Güncelleme Tarihi:
Ortaöğretimden Yükseköğretime Sorunlar ve Çözüm Önerileri konulu panele katılan MEB Talim Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emin Karip öğrencilerden gelen soru ve yapılan çalışmalara yönelik şu açıklamalarda bulundu.
MEB-ÖSYM ilişkilerine baktığımızda Türkiye’de sınav üzerinde çok konuşuluyor. Okullarda öğretilen ile sınavlarda sorulan konular arasında fark olduğu yönünde genel varsayım var; ancak bu doğru değil. Uygulanan ile ölçülen arasında farklılık olabilir. Ölçülen ile tasarlanan arasında çok büyük fark varsa ölçtüğünüz öğretmeye dikkat etmeye başlar. Böylece öğretim programından uzaklaşırsınız. Diğer taraftan ölçmediğiniz şeyi yönetemez, geliştiremezseniz. Üniversiteye öğrenci seçerken müfredata uygun seçme işlemi yapıyorsak bunun güvenli ve geçerli olması için öncelikle hazırladığımız sorularla müfredat arasında uyum ararız. Mevcut durumda nasıl sağlandı, ne ölçüde uyum var. Bu, iki kurum arasında yakın işbirliğine dayanıyor. Müfredat değişiklikleri kaçınılmaz. Önümüzdeki dönemde de revizyonlar olacak ama sıkça yapılan değişiklikleri önleyecek şeylerden biri programların daha esnek bir çerçevede olması, hazırlanması gerekir.
Kurumlar ortak çalışıyor
ÖSYM ile MEB arasında sağlıklı işbirliği var. Uzmanlarımız birlikte çalışıyor. Program değişikliklerinde bilgilendirmeler yapılıyor. ÖSYM değişiklik yaptığında sorular elimize ulaşır ulaşmaz , bunların müfredatla uyumuna bakıyoruz.
2013 yılı için değerlendirirsek Türkçe sorularında müfredat dışında soru yok. Tarih ve kimyada soru kalitesi oldukça iyi. Bir soruda farklı bilgileri de ölçemeye çalışıyoruz. Güncellenen programla örneğin 11 ve 12’nci sınıfta matematik dersini temel ve ileri düzey olarak 2 farklı düzeyde okutulacak. Sosyal alan derslerinde de güncelleme yapıyoruz.
Program değişikliklerini en erken tarihte paylaşmamız gerekir. Soruların müfredatı kazanımları ve uyumuna yönelik değerlendirmeler yaparak ÖSYM ile paylaşılması önemli.
Çok sayıda öğrenciyi dar aralıkta yerleştirmeye çalışıyoruz. Bu nedenle zor sorular da sormamız gerekir. Burada bazı soruların müfredat dışında olduğu yönünde eleştiriler oluyor ancak bu doğru değil. Sınavlar başarı değil, yerleştirme sınavlarıdır ve devam etmesi gerekiyor. Sınav olduğu dönemlerde tartışmalar da oluyor ve sektör oluşuyor. Bu durum gençleri strese itiyor. Bütün günahı sınavda görmek doğru değil.
Öğretmenlik algısı yanlış
Türkiye genç nüfusa sahip. Yüzde 3’lük 5’lik dilimden bu eğitim fakültelerine öğrenci buluyoruz ve eleştiriyoruz. Nitelikli fakültelerden mezun olan öğretmenlerimizi eleştirmemeliyiz. Eğitim sistemi üzerinden iyileştirmelere ihtiyaç var ama bunu öğretmeler üzerinden söylemek doğru değil. Öğretmenlik mesleğinin “kötü” olduğu yönünde algı var, bu çok yanlış . Öğretmenlerle ilgili bakış açısı değişmeli. ALO 147 hattı öğretmene şikayet hattı değil. Ülkede algı bu yönde oldu. Okulların hesap verilebilirliği için bu uygulamalar yapılıyor.
Sınavsız geçiş iyi bir düşünce ama gerçek değil
İstanbul Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız da okulların kalitesinin arttığı sürece en çok tercih edilen eğitim kurumlarının farkının daha anlaşılabileceğini anlattı. Yıldız, “Yükseköğretimdeki ihtiyacımız arz talep olayı. Üniversitelerimiz de hızla açılıyor. Sınavsız geçiş iyi bir düşünce ama gerçek değil” dedi. Muammer Yıldız, yeni sınav sitemi için hazırlık yaptıklarını belirterek şöyle konuştu:
“ Okulların kalite farkından kaynaklanan tartışmalar yapılıyor. İstanbul Erkek Lisesi’ne hala kimin gireceği bilinmiyor. ‘ En iyi okul yakın okul’ sloganı iyi bir şey ama buna inandırmak gerekiyor. Donanım ve teknolojik açıdan okullara bunu kazandırırsak çok tercih edilen okulların da farkını anlamaya çalışırız. Yükseköğretimdeki ihtiyacımız arz talep olayı. Üniversitelerimiz de hızla açılıyor. Sınavsız geçiş iyi bir düşünce ama gerçek değil. Müfredatta öğrenciye neyi kadar verdiğimizi ölçmemiz gerekir. Ölçmenin mantığı da budur ve telefi edilecek zamanlarda yapılmalı.
Liseliler evrim teorisinin müfredatta olmasını istiyor
Bu panel için Kabataş Lisesi’nde yaptığımız bir çalışma var. Öğrencilerden görüş aldık Onun sonuçlarını paylaşacak olursam şunlar dikkat çekiyor. Çocuklar üniversiteye girişin zor olması yerine okuldan mezun olmanın zorlaştırılmasını istiyor. Akademik yaşamla okullar arasında daha fazla iletişim bekliyor. Evrim teorisi dersinin okutulması talebi var. Beyin göçünden şikayet ediliyor. Tıp ve mühendislik dışında fen alanında da ilginin arttırılması diğer istekleri arasında.”