Güncelleme Tarihi:
Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş, Başkent Öğretmenevi’nde düzenlediği basın toplantısında yenilenen öğretim programlarına ilişkin kamuoyunun gündeminde olan konularla ilgili açıklamalarda bulundu. Durmuş, Hazreti Muhammed’in (S.A.V) hayatı dersinde evlilik başlığı adı altında ‘kadın erkeğe itaat etmeli, erken evlilik ibadettir, ateistle evlenmeyin’ gibi cümlelerin olduğu iddialarına ilişkin, “11 ve 12’nci sınıf Hazreti Muhammed’in (S.A.V) hayatı diye iki tane dersimiz var. Bu derslerin ikisi de seçmeli. Bu iki dersin ikisinde de Peygamberimizin evlilik hayatıyla alakalı önem verdiği hususlar aktarılıyor. Hazreti Peygamberin gündelik evlilik hayatıyla alakalı ilişkileri, eşleriyle ilişkileri, evliliğe dair öğretileri aktarılıyor. Şöyle bir ifade geçiyor; ‘Eşlerin birbirlerine karşı sorumlulukları’ diye başlık var. ‘Eşler birbirine karşı itaat ve sadakat borcundadırlar’ diyor. Bunu söylüyor. Hiç kimsenin evliliğe zorlanmamasından da bahsediliyor. Hele ki kız çocuklarınızı zorla istemediği şekilde evlendirmeyinden de bahsediliyor. Oradaki sadece itaat kelimesi cımbızlanıyor. İtaat kelimesi sadece ‘Eşler birbirine karşı itaat ve sadakat borcundadırlar’ burada geçiyor” değerlendirmesinde bulundu.
ATATÜRK BÜTÜN DERSLERDE VAR
Atatürk'ün önceki müfredatlardaki kadar yer almadığı ve yeni yayınlanan 5’inci sınıf sosyal bilgiler kitabında da Atatürk’le ilgili hiçbir konunun olmadığına yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Durmuş, “Türkçe 1’den 8’e kadar toplam 6 ünite var zorunlu ünite. 6 ünitenin bir tanesi milli mücadele ve Atatürk temasıdır. Metinler üzerinden Türkçe dersinde milli mücadele ve Atatürk ünitesinde alınması zorunlu olarak işleniyor. 6-7 ünite var her sınıfta. Her sınıftaki bu 6-7 ünitenin Atatürkçülük Türkçe dersi” dedi.
Alpaslan Durmuş, diğer sınıf derslerindeki Atatürk ile ilgili ünitelere ilişkin de açıklamalarda bulundu. Durmuş, tarih derslerindeki Atatürk ile ilgili üniteleri sıralayarak, “1950-2016 sadece bir ünitede var. Bu da basında birtakım taraflar tarafından çarpıtılan mesele oldu. 8 ünitenin bir tanesinde sadece, o da tarihsel süreklilik gereği, kronolojik süreklilik gerekliliği 1950’den sonra 1951 geliyor,1960, 1970, 1980’ler geliyor. 1950’lerden 2000’lere kadarki tarihi anlatıyorsanız 50-60-70-80-90-2000 bunlara değinmeniz gerekir. Kronolojik bir bütünlük sağlanmadığı zaman, kronolojik olarak tarihi anlatmadığınız zaman tarih yapmış olmazsınız” diye konuştu.
Atatürk’ün müzikle ilgili sevgisi, anlayışı, Atatürk’e dair müziksel parçalar konusunda bir müzik programında yer almadığı iddiasıyla ilgili, yalan olduğunu belirten Durmuş, müfredattaki Atatürk’ün müzik sevgisiyle ilgili üniteleri sıraladı. Durmuş, “Eğitimde her şey bir hiyerarşiyledir. Yavaş yavaş verirsiniz. Çocuk doğduğu zaman hemen ağzına et mi tıkıyoruz. Önce süt içiyor. Benzer şekilde biz de birinci sınıfta bir şey veriyoruz, ikinci sınıfta onun üzerine bir şey inşa ediyoruz. Üçüncü sınıfta bir şey inşa ediyoruz. Akıl bunu gerektirir” dedi.
Program kitabını olabildiğince en az sayfaya indirmeye çalıştıklarını söyleyen Durmuş, “Bizim şu an programlarımız 48 sayfayla 16 sayfa arasında. Olabildiğince sade olması gerekir. Öğretim programı ana çerçevedir” diye konuştu.TTK Başkanı Durmuş, Atatürk’ün bütün derslerde yerinde, gereğince, anlamınca olduğunu vurguladı.
‘CİHADI KALDIRACAĞIMIZ BİR VASAT YOK Kİ’
Müfredattaki cihad kavramının da çok tartışıldığı hatırlatılarak, bu konuyla ilgili bir geri adım atılıp atılmayacağı sorusu üzerine Alpaslan Durmuş, “Burada geri adım atacak bir şey yok. Çünkü net bir şekilde biz cihadı niye koymuştuk. DEAŞ gibi, FETÖ’cüler gibi birtakım kendini dine istinat eden sözde dinsel gruplar var. Bunların dinin kavramlarının çarpıtarak kendi kötü emelleri için kullanmaları söz konusu. Biz bütün derslerimizde iki şeyi yapmaya çalışırız. Yanlışı temizlemeye çalışırız, doğruyu inşa etmeye çalışırız. Zemin etüdü ve tasfiyesi birinci parçadır, onun üzerine bir şey inşa etmek ikinci parçadır. Cihadla alakalı dünya bunun üzerine İslamofobia üretiyor.İslam'da bilginin kaynakları üçtür; akıl, beş duyu organı ve vahiy diye bir cümle var bizim kelam kitabımızda. Bu üç bilgi kaynağının dışında ilham ve rüya bilgi kaynağı değildir diyor. Biz bu bilgiyi çocuğumuza öğrettiğimiz zaman çocuğumuz rüyayla saçmalayan bir adamın görüşlerine inanmaz. Bunu öğretemediğimiz zaman rüyayı bilgi kaynağı gibi görmeye başlıyor. Cihadı kaldıracağımız bir vasat yok ki. Dünyada cihada dair yanlış anlayışı insanlar düzelttiler, bizde bu yanlış anlayış düzeldiğine göre cihadla alakalı konulara girmeyelim dememize uygun bir zemini yakaladık da hadi gelin kaldıralım mı diyeceğiz. Böyle bir şey yok. Bu sene olmayışının tek sebebi var, biz bunu temmuz ayının başında askıya çıkarabildik. Ondan sonrasında programlara dair gelen geri bildirimler var. O geri bildirimleri değerlendirmek ve buna göre programda revizyonlar yapmak gerekir. O müzakereleri şu anda yürütüyoruz. Bu müzakereler sonuçlanmadığı için, programlara gelen geri bildirimleri sonuçlandırmadığımız için din kültürü ve ahlak bilgisi programının yenilenmiş halini onaylamadık, yayınlamadık. Yayınlamadığımız için de yeni programa geçmemiş olduk” açıklamasında bulundu.
“ATEİSTLE EVLENMEYİN” İSLAM’DA EVLİLİK ŞARTLARINDAN BİRİ
“Ateistle evlenmeyin” diye bir tavsiyenin neden olduğu sorusu üzerine Durmuş, “Tabi ki var. Ben bulunmuyorum ki, Allah bulunuyor. İslam'da evlilikle alakalı şartlardan birisi; 'Müslüman Müslüman ile evlenir, Müslüman ehli kitapla evlenir. Ama Müslüman bir müşrikle, Allah’a eş koşan birisiyle, Allah’ı inkar eden birisiyle evlenemez' diyor. Hazreti Muhammed’in (S.A.V) hayatı kitabında evlilikle alakalı bölümde var şu anda. İslam'da bu var. Ateistle evlenilmez, müşrikle, kafirle evlenilmez. İnananları bağlıyor, inanmayanları bağlamıyor” şeklinde cevap verdi.
EVRİM TEORİSİNE DAİR YENİ DÜZENLEME YAPTIK
Evrimin müfredattan çıkartılmasıyla ilgili tartışmaların hatırlatılması üzerine Durmuş, şöyle konuştu:
“Evrim bir teori midir? Teoridir. Geçerli bir teoridir. Bu teori içinde birtakım insanlar birtakım şeyler söylemişlerdir. Talim Terbiye Kurulu yaptığı çalışmalar esnasında ve sonucunda evrim teorisini kaldırdı mı? Bu şuna benziyor; Fransız İhtilali'ni kaldırdınız mı? Şöyle bir soruyu da önemsiyorum; tornavidaya inanıyor musunuz, penseye inanıyor musun? Penseyi kullanıyorum diyorsun. Aynı şekilde ben evrime inanıyor muyum? Hayır evrime inanmıyorum ama ne yapıyorum, evrimi kullanıyorum. Biyoteknolojide kullanıyorum, biyolojik bazı konuları açıklamakta kullanıyorum. Benim için tornavida alet çantası. Her teori zaten bir alet çantasıdır. Evrimle alakalı olarak biz evrimi kaldırdık mı cümlesi siz Fransız İhtilali'ni, Osmanlı Devleti’nin yıkılışını programlardan kaldırdınız mı cümlesi kadar saçma bir cümledir. Çünkü var olan bir şeyi kaldırmazsınız. Var olan bir şeyi kaldırmazsınız ya yeni bir model sunarsınız ya da bunu es geçersiniz. Evrim teorisine dair es geçtiniz mi diye sorabilirsiniz? Yok es geçmedik. Biz evrim teorisine dair yeni bir düzenleme yaptık. Evrim konusu tarafgirlikle takım tutar gibi ele alınacak bir konu değil. Böyle bir moddan çıkmamız lazım. Biz MEB olarak bu moddan çıkmayı başardık. Dünyaya örnek olacak bir başarı sergiledik. Bizim biyoloji dersimizin odağı insanı ve doğayı oldukları hal üzere, yani fiili gerçeklikler içinde, aktüel gerçeklikler içinde ve teknolojiyle etkileşimi içinde konuyu ele alıyor. Biyoloji müfredatında Antiboyotik sayfa 31, 35, 36, 39, canlıların çeşitliliği ve sınıflandırılması sayfa 23 ve 24, çevre ekoloji ekosistem sayfa 26, 27, 28 boyunca, gen genetik varyasyon gen teknolojileri sayfa 24, 26, 27, 28, 32, 35, 36, herbisit ve pestisitler sayfa 39, kalıtım ve biyolojik çeşitlilik sayfa 21, 26, 28, kök hücre ve kök hücre teknolojileri sayfa 35. Bu kelimeler evrim kalktı diyenlerin dahi bilmediği kelimeler anladığım kadarıyla. Bunların tamamı evrimsel biyolojinin kavram seti. 48 sayfalık kitapta dünya kadar kelime var. Evrim kalktı diyen bir arkadaş kesinlikle ve kesinlikle zır cahil. Yaptığımız düzenlemede bunların tamamı farklı farklı sınıflarda, farklı ünitelerle beraber geliyor. Üç bağlamda ya insan biyolojisi ya doğa ya da teknoloji. Yeri geldikçe geliyor. Yerindelik son derece önemli bir kavramdır.”
Türkçe 6. sınıf kitaplarındaki 'ayılı' karikatürün yer aldığı 13'üncü sayfa imha edildi
Türkçe 6. sınıf kitabında bir ayının el hareketi yaptığı karikatürün yorumlanmasının istendiği sayfanın imha edilmesi gerektiği konusunda talimat gönderdiklerini belirterek, "Bütün il ve ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerimiz öğrencilere dağıtılmak üzere hazır bekletilen kitaplardan Türkçe 6. sınıf kitaplarından sayfa 13’ü imha etmiş durumdalar. Öğrencilerimizin eline gitmeyecek" dedi.
Durmuş, "9. 10. 11. 12. sınıflarda 3 ana kavram öbeğinde biyoloji bugünkü gelişim süreci içinde vardığı noktada neyse o çerçevede insan doğa teknoloji üçgenini anlatıyoruz. Burada biyoteknoloji ve genetik özellikle çok önem verdiğimiz bir alan dünyada da yükselen bir alandır. Türk Dili Edebiyatında bilimsel makale yazma yeterliliği kazandırıyoruz. 10’uncu sınıf felsefe dersinde metodolojiyi öğretiyoruz. Usul mantık bilgisi öğretiyoruz. Ardından 11'inci sınıfa geçtiği zaman da felsefe dersinde ontoloji çerçevesinde çocuk tüm varlığa dair açıklamaları modelleri teorileri görüyor anlıyor biliyor" ifadelerini kullandı.
"Sayfada resim pul kadar bir yere sahip"
Türkçe 6. sınıf kitabında bir ayının el hareketi yaptığı karikatürün yorumlanmasının istendiği ve bu sayfanın imhası yönünde bir talimatın olup olmadığının ve karikatürü çizen Selçuk Erdem’in "Bana sorsaydınız okul kitabı için uygun olmadığını söylerdim" ifadelerinin sorulması üzerine, kitapların incelenme süreçleriyle ilgili bilgi veren Durmuş, "Öncelikle kitabın ön incelemesini yapıyoruz. Yazarlarının yazar olarak yetkinliğine bakıyoruz. En az lisans mezunu olmasını bekliyoruz. Ön inceleme aşamasında bu şartlar varsa kitap isimsiz, yazar isimleri kapalı, yani kimliksiz bir şekilde kod verilerek sistemde gizli odaya alınır. Gizli odada yayıncı meslek örgütlerinden gelen temsilcilerle beraber bir yazılımımız vardır. Bu yazılımımızdan her bir kitap için 6 tane incelemeci atanır. 6 incelemecinin birisi Türk dili açısından denetler kitabı, birisi grafik tasarım açısından, ikisi o alandan en az 10 yıllık öğretmenlik yapmış kişidir, diğer ikisi de en az o alandan doktorası olan akademik kimlikli kişilerdir. Bu 6 incelemeci hangi kitabı incelediğini bilmeden bağımsız olarak incelemeyi yapıyorlar. 1 ay sonra Talim ve Terbiye Kurulu binasına geliyorlar o gün onları bir odaya alıyoruz. 6 incelemecinin 6 ayrı raporu tek raporda birleşiyor. Raporlar birleştikten sonra gizli şekilde puan kullanır. 0,2,3 puanlarından birisini verir. 4 alanda puan verilir. Toplamda 8 puan alması lazım. Bu kitap 8 puan alamamış. Böyle bir durumda yayıncının itiraz paneli dediğimiz panel süreci vardır. Yayıncı itiraz paneline başvurmuş ama 1'inci turda kimse 13'üncü sayfaya dair bir eleştiride bulunmamış. Kitabı biz yazmadık bir özel yayın evi yazıyor. 6 incelemeci görmedi, yazar koyarken görmedi, kurul da biz de görmedik ama reddettik. Sonra itiraz paneline geliyor. Sayfada resim pul kadar bir yere sahip. İtiraz panelindeki 4 arkadaşımız da görmemiş. İtiraz panelinde yayınevinin itiraz ettiği konularda haklı bulunmuş ikinci bir oylama yapılmış o oylamada bu kez puan almış ve geçmiş. Puan alıp geçince kitap ihaleye girme hakkı kazanır" diye konuştu.
"Türkçe 6'ncı sınıf kitaplarından sayfa 13’ü imha etmiş durumdalar"
Bir karikatürün herhangi bir telif hakkının kontrol edilmesinin gerekip gerekmediği sorusuna Durmuş, şunları söyledi:
"Hazırlayan firmanın malı bu telif hakları ona ait. Telife dair sorunlar da ona ait. Burada Selçuk Erdem bu eserini yayınevi izinsiz kullandı diye dava açabilir. Yayıneviyle onun arasında olan bir şey var. Eserlerin telifle alakalı haklarının eda edilmiş olması yayınevinin sorumluluğundadır. Bu kitabı biz almıyoruz Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü alıyor kurum olarak MEB’in kurumu. 450 noktaya dağıtmış. Bu hatayı bizim oradaki arkadaşlarımız bize intikal ettiği andan itibaren biz hemen şu tedbiri aldık; 1,5 milyona yakın kitaptan bahsediyoruz. Bu kitapların toplatılıp imha edilmesi anlamlı bir şey değil, büyük bir kamu zararı. Bu sayfanın imha edilmesi gerekiyor diye arkadaşlarımıza talimat gönderdik. Bütün il ve ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerimiz öğrencilere dağıtılmak üzere hazır bekletilen kitaplardan Türkçe 6'nvı sınıf kitaplarından sayfa 13’ü imha etmiş durumdalar. Öğrencilerimizin eline gitmeyecek. İmha süreci pazartesi günü tamamlanmış olduğunda bize bilgi geldiğinde Talim Terbiye Kurulu olarak gözümüzden kaçtığı için özür yayınlayacağız. Bu özür somut olarak gözümüzden kaçtığı için bir özürdür. Yoksa bizim sorumluluğumuz aslında son tahlilde yok. Yayınevi burada kendi borcunu yeterince eda etmemiş demektir. Biz bu sene toplam özel sektörden ve devletten 190 milyon küsur kitap almışız, 520 çeşit kitap almışız. Bu kitaplardan birisi bu 13'üncü sayfayı imha ettik yerine sayfa göndermeyeceğiz. EBA’ya yükleyeceğiz. Öğretmen arkadaşlarımız öğrencileriyle beraber çalışma yaparlarken kullanacakları malzemeyi EBA’ya yükleyeceğiz. 1 sayfayı imha etmiş olacağız sadece."
CHP’li Lale Karabıyık’ın 9'uncu sınıf tarih kitabının iki kez basıldığı ve yaklaşık 600 bin kitabın imha edildiği iddiasına ilişkin Durmuş, "İddia edene delil getirmek düşer. Sayın vekil delil getirsin ondan sonra konuşalım. Yok öyle bir şey çünkü" cevabını verdi.
"Hiçbir acı yarıştırılmaz"
Yenilenen ders kitaplarında 15 Temmuz’un Çanakkale Zaferi ve Kurtuluş Savaşı’ndan daha fazla yer aldığına yönelik eleştirilerin olduğu sorusuna Durmuş, "Hiçbir acı yarıştırılmaz. Bizim hiçbir zaferimiz de, hiçbir şehidimiz de, gazimiz de birbirleriyle yarıştırılacak şeyler değildir. Bunların hepsi bizimdir. Somuttan soyuta, yakından uzağa ilkesi var. 15 Temmuz 2016 tarihi şu anda 1'inci sınıfa başlayan çocuklar için bile olsa sadece 1 yıllık mesafesinde. 15 Temmuz 2016’da yaşamış olduğumuz derin acı hepimizin acısıdır. 1918’de, 1800’lerde, 1700’lerde, 1600’lerde ilk insandan bugüne kadar yaşanan bütün acılarımız bizim acılarımızdır. Biz burada acılar yarıştırmıyoruz. Acıları yarıştırıcı ifadeleri kullanmayı kesinlikle uygun görmüyorum. Bu çok yanlış bir şey. Bu türden tavır alış insanlar arasında bölünmelere sebep olur. Biz köprüler kurmalıyız. Bu vatan bizim, bu vatanın her bir ferdi, taşı toprağı, bu vatanın bütün şehitleri bizim. Bu vatandaki bütün zaferlerde hezimetler de bizim. 15 Temmuz’u daha çok andınız, ötekisini daha az andınız yok öyle bir şey. Bizim yaptığımız sadece şu; 15 Temmuz 2016’yı da programlara koyduk. Anlatırken buradan geriye doğru gidiyoruz. İlkokul ortaokul buradan geriye doğru gitmek demektir. Biz 9'uncu sınıfta tarihe girmeye başlıyoruz orada da ilk Türk tarihinden başlayıp bugüne geliyoruz. İlkokulda yakından uzağa 2016’dan geriye geliyoruz. Hiçbirini de yarıştırmıyoruz. Bunu bir daha herhangi birisinin söylemesini çok ayıplarım" değerlendirmesinde bulundu.
Programlardaki yenilikleri de anlatan Alpaslan Durmuş, hayat bilgisindeki evimde hayat, okulumda hayat, ülkemde hayat, doğada hayat, sağlıklı hayat, güvenli hayat başlıklarının çocuğu hayata hazırladığını anlattı. Durmuş, "Müzikte çocuğunuz 3 tane temel odak üzerinden yürüyor. Dinleme, söyleme. Bizim türkülerimizi öğreniyor çocuğumuz bir taraftan ‘Minnet eylemem’, bir taraftan ‘Olmaz ilaç sine-i sad pareme’ diyor, bir taraftan da ‘Oynama şıkıdım şıkıdım’ diyor. Bütün müzikleri tanıyor dinliyor. Başta ülkemiz olmak üzere doğudan batıya kuzeyden güneye bütün dünya müziklerine her yıl birisine odaklanıyor bir arşiv oluşturuyor" açıklamasında bulundu.
Durmuş, 51 tane programın izleme değerlendirmesini de yaptıklarını sözlerine ekledi.
Bundan sonra ders kitapların kuşe kağıda basılacağına ilişkin haberlerle ilgili Durmuş, "Bundan sonra 2018-2019'dan itibaren bütün kitaplar kuşe olacakmış gibi cümle vardı. O cümle teknik olarak da bilgi olarak da yanlış" dedi.
Toplantıda basın mensupları 2017-2018 eğitim öğretim yılı için yenilenen programlar çerçevesinde basılan kitaplardan da görüntü aldı.