Güncelleme Tarihi:
Ekonomik kalkınmanın bilgi birikimine gittikçe daha fazla dayalı olduğu global bir ekonomik sistemde, bir ülkenin STEM eğitiminin kalitesi ve yaygınlığı, bu alanlardaki mezun sayısı, ülkenin uzun vadede rekabetçiliğinin ve ekonomik kalkınmasının anahtarlarından biri oluyor. Ekonomik kalkınma performansı iyi olan ülkelerin incelenmesi, beşeri sermaye ve STEM’in bu anlamdaki önemini ortaya koyuyor.
Ülkelerin ekonomik kalkınma düzeylerinin belirlenmesine ilişkin birkaç farklı yöntem mevcut. Dünya Bankası, en basit tanımla satın alma gücü paritesine göre düzeltilmiş kişi başına gelir düzeyine göre, ülkeleri yüksek, orta ve düşük gelir düzeyine göre sınıflandırıyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), ‘İnsani Gelişme Endeksi’ (Human Development Index) ile kişi başına gelirin yanı sıra eğitim süresi ve yaşam süresi beklentisini de dikkate alıyor.
Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum) tarafından hazırlanan ‘Küresel Rekabetçilik Endeksi’ (Global Competitiveness Index) çalışmasına göre, ülkelerin kalkınma safhaları ve rekabetçilik düzeyleri, çok sayıda veri kaynağından derlenen göstergelerden oluşan 12 farklı boyutta değerlendiriliyor. İncelemeye alınan ülkeler, ‘faktör, verimlilik ve yenilik odaklı’ olmak üzere üç farklı kalkınma safhasına ayrılıyor. MIT ve Harvard akademisyenleri tarafından gerçekleştirilen ‘Ekonomik Karmaşıklık Endeksi’ (Economic Complexity Index) çalışması ise, bir ülkenin sahip olduğu bilgi birikiminin, ülkenin ürettiği ve ihraç ettiği ürün kompozisyonuna yansıyacağı varsayımı ile ülkelerin ürün kompozisyonlarının genişliği ve içeriğine göre bir değerlendirme yapıyor.
Bu dört çalışmanın sonuçları bir arada ele alındığında, büyük ölçekli ekonomiye sahip ve yüksek gelirli ülkeler arasında olan G7 ülkelerinin, diğer Avrupa ülkelerinin, Güney Kore ve Singapur gibi yeni endüstrileşen Asya ülkelerinin, tüm bu değerlendirmelerin üst sıralarında bulundukları gözlemleniyor.
Beşeri sermayenin gücünde STEM eğitimi öne çıkıyor
Söz konusu ülkelerde; bilgi birikimi ve yeniliğe dayalı yüksek katma değerli ürünlerin ağırlık kazandığı görülüyor. Az sayıda ülke tarafından tasarlandığı ve üretildiği/ihraç edildiği için bu ürünlerdeki rekabet düzeyi, orta düzeyde bilgi ile üretilen mal ve hizmet üretimindeki rekabet kadar yoğun olmuyor.
Bu tür yüksek bilgi gerektiren mal ve hizmet üretiminde rekabet, maliyet/fiyat ekseninden ziyade, yenilik ve farklılaşma ekseninde gerçekleşiyor. Yüksek katma değerli ürünlerin üretilmesi ile beraber, gelir düzeyi de daha yüksek seviyelere çıkıyor. 1970’lerden bu yana ‘orta gelir büyüme tuzağını’; diğer bir ifade ile, orta gelir düzeyindeki ülkelerin, ekonomik büyüme hızlarının yavaşlamaları nedeniyle yüksek gelir düzeyine ulaşamamaları durumunu aşan yeni endüstrileşmiş Asya ülkeleri, bilgi birikimlerine yaptıkları yatırımlar ve yenilik içeren, yüksek katma değerli ürünlere yönelmeleri ile ekonomik gelişmişlik düzeylerini yükseltebildiler.
Bilgi birikimine yapılan yatırımlar ve yenilik faaliyetleri ancak donanımlı bir beşeri sermayenin varlığı ile mümkün olabiliyor. Bu nedenle ülkelerin beşeri sermayelerinde sağladığı gelişmeler, kalkınma düzeylerinin de daha ileriye taşınmasında kritik bir öneme sahip. Beşeri sermayenin gücünde de STEM alanındaki eğitim öne çıkıyor. Orta gelir düzeyinden yüksek gelir düzeyine doğru kalkınma hamlesi gerçekleştirmiş ve henüz bunu gerçekleştirememiş ülkelerin, STEM performanslarının karşılaştırılması, ‘orta gelir büyüme tuzağını’ aşmak isteyen ülkelerin atmaları gereken adımları gösteriyor.
Ülkelerin STEM eğitimi konusundaki performansları, ilk olarak yüksek öğrenime katılım oranı, ikinci olarak yüksek öğrenim görenler içerisinde STEM alanını seçenlerin oranı ve son olarak STEM alanlarında eğitimin kalitesi olarak üç farklı boyutta incelenebilir. Bu amaçla yararlanılabilecek bir kaynak olarak, Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan diğer bir çalışma olan ‘Beşeri Sermaye Raporu’nun (Human Capital Report) 2015 yılı sayısı, 124 ülkenin beşeri sermaye birikimini nitelik ve nicelik olarak ölçüyor. Bu rapor, yukarıda sayılan üç boyuta ilişkin göstergeleri içeriyor.
Henüz ‘orta gelir büyüme tuzağını’ aşamamış olan Türkiye’nin, bu tuzağı aşan yeni endüstrileşmiş Asya ülkeleri ile karşılaştırılması, Türkiye’nin STEM performansı konusunda önemli ip uçları veriyor. Tayvan, Hong Kong, Singapur ve Güney Kore’nin dahil edildiği bu gruplama içinde, milli gelir büyüklüğü itibariyle Türkiye’ye daha yakın olan Güney Kore verileri karşılaştırma amacıyla seçildi. Ayrıca, yüksek gelir düzeyine ulaşan Güney Kore ile beraber, gelir düzeyi ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) büyüklüğü itibariyle Türkiye’ye daha yakın olan Meksika da karşılaştırma grubu içine alındı.
Türkiye her yıl fen alanlarından 127 bin mezun veriyor
Yüksek öğrenime katılım oranı bakımından, 15-24 yaş grubunda yüzde 69.4 ile 124 ülke arasında Türkiye 25’inci sırada bulunuyor. 25-54 yaş grubunda yüzde 12.2 ve 55-64 yaş grubunda yüzde 8.9 ile Türkiye 76’ sırada. Türkiye’de yüksek öğrenim mezunu sayısı olan 6.7 milyon, toplam nüfusun yüzde 8.7’sine denk geliyor.
Güney Kore; bu yaş gruplarında sırasıyla yüzde 98.4 ile birinci, yüzde 43.9 ile üçüncü ve yüzde 22.2 ile 21’inci sırada. Meksika; 15-24 yaş grubunda yüzde 29 ile 70’inci ve Türkiye’nin oldukça gerisinde. Ancak 25-54 yaş grubunda, yüzde 17.8 ile 54’üncü sırada ve 55-64 yaş grubunda yüzde 13.8 ile 50’nci sırada bulunuyor.
Türkiye’de mevcut durumda yüksek öğrenim gören 4.4 milyon kişinin 770 bini yani yüzde 17.7’si mühendislik ve fen alanlarında öğrenci konumunda. 76.7 milyon olan nüfusun her sene toplam 127 bini yani binde 1.7’si mühendislik ve fen alanlarından mezun oluyor. Nüfusu 49.8 milyon olan Güney Kore’de 3.4 milyon kişi yüksek öğrenim görüyor ve toplamın yüzde 35’i yani 1.2 milyonu mühendislik ve fen alanlarında öğrenci. Her sene 192 bin öğrenci yani nüfusun binde 3.9’u bu alanlardan mezun oluyor.
Meksika’da yüksek öğrenimdeki toplam öğrenci sayısı 3.2 milyon iken bunun yüzde 32’si olan 1milyon kişi mühendislik ve fen alanlarında öğrenim görüyor. Meksika’da her sene 144 bin kişi yani 125.3 milyon olan toplam nüfusun binde 1.1’i bu alanlardan mezun oluyor. Türkiye’de toplam nüfusa göre STEM öğrenimi gören kişi sayısı artış gösterek, örneğin orta gelir düzeyinde bulunan Meksika’nın önünde yer alıyor, ancak orta gelir düzey tuzağını aşmış bulunan Güney Kore’nin oldukça gerisinde kalıyor.
‘Sınıf atlamak’ için gereken performansın altında
Dünya Ekonomik Forumu’nun 148 ülkede 14 binden fazla üst düzey yönetici ile yaptığı Yönetici Görüşü Anketi (Executive Opinion Survey) istatistikleri, Forum tarafından hazırlanan endekslerde girdi olarak kullanılıyor. Bu ankete göre, Türkiye’nin matematik ve fen alanlarındaki eğitim kalitesi 7 üzerinden 3.5 olarak değerlendiriliyor. Güney Kore’nin söz konusu kriterdeki puanı 4.7; Meksika’ya ise bu not 2.7 olarak veriliyor.
Sözün özü, Türkiye STEM eğitiminde, orta gelir düzeyindeki ülkelere göre kötü bir konumda olmamakla birlikte, yüksek gelir düzeyine ‘sınıf atlaması’ için gereken performansın henüz altında bulunuyor. Türkiye’nin yenilik odaklı rekabetçilik ve kalkınma safhasına ulaşabilmesi için STEM alanındaki öğrenci ve mezun sayısı ile eğitim kalitesini yükseltmesi gerekiyor.