Güncelleme Tarihi:
Hemen her okula anasınıfı yapılmış. Okulları gezerken dikkatimi çeken bir nokta da şu oldu; okul binaları yapılırken özel arıtma tesisatı ile musluklardan akan sular içme suyu haline getirilmiş. 2 yıl içinde yapılan okulların en önemli özelliği sınıf mevcudunun düşürülmesi.
Sarıgül, "10 okulu yıktık, yenilerini yaptık. 20 okul yaptık. 16 derslikli okulları yıkarak, 40 derslikli okullar oluşturduk. Bu yıktığımız okullar Şişli’de kolej haline geldi ve tekli eğitim yapıyor. Çocuklar artık sabahın köründe kalkıp, okula uykulu uykulu gitmiyor. Saat 09.00’da okul başlıyor, saat 15.00’te sona eriyor" diye anlatıyor.
Okmeydanı’nda ilk gittiğimiz Halide Edip Adıvar İlköğretim Okulu Müdürü Sadettin Bulduk’un yüzü gülüyor.
Kuvayi Milliye İlköğretim Okulu Müdürü Nusret Öztürk, 20 yıldır müdürlük yaptığı okulun çehresinin değişmesiyle, okula çocuğunu vermek isteyen velilerin sayısının arttığını söylüyor: "Daha önce kapımızdan geçmeyenler, şimdi çocuğunu buraya vermek için torpil arıyorlar. Çünkü, bilgisayar labaratuvarından resim atölyelerine kadar herşey var. Artık, öğretmenler de burada huzurla çalışıyor. Kendilerine ait mekanlar genişledi, teknik araçlar arttı."
Daha önce bir barakada eğitim veren Fuat Soylu İlköğretim Okulu’nun da diğerlerinden pek farkı yok.
Bu okulların özelliği beş ay içinde yıkılıp, yeniden yapılmaları. Bütün okulların mimarisi hemen hemen aynı. Öğrencilerin formaları da bütün Şişli’de kırmızı-beyaz. Sarıgül ile konuşurken, yeni bir uygulamasını öğrendim. Bölgede hasta olan çocukları tespit edip evlere "geçmiş olsun" telefonu açıyor, gerekirse eve doktor gönderiyor.
ŞİŞLİ BELEDİYE BAŞKANI MUSTAFA SARIGÜL
Kaynak bulma sorunumuz yok
Belediye başkanlarının öncelikli projesi eğitim ve sağlık olmalı. Biz, gelen kaynakları buraya aktarıyoruz. Kimi zaman hayırsever sponsorlar vasıtasıyla, kimi zaman bölgedeki gruplardan destek alıyoruz. Öğrencilerin formalarına kadar herşeyi biz yaptırıyoruz. Daha önce ikili eğitim vardı. Yani, sabahçı-öğlenci uygulaması yapılıyordu. Çünkü, bina yetersizdi. Şimdi, büyük binalar yaptık, kapasiteyi arttırdık. Tam gün eğitime geçtik. Şişli’deki okullar bir numara olacak. Üniversite sınavında en başarılı ilçe yapacağım, yeni hedefim bu.
11 yeni okul ve 8 güçlendirme
Yeni yapılan okul: 11 adet (İzzetpaşa, Kuvayi Milliye, Fuat Soylu, Ayazağa, Uğur Erkey, Feriköy, Selim Sırrı Tarcan, Halide Edip Adıvar, Nilüfer Gökay, Hüseyin Avni Kurşun İlköğretim Okulu ve Paşa Mahallesi Lisesi)
Ek bina yapılan: 8 adet (Mahmut Şevket Paşa, İstanbul, Kurtuluş, Mareşal Fevzi Çakmak, Selehattin Eyyübi, Süleyman Çelebi, Halide Edip Adıvar, Hüseyin Cahit İlköğretim Okulu)
Güçlendirme yapılan: 8 adet (Abdurrahman Köksaloğlu, Mahmut Şevket Paşa)
Yapılan Tiyatro ve Konferans Salonu: 18 adet
Yapılan Kapalı Spor Salonu: 13 adet Çim halı spor sahaları.
Fizikçi olarak Erdal İnönü
2004 Haziran ayında kurulan ve kısa adı TASS olan Türk Amerikan Bilim Adamları ve Akademisyenler Derneği’nin bir toplantısında, "Gözlerimi yummadan, Türk bilim adamlarının bir Nobel ödülü kazandığını görmek istiyorum" demişti Prof. Dr. Erdal İnönü.
Siyasete zoraki iteklendiğinde, gözü hep bilimde, fizikte ve matematikteydi. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Amerika’da California Teknoloji Enstitüsü’nde yüksek lisans ve doktora yaptı. Türkiye’ye döndüğünde Ankara Üniversitesi’nde asistan olarak işe başladı, daha sonra ODTÜ’de profesör oldu. Burada rektörlük yaptıktan sonra Boğaziçi Üniversitesi’ne 1974’te geçti. Bölüm başkanlığı, dekanlık yaparken Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) kuruluşuna katkıda bulundu.
Türk Fizik Derneği, Prof. Dr. Erdal İnönü’nün girişimleri ile kuruldu. İnönü, 12 yıl bu derneğin başkanlığını yaptı. Kongrelerin yapılmasında bizzat çalıştı. 1976-1987 yılları arasındaki başkanlığı süresince önemli bilimsel etkinlikler düzenledi. Başkanlıktan ayrılmasına rağmen Türkiye’de fizik biliminin anlatılması yönünde çok çaba harcadı. Derneğin bilimsel etkinliklerine katılmayı ihmal etmedi.
İnönü’nün en büyük ideallerinden biri, ülkemizin bilim ve teknolojisine çok büyük katkı yapacak Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’ne (Cern İsviçre) Türkiye’nin üye olduğunu görmekti. Bu ideali için çok uğraştı. Ancak, bürokratik engelleri aşamadı. İnönü, Balkan Fizik Birliği’nin kuruluşunda ve gelişmesinde de büyük rol oynadı. Matematiksel fiziğe yaptığı katkılar nedeniyle 2 yılda bir verilen, Nobel’den sonra bilim dünyasının en önemli ödüllerinden biri kabul edilen Wigner Madalyası’nı Feza Gürsey’den sonra 2004’te alan ikinci Türk bilim adamı oldu.
Türk Fizik Derneği Başkanı Prof. Dr. Baki Akkuş’un belirttiği gibi, İnönü, genç fizikçilerin idolü olmuş, büyük küçük hemen herkesin sevgisini kazanmış bir bilim adamıydı. Türk bilim adamlarından birinin Nobel ödülü kazandığını görmedi belki, ama umarım en kısa zamanda bilim dünyası onun bu isteğini yerine getirir. Ailesinin, sevenlerin, bilim dünyasının başı sağolsun.