Güncelleme Tarihi:
SÖYLENENE KADAR SORULARI OKUMAYIN
Sınava akademik ve psikolojik olarak hazır olmak yeterli değil. ÖSYM’nin uyarılarını da dikkate almak gerekiyor. 2016’da ÖSYM’nin yaptığı tüm sınavlarda 5 bin 566 adayın sınavı çeşitli nedenlerle geçersiz sayıldı. Bunun olmaması için şunlara dikkat:
Sınava asla küpe, bileklik, kolye, cüzdan gibi şeylerle girmeyin. Kitapçık size sınavdan hemen önce dağıtılır. Salon görevlisinden “Sınav başladı” komutunu duyana kadar sorulara bakmayın. Çünkü bu kameralarla tespit edildiğinde sınavınız iptal edilir. Kimlik ve sınav giriş belgenizi unutmayın. Tüm bilgilerinizi ve cevap şıklarını kurallara uygun kodladığınıza emin olun. Yuvarlak kutucuğun dışına taşırmadan tüm alanı doldurmaya özen gösterin. Bu yıl LYS’de ilk defa yer alacak açık uçlu soruları kodlarken özellikle dikkat edin. Cevapları ve bilgilerinizi sınav sonunda bir kez daha kontrol edin. Birçok aday salon görevlisinden “Sınav bitti” komutunu duyduktan sonra da işaretleme yapmayı sürdürebiliyor. Bunu duyduğunuz anda kalemi vakit kaybetmeden bırakın.
Kaygıyı açıklayabilmemiz için korkudan farkını belirtmeliyiz. Çünkü genellikle korku ile kaygı birbirine karıştırılıyor. Oysa aralarında üç önemli fark var. Korkunun kaynağı belli, ancak kaygınınki değil. İkincisi korku daha şiddetli oluyor ve kısa sürüyor. Sınav kaygısı birçok öğrencinin akademik başarısını etkiliyor. ABD’de bu alanda yapılan araştırmalarda temel eğitim ve ortaöğretimdeki öğrencilerin yaklaşık yüzde 18’inin akademik başarılarını etkileyebilecek düzeyde sınav kaygısı yaşadıkları görülüyor. Türkiye’de YGS-LYS’ye girecek 12’nci sınıf öğrencilerinde bu oransa yüzde 28. Ayrıca kızlar erkeklere göre bunu daha fazla yaşıyor. Bu, öğrencilerin sahip olduğu potansiyeli ortaya çıkarabilmelerini engelliyor, zaman zaman öğrenimlerini yarıda bırakmalarına neden oluyor. Gelecekteki yaşam tercihlerini ve mesleki kararlarını etkiliyor. Kaygının temelinde olaylara verdiğimiz ‘anlamlar’ yatıyor. Sınavları ‘kişiliğinizin sınanması’ gibi düşünürseniz, kaygı yaşarsınız. Sınavların sadece bilgi düzeyinizi ölçtüğünü unutmayın. Üniversite sınavında başarısız olmak sizin yeteneksiz, işe yaramaz olduğunuz anlamına gelmiyor.
KENDİNİZİ KIYASLAMAYIN
Kendinizi başkalarıyla kıyaslar, “Arkadaşım 350 puan alıyor, bense 250’yi zor geçiyorum” diye düşünürseniz, ister istemez kaygı düzeyiniz artar. Herkesin ilgisinin, yeteneğinin ve başarı düzeyinin farklı olduğunu unutmayın. Çevrenizdeki insanlarla kendinizi kıyaslamayın, sadece yaptığınız net sayısını artırmaya çabalayın. “Üniversiteyi kazanamazsam geleceğim mahvolur” diye düşünmek de performansınızı olumsuz etkiliyor. Sınavı ölüm-kalım savaşı haline getirmezseniz, başarınızın daha da arttığını göreceksiniz.
“Mutlaka kazanmalıyım”, “Hata yapmamalıyım” gibi düşünceler de kaygı düzeyinizi artırıyor. Bu tür düşünceleri bırakmaya çalışıp “Elimden gelenin en iyisini yapacağım” mantığıyla hareket edin. Tüm davranışlarımızı beynimiz yönetiyor. Ona nasıl mesaj gönderirsek, davranışlarımız öyle şekilleniyor. Olumsuz duygular yaşama da karamsar baktırıyor. O halde ne kadar olumlu düşünürsek yaşama sevincimiz de o oranda artıyor.
SÖZEL DERSLER: EKSİKLERİNİZİ TAMAMLAYIN
TÜRKÇE/EDEBİYAT: Türkçe de anlam bilgisi yoruma, dilbilgisi ise bilgiye dayanıyor. Yoruma dayalı sorularda öznellikten kaçının. Soru kökünde ifade edilenleri doğru algılayın, ana düşünceyi anlatan ayrıntılara dikkat edin. Mecazlı ifadeleri ve simge sözcükleri gözden kaçırmayın. Bilgi sorularında ise konu eksiklerinizi tamamlayın, dilbilgisinin temel kurallarını ve terimleri iyi bilin, anlam ve değerleri doğu kavrayın. Edebiyat, bilginin nispeten daha ağırlıklı olduğu bir test. Edebiyatçıları, eserlerini, yazın türlerini, edebi sanatları iyi öğrenerek, aralarındaki ilişkiyi dikkate alın. Eserlerin içeriğini de bilin. Anlatılanların benzerlik ve zıtlıklarını karşılaştırarak mukayese etmeye özen gösterin. Konunun tüm özelliklerini kavramanıza izin verecek nitelikteki sorulara ağırlık verin.
MANTIĞI YAKALAYIN
TARİH: Sorular ağırlıkla paragraf oluyor. Ön bilgi verilerek yorum isteniyor. Paragrafla seçenekler arasında bağlantı kurun. Herhangi bir kavramla ilgili sorular da sık çıkıyor. Öncüllü sorular ise birbirine çok yakın, çeldirici seçeneklerin olduğu ve kavramların iyi anlaşılabilmesine dönük. Bunlar öğrencinin özellikle bilgi analiz gücünü ölçüyor. Konuları tekrar edin ve sorular çözün. Bir kaynağa bağlı kalmayın. Ezberciliği kenara bırakıp mantığı yakalamaya çalışın.
TABLO VE GRAFİKLERİ DOĞRU OKUYUN
COĞRAFYA: Bazı soruların cevabı soru metinlerinin içinde gizleniyor. Soru köklerine dikkat edin. Özellikle tablo ve grafikli sorularda sizden şekli veya istatistikleri sadece yorumlamanız bekleniyor. Bunlarda verilen bilgilerin seçeneklerle ilgisini kurun. Tablo ve grafiklerde verim, oran, miktar, nüfus artışı gibi kavramları doğru algılayın. Önemli olan atlaslarda ve haritalardaki yer adlarını, çeşitli istatistikleri ezberlemek değil, coğrafi olayların sebepleriniaçıklayabilmek.
OKUMA HIZINIZI ARTIRIN
FELSEFE: Konu dağılımı bakımından ikiye ayrılır: Felsefe tarihi ve sistematik felsefe. Sorular genelde paragraf olduğundan okuma hızınızı artırın. İsteneni anlamadan şıklara geçmeyin. Değişik kelimelerin altını çizip anlamlarını öğrenin. Sözel ifadeleri güçlendirmek, yorum gücünü artırmak, mantıklı ve sistematik düşünmek açısından felsefe sorularının çözümü önemli.
TERİMLERİ İYİ KAVRAYIN
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ: Salt bir dinin ya da mezhebin kural ve ilkelerini öğrenmek yerine hepsinin toplumsal ve sosyal yaşamdaki etkisini sorgulayan ortak değerleri bilmeniz daha yararlı. Osmanlıca ve Arapça terimlere sıklıkla vurgu yapıldığı için özellikle günlük hayata da girmiş bu tür terimleri iyi kavrayın.
SAYISAL DERSLER: ÇÖZÜMÜ KONTROL EDİN
MATEMATİK/GEOMETRİ: Sorunun ne istediğini kavramak için dikkatli, gerekirse altını çizerek okuyun. Çözerken işlem hatası yapmamaya çalışın. Mutlaka çözümü kontrol edin. Bazıları eleme veya şıkları kullanma yoluyla çözülebilir. Verilen hiçbir veri gereksiz değil, her ayrıntıya dikkat edin. Formülleri ezberlemek yerine sebep-sonuç ilişkisi kurun. Yapamadığınız soruların çözümünü mutlaka öğrenin. Geometride sorular çözülürken verilerin yanında büyük ölçüde yorum gücü ve mantık kullanılır. Şekilli sorular ağırlıklı olduğundan verilere iyi bakın. Verileri şekle taşıyın ve nasıl kullanılır diye düşünerek çözüme ulaşın. Geometri sorularını çözebilmek için matematik dersine ait köklü sayılar, rasyonel sayılar, birinci dereceden bir ve iki bilinmeyenli denklem çözümlerini iyi bilmek gerekir. Çok soru çözerek farklı bakış açıları kazanıp, yorum gücü geliştirin.
ÖNYARGIYI BİR KENARA BIRAKIN
FİZİK: En zor olarak algılanan derslerden biri. Başarısızlığın temel nedeni de bu önyargı. Sınavda çıkan fizik sorularının zorluk derecesini üç gruba ayırabiliriz: Yüzde 25’i kolay, yüzde 50’si normal, yüzde 25’si ise çeldirici ve yoruma ihtiyaç duyulan zor niteliktekiler. Programlı çalışan, soruların yüzde 75’ini rahatlıkla çözebilir. Fizikte sıralama, kıyaslama, fark alma, oran, ilke belli başlı soru tipleri. İlkeli sorularda önce soru kökünü okuyun. Mümkünse şekil ve grafik çizerek olayı somutlaştırarak, zaman kaybını önleyin. Özellikle ‘altı çizili’, ‘en az’, ‘en çok’ gibi anahtar kelimelere dikkat edin. Temel kavramları iyi öğrenin.
VURGULAMALARI ATLAMAYIN
KİMYA: Başlı başına bir bilim olsa da matematik, biyoloji ve fizikle de bağlantılı. Bu nedenle sınavlardaki bazı kimya soruları, biyoloji ve fizik konularını da kapsıyor. Matematikte başarılıysanız, kimyayı da yapmanız kuvvetle muhtemel. Özellikle oran, orantı, denklem, grafik, bağıntı ve formüllerin iyi öğrenilmesi kimya öğrenirken işinizi kolaylaştırır. ‘İki katına çıkarılırsa’, ‘aynı sıcaklıkta’, ‘eşit mollerde’ gibi ayrıntılara dikkat edin.
SEBEP-SONUÇ İLİŞKİSİNİ KAÇIRMAYIN
BİYOLOJİ: Önce soru kökünü okuyun. Tablo, grafik, açıklama ve soru verilerini daha sonra inceleyin. Bazı sorular birkaç konuyu kapsayan, ince ayrıntılar içerebilir. Bu nedenle biyoloji müfredatındaki tüm konuları bilmek gerekir. Sorunun içeriğine göre yanıtınızı seçeneklerde arayın ve verilen bilgi doğrultusunda eleme yolunu kullanın. Ne istendiğini ve seçenekleri doğru anladığınızdan emin olun. Ders çalışılırken sebep-sonuç ilişkisine dikkat ederek ezberden kaçının.