikkat çekici maddeler içeriyor.
Eğitim sektörü, özellikle de sektörün öncüleri öğretmenler, MEB tarafından çıkarılacağı sözü verilen Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu bekliyor. TEDMEM; YÖK ve MEB başta olmak üzere konuyla bağlantı tüm kurumlar için aralarında İngiltere, Almanya, Kanada, Çin ve Avustralya’nın da bulunduğu 30 ülkeden 73 yasal metni inceleyerek Öğretmenlik Meslek Kanunu öneri metni hazırladı. Eğitim fakültelerinin sınırlandırılmasından, öğretmenlik mesleğini seçecek olanların ayrı bir sınava tabi tutulmasına, KPSS’nin değiştirilmesinden, maaşların düzenlenerek ek ders ücretlerinin kaldırılmasına, kırsaldaki öğretmene destekten, mesleğini sevmeyen ya da kendini geliştirmeye niyeti olmayan öğretmenlerle yolların ayrılmasına kadar mesleğe dair kritik önerilerin yer aldığı öneri metni, paydaşların ve kanun yapıcıların dikkatine sunuldu.
ÖNERİ METNİNDEN DİKKAT ÇEKEN UNSURLAR
Öğretmenler için ilk kez etik ilkeler ve standartların tanımlandığı öneri metninden dikkat çeken unsurlar şöyle:
- Eğitim fakültelerinin sınırlanmalı: Öğretmen yetiştiren programların kontenjanları Türkiye’deki öğretmen ihtiyacı ile uyumlu bir şekilde sınırlandırılmalı. Öğretmenler sadece Eğitim Fakültelerinde yetiştirilmeli.
- Formasyona zaruret şartı: Eğitim fakültelerinde programı olmayan (eğlence hizmetleri, gemi yapımı gibi) alanlarda Öğretmenlik Sertifika programı yoluyla öğretmen temini sağlanmalı.
- Fakültelere akreditasyon şartı: Kanunun yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde Bakanlık ve Yükseköğretim Kurulu işbirliği ile öğretmen yetiştirme programları için bağımsız bir kalite güvence/akreditasyon sistemi oluşturulmalı. Yürürlük tarihinden itibaren üç yıllık süre içinde akredite edilme koşullarını karşılayamayan programlara, akredite edilme koşullarını karşılayıncaya kadar öğretmen yetiştirme kontenjanı verilmemeli.
- Öğretmenler sahada yetişmeli: Öğretmen yetiştirme programlarında görev yapan öğretim elemanları için okullarda deneyim zorunluluğu ve teşvikler oluşturulmalı. Ayrıca öğretmen yetiştiren yükseköğretim programlarına bağlı olarak AR-GE uygulama okulları açılması teşvik edilmeli. Öğretmen yetiştirmede öğrenciler için en az bir yıl tam zamanlı uygulama zorunlu hale getirilmeli.
- Öğretmenliğe uygunluk için sınav şartı: Öğretmen yetiştiren programlara öğrenci kabulü üniversiteye öğrenci seçme ve kabulünden farklılaştırılmalır. Eğitim fakültelerine girişte seçme işleminin, öğretmenliğe uygunluk, mesleğe yatkınlık gibi hususları dikkate alarak; yetenek, yetkinlik, beceri ile insana ve öğrenmeye yönelik tutumların çoklu yöntem ve araçlarla değerlendirilmesine dayalı bir seçme ve yerleştirme gerçekleştirilmeli.
- Sözleşmeli öğretmenlik kaldırılmalı: Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaş için zorunlu kıldığı eğitimi, kadro yokluğu gibi bir gerekçe ile zaafa uğratmayacak kadar güçlü ve büyük bir devlettir. Bu nedenle, siyaset ve bürokrasi için kadrolu öğretmen ataması dışında uygulamalar hiçbir koşulda doğru bir politika tercihi olamaz. Her öğretim yılı başında norm kadro esasına göre açık bulunan tüm kadrolara atama yapılmalıdır. Kadro yetersizliği gibi bir nedenle sözleşmeli, ücretli veya vekil öğretmen uygulaması ile ihtiyacın karşılanması eğitimsel açıdan kabul edilemez.
- KPSS’de değişikliğe gidilmeli: Öğretmen Yeterlik Sınavı alan bilgisi, alan eğitimi ve öğretmenlik meslek bilgisi alanlarını kapsayan tek bir testten oluşur. Öğretmen atamalarında Öğretmenlik Yeterlik Sınavı puanı (yüzde 75) ve sözlü değerlendirme puanı (yüzde 25) dikkate alınır. Öğretmen adaylarının sözlü değerlendirme süreci yeniden yapılandırılmıştır. Mevcut durumda farklı illerde ve merkezlerde birbirinden bağımsız komisyonlarda yapılan sözlü değerlendirmeler sonucunda adaylar Türkiye genelinde sıralanmaktadır. Önerilen modelde il bazında boş kadro ilanı, il bazında tercih ve il bazında değerlendirme yapılmasıdır. Sözlü değerlendirmelerde keyfiyete son vermek için sözlü değerlendirme sürecinin kayıt altına alınması önerilmektedir.
'OKULLARDA EĞİTİMİN KALİTESİ YÖNETİCİLERİN LİYAKATA DAYALI BİR KARİYER SİSTEMİ İÇİNDE ATANMALARIYLA SAĞLANABİLİR'
- Atamada liyakat sistemi: Okullarda eğitimin kalitesi yöneticilerin liyakata dayalı bir kariyer sistemi içinde atanmaları ile sağlanabilir. Okul müdürleri 24 kredilik okul yöneticiliği sertifika programını tamamlayanlar arasından atanmalıdır. Müdür yardımcıları en az 12 kredilik yöneticilik eğitimi almış olmalıdır. Okul müdürlüğü geçici veya ikinci görev değil profesyonel bir meslek olmalı ve okul yöneticileri kadro karşılığı atanmalıdır. Okul yöneticilerinin görev ve sorumlulukları sadece rutin bürokratik iş ve işlemlerin yürütülmesi olmamalıdır. Okul yöneticileri aynı zamanda eğitim öğretim liderleri olmalı.
- Müfettişlik sistemi yeniden inşa edilmeli: Geçmişteki bazı olumsuz tecrübelerden ve haksız genellemelerden hareketle teftiş sistemini topyekûn zaafa uğratacak bir düzenleme yerine teftiş sisteminin rehberlik odaklı olarak güçlendirilmesi sağlanmalı. Bunun için okullarda eğitim öğretim faaliyetlerinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve etkili bir rehberlik sağlanması için etkili bir teftiş yapısı oluşturulmalı. Yeter sayıda ve nitelikte Milli Eğitim Müfettiş ve Müfettiş Yardımcısı istihdam edilerek, denetim ve rehberliğin yerinde ve zamanında olması sağlanmalı.
- Ara dönemde tayine son: Öğretmenlerin yer değiştirme ve nakil işlemlerinde öğrencinin iyi olma haliyle kaliteli bir eğitim alma hakkının sürekliliği gözetilerek güvence altına alınması esastır. Buna göre eğitim öğretim yılı başında açık bulunan tüm kadrolara öğretmen atanması esas olduğundan, eğitim öğretim devam ederken ilk atama yapılması veya nakil yoluyla yer değiştirme mümkün olmayacaktır. Yer değiştirme ve nakil işlemlerinin yer değiştirme veya nakil istenilen ilde, ilçede veya okulda boş kadro bulunması ile okulların eğitim öğretime ara verdiği yaz dönemi içinde yapılması şartı getirilmektedir.
'İŞİNİ LAYIKIYLA YAPAN ÖĞRETMENLE YAPMAYAN ÖĞRETMEN AYRILMALI'
- Kendini geliştirmeyen öğretmenle yollar ayrılmalı: Öğretmenin gelişim için her türlü destek sağlandıktan sonra işini layıkıyla yapan öğretmenle yapmayan öğretmen ayrılmalı. Bunu öneriyoruz, çünkü çocukların eğitim hakkının güvece altına alınmasını istiyoruz. Aynı zamanda işin keyfiyete bağlı olarak yapmayanlar sebebiyle işini hakkıyla yapanların haksızlığa maruz kalmasını istemiyoruz. Öğretmen iki yıl üst üste gelişme gösteremediyse süreç şöyle işler: Okul müdürü, ilgili müdür yardımcısı, zümre başkanı ile bir milli eğitim müfettişinden oluşan komisyon tarafından yapılacak ortak değerlendirme doğrultusunda bir yıllık süre için izlemeye alınır; gerekli uyarılar ve önerilerin yazılı olarak bildirilir. Üçüncü yılın sonunda söz konusu komisyon nihai değerlendirmeyi yapar. Öğretmenin gerekli gelişmeyi gösteremediğinin açık bir şekilde kanıtlanması durumunda öğretmenin öğretmenlik mesleğine devam etmemesi yönünde oluşturacak tavsiye kararı İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bildirilir. İl Milli Eğitim Müdürlüğü gerekli iş ve işlemleri tamamlayarak tavsiye kararını İl Milli Eğitim Müdürlüğünün görüşü ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığına gönderir. Bakanlık söz konusu öğretmen ile ilgili nihai kararı İl Milli Eğitim Müdürlüğünün görüşünün ve ilgili belgelerin bakanlığa ulaştığı tarihten itibaren 60 gün içinde sonlandırır.
- Bazı fakülteler sadece yüksek lisansa odaklanmalı: Öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumları ikiye ayrılarak bir kısmının lisans düzeyinde eğitim vermeye devam etmesi, bir kısmının ise lisansüstü öğretmen eğitimi kurumları olarak mesleki gelişime yönelik eğitim vermesi sağlanmalıdır. Öncelik bir lisansüstü derece almak değil, öğretmenin doğrudan eğitim öğretim faaliyetlerinde ihtiyacı olan bilgi ve becerileri kazanmasıdır.
- Kariyer basamakları: Öğretmenlik, uzman öğretmenlik ve başöğretmenliği kapsayan bir kariyer basamakları sistemi oluşturulmalıdır. Bunun için fiili olarak öğretmenlik görevinde kanıtlanmış başarılar esas alınmalıdır. Bu unvanları alan öğretmenlerin, özlük hakları unvanlarına göre düzenlenirken, öğretmen adaylarının yetiştirilmesinde ve diğer öğretmenlerin mesleki gelişim çalışmalarında etkin rol alması önerilir.
- Maaşı iyileştir ek ders ücretini kaldır: Öğretmenler ek ders ücreti konuşan ve ek ders ücreti peşinde koşan bir meslek grubu konumuna düşürülemez. Bu nedenledir ki, ek ders ücretlerinin tamamıyla kaldırılması, öğretmenlerin dersi içi ve ders dışı her türlü eğitim öğretim çalışmalarını kapsayan bir iş yükü tanımı üzerinden aylık ödemelerinin yeniden yapılandırılması önerilmektedir. Özel öğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin brüt aylık ücretleri dengi resmi kurumlardan az olmayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
- Kırsalda çalışan öğretmene ek destek: Dezavantajlı yerleşim birimlerinde eğitim öğretim sınıfında görev yapanlar için ayrıca konut temini veya desteği, yıpranma payı verilmesi gibi teşvikler sağlanmalıdır.
- Öğretmenin vicdanına seslenmeli: Bu öneri metniyle ilk kez öğretmenler için diğer öğretmenlere, öğrencilere, ailelere ve topluma karşı davranışlarında uyması gereken etik standartlar tanımlanmaktadır. Bu etik davranış standartları eğitim öğretim ortamlarında hakim olmadıkça, diğer düzenlemelerin hiçbiri öğretmenlik mesleğinin statüsünün ve itibarının yükseltilmesi için yeterli olmayacaktır. Örneğin öğretmenlerin öğrencilerini utandıracak, onurunu kıracak söz ve davranışlardan kaçınması, mesleğini sevmediğine dair söylemlerden uzak durması öğrencilerinin farklılıklarını gözetmeksizin onlara hoşgörü ile yaklaşması başlıca etik davranışlardandır.
- Mesleğin hassasiyetine uygun disiplin sistemi: Öğretmenlik sıradan bir iş değildir. Bu nedenle öğretmenlerle ilgili disiplin işlemleri ayrı bir duyarlılık gerektirir. Öğretmenlerin davranışlarının niteliklerine göre değişecek cezalarda uyarı, kınama, ders ücreti kesilmesi, maaş kesilmesi, kademe ilerlemesinin durdurulması, meslekten çıkarma, devlet memurluğundan çıkarma gibi 7 farklı süreç işletilmelidir. Ayrıca okul ortamının suçtan arındırılması ve öğretmenlerin güvenliğinin sağlanması amacıyla eğitim hizmetleri sınıfında çalışanlara karşı işlenen suçlarda cezaların artırımı öneriliyor.
'TÜM MESLEKLERİ YETİŞTİREN ÖĞRETMENLERİN KANUNU YOK'
Kanunu öneri metninin hazırlayıcılarından TEDMEM Direktörü Prof. Dr. Emin Karip ise yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Sayısı 1 milyona ulaşan muazzam büyüklükte bir öğretmen nüfusunun bir meslek kanunu olmalı. Hakimler ve savcılar, mühendisler ve mimarlar, Türk Silahlı Kuvvetleri personeli, Yükseköğretim personeli, avukatlar, diş hekimleri, tabipler bir meslek veya birlik kanununa sahip. Fakat bu kanunlarda adı geçen meslekleri icra edenlerin tamamını ve tüm bireyleri yetiştiren öğretmenlerin bir meslek kanunu yok. Öğretmenlerle ilgili düzenlemeler çeşitli kanunlarda, dağınık ve ihtiyacı karşılamaktan uzak kalıyor. Öğretmenlik bir meslek. Ancak bir meslek olmanın ötesinde insan olarak öğrenme, gelişme ve büyüme serüveninde, bilimsel ve eğitbilimsel bilgi ve ilkeler temelinde bireye bilgi, beceri, değer ve davranış kazandırma; rehberlik etme, yol gösterme, ilham kaynağı olma sanatı. Ustalık ister öğretmenlik. Bu nedenle bu ustalığın gerektirdiği eğitimin niteliği, mesleğe giriş koşulları, hakları ve statüsü, mesleki gelişim, özlük hakları, kariyer basamakları, etik standartlar, yönetici ve denetici eğitim ve istihdamı gibi konuların bir bütünlük içinde kanunla düzenlenmesine ihtiyaç var. Bugünün yetişkinleri olarak çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakabilmenin yolu onları öğretmen olmaktan gurur duyan ve mesleğinin gerektirdiği yeterlik ve yetkinlikler sahip öğretmenlere emanet etmekten geçer. Biz üzerimize düşen görevi yerine getirdik. Şimdi sıra paydaşlarımızda ve kanun yapıcılarda."