Güncelleme Tarihi:
PISA, TIMMS ve PIRLS gibi ülkelerin eğitim alanında nerede olduğunu ölçen sınavlarda, Türkiye’nin çok gerilerde olduğu okuma, fen ve matematik gibi derslerin iyileştirilmesi, başarı seviyesinin yukarı çekilmesi için neler yapılması gerektiği gibi konular ise Şûra’nın ilgi alanına giremedi. Uzmanlar ve bu alanda önemli çalışmalara imza atan akademisyenler, 4 yılda bir yapılan ve eğitimin hedeflerinin ana hatlarıyla belirlendiği Şura’da bu konuların gündeme gelmemesini “endişe verici” olarak yorumladı. Özellikle fen, matematik ve okuma gibi alanların, bir toplumun her alandaki gelişimi için çok önemli olduğunu, bu konulardaki eğitimin okul öncesinden başlaması gerektiğini vurgulayan uzmanlar şunları söyledi:
Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı (Bilim Akademisi Üyesi): Belki insan kapasitesinin gelişiminde temel iki zihinsel süreç, dil ve matematik süreçleridir. Dünyada teknoloji müthiş bir hızla geliştiğine göre, buna uyum sağlamak için fen konusunda da yüksek becerilerin kazanılması gerekiyor. Okul öncesi eğitime çok önem verilmeli. Halbuki araştırmalara göre bu konuda Türkiye, 4+4+4’ten sonra geriledi. Çünkü çocukları bir yaş daha önce ilkokula almaya başladılar. Şûra’nın en başta okul öncesi eğitimi vurgulaması gerekirdi. Güney Kore ile Türkiye 1960’ların başında, kişi başına düşen GSMH, diğer ekonomik göstergeler gibi konularda aynı yerde duruyordu. Ama Güney Kore büyük bir eğitim seferberliğine girişti. Bu konulardaki kapasite geliştirici eğitimiyle Güney Kore bugün bütün dünyaya teknoloji ihraç eden gelişmiş bir ülke. Örgün eğitimde her bir saatin değeri var. Şûra’da rastgele seçmeli derslerle oraya buraya savurmak ne insan gelişimine ne de toplumsal gelişimimize hizmet eder.
Prof. Dr. Ayşe Erzan (İstanbul Teknik Üniversitesi Fizik Mühendisliği Öğretim Üyesi): Türkiye’de fen ve matematik dersleri çok başarısız bir biçimde yürütülüyor ve bunlar uluslararası ölçümlere de çok kötü yansıyor. Onun için bu eğitimin, öğretmen eğitiminden de başlayarak daha iyi örgütlenmesi konusunu, bütün öğretmen camiasının çok ciddi bir biçimde tartışması gerekir. Bu konuda araştırma yapan eğitim fakültesi öğretim üyeleri ile çok sıkı işbirliği içinde fen ve matematik eğitimin örgütlenmeli Bilim Akademisi gibi kurumlarla sıkı biçimde çalışılmalı. Şura gündeminde daha başka konuların ağır basması, anaokulundan itibaren din dersi gibi önerilerin öne çıkması bence çok endişe verici. Çocukların anaokulunda en özgür, yaratıcı bir şekilde kişiliklerinin gelişmesine yardımcı olmak, pedagojinin kabul ettiği bir gereklilik. Bunun gözardı edildiğini ve konuya ideolojik bir gayretle yaklaşıldığını görüyorum. Bu Şûra’da eğitime çok belli bir bakıştan yaklaşıldığını düşünüyorum.
Prof. Dr. Betül Tanbay (Türk Matematik Derneği Başkanı): Temel bilimlere yatırım yapmak gerekiyor. Matematik acil sorunlardan biri. Ülke çapında temel bilimlere yatırım yapılmalı. TÜBİTAK’ın, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, YÖK’ün yatırım yapması gerekiyor. Türkiye’nin eğitim ve araştırmadaki tüm kurumlarının temel bilimleri çok ciddi şekilde ele alması lazım. Bu yönde de bir gelişme yok, tersine bir gelişme var. Bu da kendini gösteriyor. Eğitim Şûrası’nda bu konular konuşulmadı. Ama bir sürü siyasi konuya değinildi. Matematik sürekli değişiyor. Sürekli gelişen bir ders ve konu, yeni gelişmelerin matematiğe etkisi, ilkokuldan itibaren 12’nci sınıfa kadar matematik programları tekrar gözden geçirilmeli mi gibi konular konuşulmalı. O kadar eskideyiz ki bunları hiçbir zaman yapmadığımız için bizim çok işimiz var. Bugüne kadar yapamamışız, şimdi ne yapmalıyız? Matematiğin tüm paydaşlarıyla yani Türk Matematik Derneği, Eğitim Reformu Girişimi, Milli Eğitim Bakanlığı’yla bu konunun tartışılması lazım.
Ziya Selçuk (Eski Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı): Çocuklarımızın matematik ve fen ile ilgili eksiklikleri aslında dille, okuduğunu anlamayla ilgili. Müfredat yapısı ve kitaplarımız açısından çok büyük eksiklerimiz yok. Bizim kalite kontrol süreçleri ve okulların akreditasyon süreçleri yapılandırılması anlamında eksiklerimiz var. Türkiye öncelikle okulların öğretmen, telefon, temizlik, yakıt gibi ihtiyaçlarını karşılamalı. Türkiye gibi 15 yaş gurubundaki çocukların matematik, fen becerisinin ölçüldüğü ülkeler var. PISA ölçüyor, TIMMS ölçüyor. Fakat Türkiye’deki 15 yaş grubu çocuklarda ciddi bir çocuk işçiliği sorunu var. Hem çalışıp hem okula giden çocuklar var. Çocuk işçiliğinin hemen hemen hiç olmadığı ülkelerle Türkiye’yi matematik, fen konularında karşılaştırıyoruz. Bu doğru bir karşılaştırma değil. Şûra’nın 4 temel konusu içinde bunlar olmadığı için konuşulmadı. Bunların yerine, çocukların yazılım öğrenmesi, kod öğrenmesi, öğretmenlerin dijital becerisi gibi konuların da gündeme alınması yararlı olurdu.
PISA 2012: Okuma, fen ve matematikte 44’üncü
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) üç yılda bir yayımladığı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2012 sonuçlarına göre Türkiye, matematik, okuma ve fen alanlarında 64 ülke arasında 44’üncü sırada yer aldı. Özellikle 10 yıl önce 423 olan matematik ortalamasını 448’e çıkarmasına rağmen Hırvatistan (471), Sırbistan (449), Yunanistan( 453) ve İsrail (466) gibi ülkeleri geçemedi. Türkiye’nin gerisinde ise Katar, Brezilya, Azerbaycan, Şili ve Ürdün gibi ülkeler bulunuyor.
TIMMS 2011: Analitik çözümleme yapamıyoruz
4 ve 8’inci sınıf öğrencilerinin matematik ile fen derslerindeki başarılarını ölçen Uluslararası Matematik ve Fen Başarı Değerlendirmesi (TIMMS) 2011 sonuçlarına göre ise Türkiye bu alanlarda Birleşik Arap Emirlikleri’nin gerisinde, Lübnan’ın iki basamak üstünde yer aldı. İlk sıraları Singapur, Güney Kore ve Tayvan gibi ülkeler paylaştı. TIMMS sonuçlarına göre sorular analitik çözümlemeler gerektirdiği zaman, çocuklar en kolay dört işlemle cevap verilecek soruları bile yanıtlayamıyor. Bilgiyle analitik düşünme becerileri arasındaki bağ zayıf kalıyor. Doğru soruyu cevaplamak için o bilgiyi hangi analitik boyutta değerlendireceği bağını kuramıyor. Analiz kabiliyetimiz zayıf.
PIRLS 2001: Okuma becerisinde 28’inci sırada
İlköğretim 4’üncü sınıf öğrencilerinin okuma becerilerini, okuma alışkanlıklarını, öğretim materyallerini ölçen, Uluslararası Okuma Becerilerinde Gelişim Projesi’nin (PIRLS) 2001 sonuçlarına göre Türkiye 35 ülke arasından 28’inci sırada yer bulabildi. Ortalamanın 500 olduğu projede ilk sırayı 561 puanla İsveç aldı. Türkiye’nin altında yer alan tek Avrupa ülkesi ise Makedonya oldu.