Güncelleme Tarihi:
AĞIZDA KURULUK, MİDE ŞİKAYETLERİ
Sınava girecek bazı öğrencilerin kaygıları onları çalışmaya motive etmeyecek kadar azken bazıları da yoğun kaygı yaşayabiliyor. Bu yoğun kaygı öğrencinin çok fazla çalışması ya da bir türlü çalışmaya odaklanamaması şeklinde sonuçlanabiliyor. Bununla birlikte sınav dönemlerinde yaşanan kaygı sonucunda bazı psikolojik ve fizyolojik bozulmalar da yaşanabiliyor. Psikolojik anlamda öğrenciler kendilerini mutsuz, keyifsiz, enerjisiz, gergin, sinirli hissedebilirken fazla kaygı, bedenlerinde bazı hastalıkların ortaya çıkmasına ya da kalp çarpıntısı, ağızda kuruluk, mide şikayetleri gibi rahatsızlıkların yaşanmasına neden olabiliyor.
AİLELER ÇOCUKLARINA NASIL YARDIM ETMELİ?
Peki, sınava hazırlanan öğrenciler ne yapmalı, aileler çocuklarına nasıl yardım etmeli? Sınava hazırlanan öğrenciler kaygıyla başa çıkabilmek için öncelikle durumun farkında olmalı. Kaygı duyulduğunda başka bir şeye yönelmek ya da zihninden kaygı veren durumu atmaya çalışmak kaygının giderek daha büyük ve başa çıkılamaz bir hal almasına neden oluyor. Bunun yerine öğrenciler kaygılarını fark etmeli, kaygılı oldukları hallerde duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını yakalamaya çaba göstermeli. Kaygıyı fark etmek meditasyon gibi duygu ve düşüncenin yavaşlatılması, yazı yazma ya da bir uzmanla görüşme şeklinde kolaylaşabiliyor.
MANTIK DIŞI İNANÇLARI FARK EDİN
Kaygı fark edildikten sonra bunun üzerinde kurulan gerçek dışı inançların tanımlanması da önemli. Öğrencinin ‘Kesin sınavım kötü geçecek. Hiçbir soruyu yapamayacağım. Ben beceriksizim’ gibi çok temel mantıkdışı inançları fark etmesi, kaygıyla başa çıkmayı kolaylaştıracaktır. Bununla birlikte kaygının kaynağını fark etmek ve buna yönelik çözümler üretmek etkin olabiliyor. Kaygı, ders çalışmaya az zaman ayrıldığı için ortaya çıkıyorsa, zamanı düzenlemek ya da belli bir alandaki eksiklikler dolayısıyla çıkıyorsa, onların telafisine ağırlık vermek kaygı ortamının değişmesine izin verebiliyor. Bedeni gevşetmek ve sakinleştirmek de kaygıyla başa çıkmada etkin yöntemlerden. Bunun için çeşitli gevşeme ve nefes egzersizleri denenebilir.
PROF. DR. HALİL EKŞİ KİMDİR?
1970 Rize-İkizdere doğumlu olan Prof. Dr. Halil Ekşi ilk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamladıktan sonra 1987 yılında başladığı Boğaziçi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nden 1992 yılında mezun oldu. 1998 yılında yüksek lisansı, 2001 yılında ise doktorayı tamamlayan Prof. Dr. Ekşi, 2005 yılı sonunda ise ‘Eğitim Psikolojisi’ alanında doçent unvanı kazandı. Prof. Dr. Halil Ekşi, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalında 2006- 2011 yılları arası doçent unvanı ile çalıştıktan sonra, 2011 yılından itibaren profesör unvanı aldı. Psikolojik perspektiften ahlak/moral gelişimi ve eğitimi ile manevi yönelimli psikoterapi ve psikolojik danışmanlık alanlarında çalışmalar yürüten profesör, Educational Sciences: Theory & Practice dergisinin baş editörlüğünü ve uluslararası bilimsel bir dergi olan Spiritual Psychology and Counseling (SPC) editörlük görevlerini sürdürüyor. Prof. Dr. Halil Ekşi’nin uluslararası birçok dergide yayımlanan makaleleri de bulunuyor.