Güncelleme Tarihi:
Anne ve babalarının çocukluk dönemlerinde sokaklarda oynadığı, "yağ satarım bal satarım", "çelik-çomak", "yakan top", "körebe", "mendil kapmaca", "seksek", "köşe kapmaca", "saklambaç" gibi oyunların isimlerini bilmeyen çocuklar, teknolojik gelişmelerin sağladığı imkanlarla zamanlarının büyük bölümünü evde, bilgisayar ve televizyon karşısında geçiriyor.
Sosyal hayattan kopuk bu tür faaliyetlerin çocukların gelişimini olumsuz etkilediği konusunda uyarılarda bulunan uzmanlar, kentleşmeye bağlı olarak oyun alanlarının azalması ve iyi bir gelecek kaygısıyla büyüyen çocukların zorlu sınavlara tabii tutulmasının sokakta oynama kültürünü de ortadan kaldırdığını savunuyor.
Bu kapsamda, unutulan değerleri yeniden gün yüzüne çıkarmak, gençleri ve çocukları zararlı alışkanlıklardan korumak ve onların sosyal gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla çalışma başlatan Milli Eğitim Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Türkiye Belediyeler Birliği, "Okullar Hayat Olsun" Projesini hayata geçirerek kentleşme, yüksek katlı yapılaşma ve gelişen teknolojiyle evlere kapanan çocuklar için yeni bir çığır açtı.
Özellikle okulların güvenli bir sığınak olması için hazırlanan proje sayesinde, çocuklar, bundan böyle anne ve babalarının bir zamanlar sokakta oynadığı oyunları şimdi okullarda öğrenmeye başladı.
Van'da da Edremit ilçesindeki Kazım Karabekir İlkokulu bahçesinde oluşturulan oyun alanında, "köşe kapmaca", "yağ satarım bal satarım", "yakan top", "seksek" gibi oyunların oynanmasına imkan tanındı. Birçok öğrencinin adını bile bilmediği oyunları kurallarıyla anlatan öğretmenler, çoğu zaman öğrencilere eşlik ederek, oyunları sevdirmeye çalışıyor.
Kazım Karabekir İlkokulu Müdürü Lokman Keve, projeyi okullarında uygulamanın mutluluğunu yaşadıklarını bildirerek, proje sayesinde öğrencilerin bu tür etkinliklere ihtiyaçlarının olduğunu fark ettiklerini söyledi.
Asıl amaçlarının çocuklara eski kültüre ait oyunları öğretmek ve unutulmasını önlemek olduğunu söyleyen Keve, "Bu nedenle okulun bahçesinde yaptığımız çizimlerle yeni oyun alanları oluşturduk. Oyunlarla birlikte öğrenciler okulu daha eğlenceli bulmaya başladı. Bu sayede çocuklarımız okulu daha çok seviyor ve kültürümüze sahip çıkıyor" dedi.
Çocukların oyunlara ilgisinin, beklenenin üzerinde olduğuna dikkati çeken Keve, şunları söyledi:
"Çocuklarımız bu oyunları daha önce görmedikleri için kuralları da bilmiyorlar. Biz onlara kuralları öğrettik, onlar da oyunları sevdi. Oyun alanına çizimler yaptığımız zaman çocuklar hangi oyunların oynanacağını, oyunların ne olduğunu bilmiyorlardı. Bilgisayar çağı çocukları oldukları için bu oyunlar hakkında bilgi sahibi olamamışlar. 1980-90'lı yıllarda yaşayanlar olarak çocukluğumuzda oynadığımız oyunları onlara öğretmek bizim için bir hedef oldu. Bir şekilde sokakta da oynamaları gerektiğine inandık. Bazı velilerin, evlerinin önüne de oyun alanlarının çizilmesini istediklerine tanıklık ettik. Bu bizi sevindirdi."
Çocuklar da okul bahçesindeki oyun alanlarından memnuniyet duyduklarını dile getirerek, daha önce oynamadıkları, ismini bile duymadıkları oyunları proje sayesinde okulda öğrendiklerini belirtti.