Güncelleme Tarihi:
Ne ülkesindeki savaş ne de maddi imkânsızlıklar başarısına engel oldu. Üç yıl önce 15 yaşındayken yalnız başına Suriye’den tek kelime dilini bilmediği Türkiye’ye gelen Muhammed (Mohamad) Almahaini, ‘kurtuluş yolu’nun okumak olduğunu görünce İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gidip okula gitmek istediğini söyledi. Şimdi İstanbul Zeytinburnu’ndaki TRİSAD Tekstil Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10’uncu sınıf öğrencisi. Kendi kendine Türkçe’yi öğrenen 18 yaşındaki Muhammed, Türkiye’ye geldiği ikinci yılında 93 karne puanıyla okul birincisi oldu. En sevdiği ders matematik, edebiyat notu ise 100. Bu başarıyı elde etmek kolay olmuyor tabii. 15 kişilik bir ‘bekar evin’de yaşadığı için gürültüde ders çalışması zor oluyor. Bazen kütüphaneye gidiyor, hava sıcaksa çocuk parkında çalışıyor.
İşte Suriyeli Muhammed’in hikâyesi:
TEK KELİME TÜRKÇE BİLMEDEN GELDİ
Suriye’nin başkenti Şam’da yaşarken babasının kaybolmasının ardından ailesine bakmak için okulu bırakmak zorunda kalan Muhammed, ardından tek kelime dilini bilmediği Türkiye’ye gelmeye karar veriyor. İlk zamanlar çeşitli konfeksiyon atölyelerinde çalışıyor, ancak bazılarından çok düşük ücretler alıyor bazılarındansa parasını hiç alamıyor. Bu süreci şöyle anlattı:
“Babam bir gün işe gitmek için çıktı bir daha haber alamadık. İki ablam var. Biri evli, diğeri doktor. Babam kaybolduktan sonra iki sene okuyamadım. Okusam geçinemeyecektik. Uçakla Türkiye’ye geldim. Önceden uçakla gelebiliyorduk. Şimdi sınırlar kapalı olduğu için gelemiyoruz. Zeytinburnu’nda tanıdıklarım vardı. İş ve ev ayarladılar. Bir sene çalıştım, bu arada kendi çabalarımla Türkçe öğrendim, ondan sonra okumayı düşündüm.”
BİR DAİREDE 15 KİŞİ
Muhammed, bir apartman dairesinde 10-15 kişilik bir bekar evinde kalıyor. Hepsinin yaşı Muhammed’den büyük. Üç odalı evin tüm odaları ranzalardan ve yataklardan oluşuyor. Okuduğu için arkadaşlarının en az kalabalık odayı ona verdiğini söyleyen Muhammed şunları söyledi:
“İki arkadaşımla aynı odayı paylaşıyorum. Okuldan sonra direkt eve gidiyorum, ders çalışıyorum. Akşam geliyorlar, hafta sonu evde oluyorlar, kalabalık olunca gürültü oluyor. Ben de kütüphaneye gidiyorum. Orada da çok kuyruk oluyor, iki saat kuyrukta bekliyoruz. Hava iyi olunca parkta ders çalışıyorum. Şimdi soğuk olduğu için gidemiyorum, bir gün gittim dondum eve geldim. Bazen de erken kalkıyorum, herkes uyurken çalışıyorum.”
‘SINIF ARKADAŞLARIMLA ARAM ÇOK İYİ’
Muhammed, Türkçe’yi kursa gitmeden, arkadaşlarıyla konuşa konuşa, internetten bakarak kendi çabalarıyla öğrendiğini söyledi. Suriye’de de derslerinin iyi olduğunu anlatan Muhammed, doktor ablasının kendisine yardımcı olduğunu belirtti: Türkiye’ye geldiğinde karşılaştığı zorluklar yüzünden daha da hırslandığını ve bu durumdan kurtulmak için okumak istediğini belirten Muhammed şunları söyledi:
“Tekstil atölyesinde çalıştım iki-üç ay. Sonra amcam geldi, o da burada atölye açtı. İki senedir onun yanında çalışıyorum. Çalışırken baktım bunun sonu yok. Çalışıyoruz çalışıyoruz aynı yerdeyiz. Bir şey yapmam lazım diye düşündüm. Sordum, araştırdım. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne giderek okumak istediğimi, ne yapmam gerektiğini sordum. Onlar da bana liste verdiler. Listedeki evrakları getirdim. Sonra beni bu okula yerleştirdiler. Sınıf arkadaşlarımla aram çok iyi. Ben onları seviyorum, onlar da beni. Ders konuları aynı. Buradaki eğitim, öğretmenlerin davranışları daha iyi.”
‘HEDEFİM İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ’
Sekiz yıl daha ailesini göremeyeceğini düşünen Muhammed, tıp okumak istiyor. Hedeflerini şöyle özetledi: “Ailemin buraya gelme şansı yok. Çünkü gelseler geçinemeyeceğiz. Ablamın Türkçesi olmadığı için çalışamayacak. Telefonla görüşüyoruz. Üç yıldır hiç görmedim. Türkiye’den çıkarsam geri dönemem. Beklemek zorundayım. Çıkıp geri gelme şansım olsa ailemi görmeye gidebilirdim. Sekiz yıl daha, yani üniversiteyi bitirene kadar bu şekilde devam edeceğim. İstanbul Tıp Fakültesi’ni istiyorum. Üniversiteden sonra Türkiye’de kalmayı düşünüyorum. Tıp terimlerini Türkçe’de öğreneceğim. Arapça’sını bilmeyeceğim. O yüzden belki burada kalırım, belki giderim. Ailemi de getiririm burada kalırım. Ablam da gelir belki zamanla, birlikte hastane açarız.”
‘ÜMİTSİZLİĞE KAPILMAYIN’
Bir ara pansiyonu olduğu için yakındaki bir imam hatip lisesine giden Muhammed, “Orada kendimi yabancı hissettim ve geri döndüm. Eğer mümkün olsa, bir pansiyonda kalıp, burada okumak isterim” dedi. Muhammed, kendisiyle aynı durumdaki Suriyelilere ise şu mesajı veriyor: “Çoğu ümitsiz. Hayattan kopmuş. Bence daha fırsat var. Hayata yeniden bağlansınlar. Her şey daha iyi olabilir. Ümitsizliğe kapılmasınlar.”
TÜRKÇE DERSİ VERİYOR
Muhammed, aynı evdeki Suriyeli arkadaşlarına ve komşu çocuklarının evlerine giderek Türkçe dersi de veriyor: “Birkaç haftadır tekstile ara verdim. Suriyeli öğrencilere akşam geç saatlere kadar özel ders veriyorum. Türkçe öğretiyorum onlara. Şu anda sekiz öğrencim oldu. Ders vererek geçiniyorum. Durumum iyi olsaydı para almazdım.”
ÇALIŞKAN HIRSLI BİR ÖĞRENCİ
Hasan Gündüz (Okul müdürü): Öğrencimiz savaş şartlarında buraya gelmesine rağmen güzel bir başarı sergiliyor. Ülkemizde yararlı olacak iyi bir eğitimden geçtikten sonra güzel şeyler yapabileceğine inanıyoruz. Çalışmayı seven, hırslı bir öğrenci, Türkçeyi çok iyi kullanıyor. Okulumuz için gurur kaynağı. Öğrencimizle övünüyoruz.
EN SEVDİĞİ DERS MATEMATİK
Suriyeli öğrenci, matematiği ve araştırmayı çok sevdiğini belirterek, “Matematiği çok seviyorum. Okulu bırakmıştım, ona rağmen çözüyordum. Temelleri bildikten sonra her şey kolay oluyor. Öğrencilerin çoğu temeli bilmedikleri için matematiği yapamıyor. Tarihi merak ederim. Yaşadığım ülkenin tarihi nedir? Araştırmayı çok seviyorum. Boş boş oturup, yeni gelen oyunlarla uğraşmayı sevmiyorum” dedi.