Güncelleme Tarihi:
Bugünkü önlemlere gelmeden önce geriye gitmekte fayda var. Şifre ve sınavlarla ilgili çok eleştirildiniz. İstifa etmeyi düşünmediniz mi?
- O dönem hep dönüp kendime şunu sordum. Yanlış bir şey yaptık mı? Yapmadık. Bir aday gelip bana “Haksızlık edildi” dese ve bunu kanıtlasa istifa ederim. Ama 2011 YGS hakkında tek bir ihbar yok.
Eleştiriler sizi rahatsız etmedi mi?
- Göreve geldiğimiz ilk günden itibaren kamuoyuna yanlış lanse edildik. Ancak unutmamak gerekir ki biz bu göreve her şey süt limanken gelmedik. Göreve geliş gerekçemiz 2010 KPSS Lisans’taki kopya olaylarıydı. Biz geldiğimizde kurum zaten kan kaybediyordu. Bize de bu hırsla saldırdılar. Bunların hepsiyle ilgilenseydik; çalışamazdık. Enerjimizi ilk olarak sistemlere, süreçlere ve olaylara harcama kararı aldık. Bundan böyle dilimizin döndüğünce kendimizi anlatma çabası içinde olacağız.
Göreve gelirken, bu koltuğun bu kadar zor bir yer olduğunu tahmin etmediniz mi?
- Bu görevin bu kadar zor olduğunu tahmin etmek mümkün değil. Herkes ÖSYM’yi bir uzay üssü olarak görüyor. Çünkü gerçekten yapılan iş çok önemli. Bu çok önemli işin bir uzay üssü ortamında yapılması gerekiyor. Ama maalesef bu oluşmadığı için biz ancak çok çalışarak bunu kapatmak zorunda kalıyoruz.
Uykularınız kaçıyor mu?
- Nasıl kaçmasın ki… 100 kişi şu anda orada hapis. 20 gün boyunca kimseyle görüşmüyorlar.
Hacker’lara karşı nasıl güvenlik sağlıyorsunuz?
- Sınav soruları, soru havuzu gibi şeyler internetten mutlaka ayrı olmalı. Bir kablo ya da iletişim varsa bir şekilde oradan giriyorlar. Bu yüzden bizim soru hazırlama birimimiz tamamen internetten uzak. Hiçbir bağlantı söz konusu değil. Buna telefon da dahil.
Sadece kağıt mı var?
- Kendi içerisinde bir network var. Bu network’un bir özelliği de dışarıda internet üzerinde dolaşan iletişim protokollerinden farklı çalışıyor. Bir şekilde erişilse de orada iletişim sağlaması mümkün değil. Ayrıca tüm kullanıcılar, soru yazarları, uzmanlar, denetleyiciler bilgisayarlarını elektronik imza kartlarıyla ve çok nitelikli şifrelerle açıyorlar.
HERŞEY ‘SIR CİHAZI’NDA
Nasıl?
-TÜBİTAK’ın ürettiği elektronik imza kartları var, onlarla açıyorlar. Dosya ürünlerine geldiğinde dosya okunabilir ama kaydettiğinde kripto ile kaydettiği için bir başka kişinin onu okuması mümkün değil. Sadece kendisi bakabilir. Bu şekildeki soru hazırlama biriminde topladığımız soruları matbaaya giderken yine TÜBİTAK’ın geliştirdiği ‘sır cihazı’ adı altında bir cihaza kaydediyoruz. Her şeyi düşünmek zorundayız. Orada kaydettik çıktık, yolda bir saldırıya uğradık, kimsenin ona erişememesi gerekir. Zaten USB cihazının üzerinde bir şifre var. Önce o şifreyi ben oluşturuyorum. Ama yine de bir şekilde ulaşılsa dahi kripto olduğu için okunamıyor. Ayrıca şifreyi birkaç defa yanlış denediğinizde kendini siliyor. Böyle bir cihazla matbaaya gidiyoruz.
Burası daha da önemli değil mi?
- Matbaada da yine tamamen güvenli bir network oluşturduk. Soru kitapçığı basım aşamasına gelinceye kadar o network’te kalıyor. Basım aşamasına geldiğinde kağıt ortamına dökülerek matbaada fiziksel olarak muhafaza ediliyor.
Bütün soruları sadece siz mi görüyorsunuz?
- Şu anda matbaadaki herkes soruları biliyor ama dışarıda bir tek ben biliyorum.
Herhangi bir saldırıya karşı sizde bir örneği var mı?
- ÖSYM’de hazırlanmış olan sorular, ‘sır cihazı’yla matbaaya taşınıyor. Bu soruların geride bir kopyasının olması doğru değil. Onlar matbaaya gidiyor, matbaadaki kasada saklanıyor.
KIRMIZI ODAYA KİMSE GİREMEYECEK
Soru hazırlama biriminde kaç kişi var?
- 50-55 kişi bir de hocalarımız var. Kırmızı ve turuncu diye iki alan yer alıyor. Kırmızı alanda soru hazırlama bölümü, turuncu alanda dışarıdan gelen hocalarımız olacak. Sorular oradan alındıktan sonra kırmızı alana geçince irtibat kesilecek. Gerek soru hazırlamada, gerek matbaada kimin ne yaptığını, hangi dakikada nelerle uğraştığını görebiliyoruz. Bütün bunlar kayıt altına alınıyor. Bu kırmızı alan olarak tanımladığımız bölgeye alan çalışanları dışında hiçbir ÖSYM personeli giremiyor. Aynı şekilde bilgi işlem alt yapımızı tamamen yeniledik. Bugün her adayın yaptığı her işlem; hangi bilgisayardan, hangi kullanıcı marifetiyle ve kaçta yapıldı. Anında erişebiliyoruz. Böylelikle pek çok iddiayı ispat edebilecek haldeyiz.
Yine de risk büyük..
- Şu anda hedefimiz şu; sınavı veya bütün operasyonları kişilerden bağımsız yapmak. Şu anda başladığımız şey bir sınavda bir soru sorulursa on katı sorumuzla matbaaya gidelim. Orada rastgele bir şekilde soruları seçelim ve sınavı oluşturalım. Hedefimiz bunu otomatik yapmak. Yani hiç insan müdahalesi olmadan... Başladığımız bu sistemde USB içerisinde sınavda sorulacak soruları on katı var. Buradaki bir tanesini kullanacağımız için oradaki soruyu alıp geri kalanları yine USB içerisinde kasada saklamak durumundayız. Çünkü onları daha sonraki sınavlarımızda kullanacağız. O yüzden saklı tutuyoruz. Tamamen rastgele bir şekilde soruları seçiyoruz.
***
ÖSYM’DEKİ SKANDALLAR
* 2010’da KPSS’de 500’ü aşkın aday 120’de 120 doğru yaptı. Toplu kopya iddiaları gündeme gelince Eğitim Bilimleri testi iptal edildi. Dönemin ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan altı yıldır sürdürdüğü görevinden istifa etti.
* 29 Mart 2011’de YGS’de şifre skandalı oldu. Yeni ÖSYM Başkanı Prof.Dr. Ali Demir önce reddetti sonra ‘Şifre var kopya yok’ dedi. Savcılık takipsizlik verdi. Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda basına dağıtılan kitapçıktaki cevap şıkları şifreli çıktı. Artvin’de söylentiyle başlayıp çözülen şifreyle soruları okumadan 40 matematik sorusundan 38’i yanıtlanabiliyordu. YGS’nin genel tekrarı yapılmasa da soru kitapçıklarında hata olduğu tespit edilen YGS ve ALES adaylarının sınavlarını tekrarlandı.
* 2012 KPSS’de 2. oturum devam ederken sabah sorulan sorular internete düştü. ÖSYM sızdırmayı reddetti, savcılık soruşturuyor.