Güncelleme Tarihi:
Aileler, çocuklarını dijital nesnelerin zararlarından korumak isteyebilirler. Bu sebeple prensipli bir davranış sergilemeleri gerekir. Örneğin, evde çok fazla internet, bilgisayar gibi teknolojik cihazlar kullanılıyorsa, çocuklarına sınırlı zamanlarda dijital nesneler kullandırılmalı.
DİJİTAL ALIŞKANLIKLARA VEDA
Ebeveynler, dijital nesneleri yoğun kullanan çocuklarıyla bu durum hakkında rahatsız edici olmadan konuşmalar yapmalı. Onları dijital nesnelerden (akıllı telefon, tablet, bilgisayar vb.) yavaş yavaş ayırarak sosyal ortamlara, doğaya ya da eğitsel faaliyet alanlarına götürebilirler. Ailevi paylaşım sürelerini artırılabilir ya da çocuklar için teknolojik alet ve internet kullanım süreleri için sınırlandırma yoluna gidebilirler. Bunu ilk başlarda, bazı oyunlar eşliğinde ödüller sunarak yapmalıdırlar. Mevcut durum bağlamında, çocuklarındaki dijital nesneleri kullanım yoğunluğu yüksekse ya da dijital bağımlılık düzeyi yüksekse, baskıcı değil ama yumuşak düzeyde müdahaleci olunabilir. Bir takım ciddi sınırlandırma ya da kurallar konulabilir. Diğer taraftan bu yaklaşımların çocukta ters tepmesini önlemek için, önlem niteliğinde etkinliklerin yapılmasına izin verilebilir. Mesela takım sporları ile ilgilenmesi desteklenebilir. Bu etkinlikler, hemen hemen her çocuğun hoşuna gider. Bu şekilde kimi zaman da olsa çocuğun dijital nesnelerden yani tabletten, akıllı telefondan, ekrandan uzak durmasını sağlayacaktır. Bu bağlamda; gençlerimizin dijital temas alışkanlıklarına biraz ara vererek “Sevinelim” sloganımız ile her ailenin kendi kültürel kodlarına uygun olarak aşağıda sunacağımız önerilerimize eşlik edilebilir:• Kendi romanımızı yazarak sevinelim!
• Kitap okumanın hazzını hissederek sevinelim!
• Kendi tasarımlarımızla nasıl her şeye şekil vereceğimizi görerek sevinelim!
• Kendi bestemizi yaparak sevinelim!
• Kendi resmimizi yaparak sevinelim!
• Jimnastik yaparak, ruhumuzla rahatlayarak sevinelim!
• Sinemaya giderek sevinelim!
• Kendi oyunumuzu oynayarak sevinelim!
• Yeni bir yabancı dil öğrenerek sevinelim!
• Tarihimizi öğrenerek sevinelim!
• Kültürümüzü öğrenerek sevinelim!
• Sanatsal etkinliklere giderek sevinelim!
• Arkadaşlarımızla toplu sosyal faaliyetlerle sevinelim!
• İbadetimizi yaparak sevinelim!
• Sertifika programlarını takip ederek, yeni bir beceri edinerek sevinelim!
NELER YAPABİLİRİZ?
Ekrandan uzak kalan çocuğun hayatındaki boşluğu doldurmak üzere, çocuklara yönelik önerileri ayrıca vurgulayacak olursak, bu öneriler de aşağıdaki gibidir:
• Kendi oyun tasarımımızı yaparak sevinelim!• Kendi oyuncağımızı yaparak sevinelim!
• Kendi folklorik zenginliğimizle tanışarak, dansımızla sevinelim!
• Ailemiz ile birlikte eğitsel oyun oynayarak sevinelim!
• Satranç ve zekâ oyunlarıyla sevinelim!
• Kendi hikâyemizi, masalımızı, fıkramızı yazarak sevinelim!
• Kendi hayal dünyamız ile sevinelim!
• Ailemizi, değerlerimizi tanıyarak, kimlik ve karakterimizle sevinelim!
• Dinimizi tanıyarak, ibadetimizi yaparak sevinelim!
• Milli değerlerimizi tanıyarak sevinelim!
Bütün bunlara ek olarak:
• Ailedeki yaşam tarzının değiştirilmesi gerekebilir,
• Ailelerin bu konuda bilinçlendirilmesi, konuyla ilgili eğitimlerin sunulması gerekmektedir.
• Zaman planı yapılmalıdır.
• Yasaklar hep cazip gelir. “Kullanma!” değil “Şu şekilde kullan!” denilmelidir.
• Yasaklayıcı kurallardan öte, düzenleyici kurallara yer verilmelidir. Çocuklar, kendilerini düzenlemek için kurallarını kendileri koymalı, buna uymalı ve sebat etmeyi öğrenmelidir.
• Unutulmamalıdır ki; kendimizi eğitmeden kimseyi eğitemeyiz.
• Çocukların teknolojiye olan bağımlılıklarının kırılması için ancak destek olunabilir.
• Çocuklara yaşamlarını nasıl yürütecekleri konusunda beceriler kazandırılmalıdır. Teknoloji onlara hazır bir mekanizma sunmaktadır. Bu alternatif bir yaşam anlamına gelir.
DESTEK ALINMASI GEREKEN DURUMLAR
Sonuç olarak; pedagoji bilimi derki: her davranış kendi içerisinde bir nedensellik ilişkisine tabidir. Söz konusu davranışsal bir bozukluk olan dijital temas alışkanlıklarımızdaki arıza, bio-psikolojik ve çevresel nedenlerin bir sonucu olarak tezahür eder. Örneğin ilgi, sevgi ve güven eksikliği; intikam ve öç alma duygusu, benlik algısında eziklik, aile içi çatışma veya kimlik problemler gibi… İşte bu noktadaebeveynler önlem almadan daha önce çocuklarının hangi nedenlere bağlı olarak dijital temas alışkanlığında yoğunlaşma yaşadıklarını tespit etmek durumundadır. Bu yönde ihtiyaç duyulması halinde, ailelerimize ve kurumlarımıza bilimsel anlamda destek olabiliriz. Dünya’da ilk olarak geliştirdiğimiz yüzde 97 güvenirlikli, yapay zekâ temelli Dijitanaliz tekniği (http://dijitanaliz.com/anket) ölçeğimiz ile 5 dakika gibi kısa bir sürede ailelerimize bireye özgü neden- sonuç ve rehabilite önerilerini sıralayan rapor üzerinden de yardımcı olabiliriz.
PROF. DR. TUNCAY DİLCİ KİMDİR?
Kayseri’de doğdu. Kayseri Lisesi’nden 1989 yılında mezun oldu. Dicle Üniversitesi ve 19 Mayıs Üniversitesi Amasya Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği’nden 1994 yılında mezun oldu. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda 9 yıl idarecilik ve sınıf öğretmeni olarak çalıştı. Gaziantep Üniversitesi ve Kilis Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 2010 yılı ocak ayından itibaren Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nde Yrd. Doç. Dr. ve Doçent unvanıyla çalışmaya başladı. Halen aynı üniversitede Prof. Dr. olarak görev yapmaktadır. Son 10 yıldır yaklaşık 350 bin aileye ve eğitimciye yüz yüze ve online sistemler üzerinden seminer ve konferanslar verdi. Çok sayıda ulusal TV ve radyo kanallarının program konuğu olurken; dijital bağımlılık ve nedensellikleri üzerine Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Teknokent bünyesinde Ar-Ge faaliyetlerine devam etmekte olup; Ar-Ge sonuçlarını ulusal yazılı/görsel basın aracılığıyla milli hassasiyetle paylaşım faaliyetlerine devam ediyor. Evli ve iki çocuk babasıdır.