Güncelleme Tarihi:
Bunların yanında oyun “zaman geçirmeye yarayan, belli kuralları olan, eğlenmek için yapılan faaliyet” olarak tanımlanıyor ve tüm dünya kültürlerinde özellikle de bizim kültürümüzde çocukların yaşamında önemli yeri olan bir etkinlik olarak görülüyor. Oyun için gereken istek, içten gelir ve dıştan konulmuş katı kurallardan arınmıştır. Oyunda önemli olan sonuç değil süreçtir.
Bilim ve sanat insanlarının önemli çalışma konuları arasında yer alan çocuk oyunları, çocuğun gelecek yaşantısında gerekli olacak her türlü bilgi ve beceriyi kazandırmada hazırlık niteliği taşıyor. Çocuklar arkadaşları ile oyun oynamaya başladığı zaman toplumsal ilişkileri de öğrenmeye başlıyor ve oyunlarla birlikte yüklendiği rolün üstesinden gelebilmek için sorumluluk duyguları artıyor. Çocuğun toplumu ve çevresindekileri tanımasına yardımcı oluyor.
Toplumun kültür zenginliğinin bir göstergesi olan sokak oyunları, kuşaklar arasında bağ kurarak kültürün gelecek kuşaklara aktarılmasına olanak sağlar ve çocuklar, oyunun hem uygulayıcısı hem de aktarıcısı olurlar.
Hemen hemen tüm çocukların bildiği ”Aç Kapıyı Bezirgan Başı”, ”Birdirbir”, ”Körebe”, ”Kutu Kutu Pense”, ”Yağ Satarım Bal Satarım”, ”Yakan Top”, ”Uzun Eşek”, ”Topaç”, ”Köşe Kapmaca”, “Saklambaç”, “İp atlama” gibi oyunlar eskiden oynanan sokak oyunlarının başında geliyordu. Çocukların ders, yemek ve uyku saatleri dışında kalan tüm zaman dilimini kapsayabilen bu tür oyunlar, çocukların ruhsal, zihinsel ve bedensel güçlerinin gelişiminde büyük rol oynuyor. Sokak oyunlarının çocukların gelişiminde sağladığı fiziksel, psiko-motor, duygusal, sosyal ve zihinsel katkılar şöyle ifade edilebilir:
Fiziksel Gelişime Katkısı
Bir çocuğun normal olarak gelişebilmesi için düzenli olarak yaşına ve cinsiyetine uygun, bisiklet binme, koşma, atlama, sıçrama, tırmanma, sürünme gibi fiziksel birtakım etkinlikler içinde olması gerekir.
Psiko-Motor Gelişime Katkısı
Oyun oynayan çocuklar koşarak, atlayarak, tırmanarak, yakalayarak, sıçrayarak, sürünerek, sallanarak sürekli hareket ederler. Böylece, büyük ve küçük kas gruplarının gelişimlerini sağlayarak, ihtiyaçları olan ya da ileride ihtiyaçları olacak günlük yaşantıdaki becerileri kazanırlar.
Duygusal Gelişime Katkısı
Oyun ortamı çocuk gelişiminde duygusal açıdan çok önemli bir yere sahiptir. Oyun oynayan çocuk mutluluk, sevinç, acıma, korku, kaygı, dostluk, sevgi, güven duyma, bağımsızlık vb. duygularını rahatça ifade edebilecek doğal bir ortam bulur.
Sosyal Gelişime Etkileri
Çocuğun sosyal yönden gelişmesi onun birlikte bulunduğu toplum üyeleriyle uyumlu yaşayabilmesi, çevresindeki zorluk ve güçlüklere karşı duyarlılık geliştirebilmesi gibi ölçütlere bağlıdır. Özellikle grup halinde oynanan oyunlar tüm bu davranışları kazanabileceği bir ortam hazırlar. Bu yüzden oyun çocuğun gelişiminde önemli bir rol oynar.
Örnek verecek olursak şunları sıralayabiliriz:
• Çocuk oyunda üstlendiği ana-baba, kız-erkek çocuk gibi rollerle cinsel kimliğini kazanabilir. Aile içindeki rolleri üstlenerek ve yaşayarak görevleri, sorumlulukları, davranış biçimlerini ve kişiliklerini öğrenebilir kendine uygun gördüklerini tekrarlayarak, pekiştirebilir.
• Oyun, çocuğun kendine güven, kendini denetleme, çabuk karar verme, işbirliği yapma, doğruluk ve disiplin gibi kişisel ve toplumsal alışkanlıklar kazanmasında en etkili bir yöntemdir.
• Çocuk oyunda çeşitli meslek gruplarının rolleri üstlenerek, o rolün gerekli kurallarını öğrenebilir.
• Çocuklar oyun oynarken, diğer insanlarla iletişim kurmayı, gözlem, işbirliği yapmayı ve yardımlaşma duygularını geliştirebilir.
• Çocuklar oyun yoluyla, teşekkür etme, günaydın, iyi geceler gibi sözel olan veya sırasını bekleme, konuşan birisini dinleme, trafik kurallarına uyma, telefonla konuşma gibi sözel olmayan sosyal kuralları öğrenirler.
• Çocuk oyun yoluyla, doğru-yanlış, iyi-kötü, güzel-çirkin, haklı-haksız gibi ahlaki kavramları öğrenebilir. Ayrıca, başkalarına saygı gösterme, başkalarının ve kendi hakkını koruma, verilen görevleri üstlenme, kendilerine ve başkalarına güven duyma, herhangi bir konuda karar verip uygulayabilme ve işbirliği sağlayabilme gibi toplumsal kuralları da öğrenebilir.
• Çocuklar oyunlar yoluyla, bir gruba ait olmayı, o grubun bir parçası olmayı, grup içerisinde sorumluluk alarak iş yapmayı, grup üyeleri ile birlikte işbirliği yapmayı da öğrenebilir.
Zihinsel Gelişime Etkisi
Oyun çocuğun, fiziksel, psikomotor, sosyal ve duygusal gelişimini etkilediği gibi aynı zamanda zihinsel gelişimini de etkiliyor. Çünkü oyun, çocuğa çevresini araştırma, objeleri tanıma ve problem çözme imkanı sağlıyor. Çocuk bu yolla büyüklük, şekil, renk, boyut, ağırlık, hacim, ölçme, sayma, zaman, mekan, uzaklık, uzay gibi pek çok kavramı ve eşleştirme, sınıflandırma, sıralama, analiz, sentez ve problem çözme gibi birçok zihinsel işlemleri de öğrenebilir.
Dil Gelişimine Etkileri
Çocuk oyunlarının birçoğu dilin kullanımını gerektirir ve çocukların dil gelişimlerini destekleyici niteliktedir. Oyun sırasında çocuk hem kendisini ifade etmek hem de karşısındakini anlamak zorunda. Çocuk oyunda dili, sözlü olarak ifade edilenleri anlama, yeni sözcükler kazanma, olaylarda çeşitli zaman (fiil) çekimleri kullanma, soru sormak ve cevap vermek, zihinsel değerlendirme, komut vermek, sıralama, hayali durumları ifade edebilme, duygu ve düşüncelerini anlatma gibi amaçlar için kullanır.
Geçmişten günümüze neler değişti?
Eskiden çocuklar sabahtan akşama kadar sokaklarda oyun oynardı. Koşar, zıplar, atlar ve arkadaşlarıyla vakit geçirmenin tadını çıkarırlardı. Günümüzde ise çocuklar bu şekilde oynama fırsatını ya çok az bulabiliyor ya da hiç bulamıyorlar. Peki bunun nedeni ne olabilir? Geçmişten günümüze neler değişti?
Günümüzde, çocuk oyunlarına duyulan ilgi azaldı. Kentleşme arttığı için oyun alanları azaldı, oyun parkları yerine iş yerleri yapıldı. Çocuklar için ayrılan alanlar ise çok kısıtlı ve bakımsız olduğundan oyun oynayacak yer bulamayan çocuklar evlerinde oynamaya başladılar. Bununla birlikte, bilim ve teknolojideki gelişmeler çocuk oyunlarını da etkiledi. Mahalle aralarında, kapı önlerinde heyecanla oyun oynayan çocukların sesleri duyulmaz olmuş, çocuklarımızın oyunları ve oyuncakları değişti, tek başına oynadıkları sanal oyunlara bağımlı hale geldiler. Çocuklar, okul dışındaki vakitlerini sosyalleşmesine katkı sağlayacak kültürel faaliyetler yerine duygusal paylaşımın ve karşılıklı iletişimin olmadığı, galibiyetin sevincini, yenilginin üzüntüsünü paylaşamadığı sanal bir dünyaya bağımlı oldu.
Sokağın yerini bilgisayar aldı
Sokaklarda oynanan çocuk oyunlarının yerini ise bilgisayar oyunları aldı. Hiçbir sıcaklığı olmayan bu oyunlar ise çocukları saldırgan, beceriksiz, fiziksel olarak yalnız ve sosyalleşmekten uzak bir hale getiriyor.
Yukarıda verilen bilgilerden de anlaşılabileceği gibi sokak oyunları, çocukların birbirlerinden etkilenerek ve öğrenerek, hem kendilerini hem de diğer arkadaşlarını fiziksel, sosyal ve duygusal olarak geliştirdikleri etkinlikler olarak görülebilir.
Dijital dünyanın ve bilgisayar oyunlarının bu konudaki eksikliklerini gören kurumumuz sağlıklı kuşaklar yetiştirme misyonu gereği TED Okullarında “yeniden sokak oyunları” adı altında bir çalışma başlattı. İlk deneme çalışmalarına TED Ankara Koleji İlköğretim Okulu I. Kademede başlanmış bulunuluyor. Tüm okul bir oyun alanına çevrilerek, koridor ve bahçelere geçmiş zaman oyunları taşındı. Seksek, top taşıma, mendil kapmaca gibi oyunların öğrenciler tarafından oynanmasına başlandı.
”Önce çocuğun duyu organları eğitilmelidir. Bu da ancak oyunla olur”
J.J. Rousseau
“Oynamayan Tay At Olmaz”
Türk Atasözü