Güncelleme Tarihi:
Rapordaki çarpıcı olan bulgulardan bir diğeri ise fiziksel aktivite gerektiren işlerde çalışanların Türkiye’nin fiziksel aktivite oranını yukarı taşıdığı gerçeği. Ancak bu durum da fiziksel aktiviteden tam olarak ne beklememiz gerektiğini istendik düzeyde elbette karşılamıyor. Peki fiziksel aktivite oranı çocuklarda hangi seviyede diye baktığımızda yine benzer bir durum karşımıza çıkıyor. Türkiye’de ilköğretim öğrencilerinin günlük aktivite düzeyleri önerilen rakamların oldukça altında kalıyor.
SPORUN BÜTÜNSEL GELİŞİME ETKİSİ
Hareket ihtiyacı hayatın içindedir ve bizim yapmamız gereken bunu doğru ve verimli bir şekilde karşılayabilmek. Bu noktada ise yardımımıza beden eğitimi ve spor yetişir… Çünkü biz Antik Yunan’dan bu yana beden eğitimi ve spor yolu ile bütünsel anlamda gelişim gösterebileceğimizi biliyoruz. Beden eğitimi ve spor literatüründe de bu gelişim pek çok boyut açısından ele alınıyor. Hatta bu durum modern olimpiyatların kurucusu Baron Pierre de Coubertin’in olimpik idealinde de ‘spor yoluyla bireyin bütünsel eğitimi’ olarak yer alıyor. Bunu kısaca zindelik yani beden, zihin ve ruh sağlığı olarak da açıklamak mümkün. Hadi gelin birlikte bu bütünsel eğitimin içerdiği başlıkları ele alalım. Beden eğitimi ve spor yoluyla bilişsel, duyuşsal ve motorik gelişimimizden bahsedelim.
SPORUN AKADEMİK BAŞARIYA VE BİLİŞSEL GELİŞİME ETKİSİ
Ülkemizde velilerin yanıldıkları ve ne yazık ki ülke sporunu derinden etkileyen bir anlayış var. Bu anlayış özellikle çocuklarının sınav dönemlerine yaklaştığı yaşlarında çocuklarını spordan uzaklaştırmaya neden oluyor. Oysaki yapılan birçok araştırma, fiziksel aktivitenin öğrenme üzerinde olumlu etkileri olduğu sonucuna ulaşmıştır. Yani aslında beynimiz gelişimini sürdürmek için hareket etmemizi de ister. Bu isteği bizler çocuklarımızda fiziksel aktiviteler yoluyla karşılayabiliriz. Hareket varsa gelişim de var. Hem de her anlamda.
Fiziksel aktivitenin akademik başarıya ve bilişsel gelişime etkilerini araştıran birçok çalışma bulunuyor. Örneğin 2003 yılında Sibley ve Etnier’in araştırması bizim için önemli sonuçlar veriyor. Çünkü bu araştırma çocuklarda fiziksel aktivitenin bilişsel gelişime etkisini inceleyen birçok çalışmayı ele alarak bu çalışmaların sonuçlarını incelemiş. Bu çalışmalarda çocuklar üzerinde farklı fiziksel aktiviteler uygulanıyor (koşu, yürüyüş, motor aktiviteler vb..) ve bu aktivitelerin onların bilişsel gelişimlerinde olumlu katkıları olduğu görülüyor. Dahası bu araştırmanın sonuçları incelendiğinde fiziksel aktivitenin öğrenme güçlüğü çeken çocuklar üzerinde de bilişsel gelişime olumlu etkide bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Tüm bu bilimsel araştırmaların yanında bunu destekleyecek bir başka örneği de OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Raporu) raporundan inceleyelim. Bu raporun sonuçlarına göre haftada en az bir gün (orta seviyede) fiziksel aktivitede bulunan çocuklar fiziksel aktivitede bulunmayan çocuklara göre PISA’da daha iyi sonuçlar elde ediyor ve yine herhangi bir seviyede fiziksel aktivitede bulunan öğrenciler ödev ve sınavları hakkında fiziksel aktivitede bulunmayanlara göre daha az stresli olduklarını söylüyor.
Her veli çocuğunu spora yönlendirmede çıkış noktası olarak çok da önemli olan bazı kazanımlar belirler. ‘Çocuğum zamanını iyi planlayabilsin, hayata farklı bakış açıları ile bakabilsin, problem çözebilsin, eleştirel bakış açısına, disipline ve empati becerisine sahip olsun.’ gibi beklentiler içinde oluyor. Bu kazanımlar bilişsel gelişimi etkilediği kadar duyuşsal kazanımlar için de çok önemli bir yere sahiptir.
BEDEN EĞİTİMİ VE SPORUN DUYUŞSAL GELİŞİME ETKİSİ
Çocuğun sosyal gelişimini en rahat kazanabileceği ortamların başında hiç şüphe yok ki spor gelir. Spor, çocuklarda karakter eğitiminin sağlanması için çok zengin bir çevre sunuyor. Çocuklar spor yoluyla, yoğun duygusal deneyimler yaşar ve zengin sosyal ilişkiler kurar. Dahası çok çeşitli ahlaki mücadeleler ile karşılaştıkları için ahlaki değerleri gelişim gösterir. Bireysel ya da takım sporları yoluyla çocuklarda özgüven gelişimi, arkadaşlığın gelişmesi, sosyal problem çözme becerisinin kazanılması, yeni sosyal ilişkilerin kurulması gibi önemli kazanımlar dikkat çekmektedir. Ayrıca ahlaki çözümleme, empati, kendi duyguları ile başa çıkabilme, iş birliği ve takım arkadaşlığını öğrenme, özerkliğin geliştirilmesi gibi daha artırılabilecek birçok olumlu kazanım da bulunur. Bunun, sporda şiddetin önlenmesi, akran zorbalığının önüne geçilmesi, antisosyal davranışların azaltılması gibi durumları da doğrudan olumlu yönde etkilediği biliniyor. Mesela; empati becerisinin gelişimi ile yakından ilişkisi olana merhamet duygusun gelişimine yönelik bir örnek verelim. Oldukça rekabetçi olan toplumumuzda insanların amaçlarının farklı şekilde ilerlediği durumlarda merhamet yeteneğinin daha çok geliştirilmeye ihtiyacı vardır. Eğer spor, rekabetle yapıcı bir şekilde ilgilenmek için iyi bir öğrenme ortamı oluşturabilirse yani biz bunu sağlayabilirsek spor katılımcılarında merhamet duygusunu geliştirebiliriz. Bu aşamada tekrar OECD raporuna geri dönebiliriz. Zira herhangi bir seviyede fiziksel aktivitede bulunmayan öğrencilerin okulda dışlanmışlık hissettiklerini söyleme oranlarının yüzde 7 oranında daha fazla olduğunu ve fiziksel aktivitede bulunmayan öğrencilerin akran zorbalığına uğrama oranlarının ise fiziksel aktivitede bulanan öğrencilere oranla yüzde 2 daha fazla olduğunu yine aynı raporda görüyoruz.
BEDEN EĞİTİMİ VE SPORUN MOTOR GELİŞİME ETKİSİ
Çocuklar neden hareket etmelidir? Bu sorunun cevabını bir de motor gelişim açısından inceleyelim. Motor gelişimi; fiziksel büyüme ve merkezi sinir sisteminin gelişimine paralel olarak, organizmanın hareketle ilgili becerileri kazanma süreci olarak tanımlayabiliriz. Doğumla başlayan zihinsel gelişim süreciyle birlikte devreye giren motor gelişim her çocukta aynı sırayı takip eder. Yani her bebek önce boynunu kontrol eder sonra oturur, daha sonra emekler bunu yürümek ve koşmak takip eder. Bu durumu gelişimin genelden özele; basitten karmaşığa doğru bir yol izlediğini söyleyerek daha somut hale getirebiliriz. Her çocuğun bireysel farklılıklara sahip olduğunu ve kendi gelişim sürecini izlediğini her zaman hatırlamalıyız. Motor gelişim birbirini takip eden bir süreçtir ve bir aşama tamamlanmadan bir sonraki aşamaya geçmek mümkün değildir. Bu nedenle çocukların motor gelişim süreçleri mutlaka desteklenmelidir. Bu noktada, fiziksel aktivitenin varlığı çocukların her bir basamağı sağlıkla ve zamanında çıkmasına olanak sağlar. Çocuklarda 2-7 yaş aralığı Temel Hareketler Dönemi olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde çocukların yer değiştirme, dengeleme ve nesne kontrol hareketlerini etkili bir şekilde uygulamaları hedeflenmelidir. Çocukluk dönemindeki motorik gelişimin yetersiz oluşu ileride öğrenilecek becerileri de olumsuz etkiler. Bu nedenle spor, fiziksel ve zihinsel gelişimin sağlıklı ilerlemesi açısından oldukça önemlidir.
SPOR OLURSA BAŞARI ARTAR MI?
Sonuç olarak; sağlıklı ve dolayısıyla başarılı çocuklar yetiştirebilmenin en önemli boyutlarından birini beden eğitimi ve sporun oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bunu başarmak için ise ağaç yaşken eğilir ilkesinden hareketle özellikle okulöncesi ve ilköğretim kademelerinde alanında uzman olan branş öğretmenlerinin yani beden eğitimi öğretmenlerinin öğrencileri ile karşılaşması bir zorunluluk olmalıdır. Çünkü unutulmamalıdır ki sağlam kafa sağlam vücutta bulunur… Belki de bu sayede uzun yıllardır üst sıralarda kendimize yer bulamadığımız uluslararası değerlendirmelerde (PISA, TIMMS vb.) daha başarılı sonuçlar alabiliriz.
Yararlanılan Kaynaklar
* Aktif Okul Öğretmen Kılavuzu (2021). http://bomovu.org/wp-content/uploads/2021/01/Hareket-Okulda_Aktif-Okul-K%C4%B1lavuzu.pdf
* Aktif Yaşam Derneği Araştırmaları (2013). İlköğretim Öğrencileri Fiziksel Aktivite Araştırması, https://aktifyasam.org.tr/pdf/cocuklarda-fiziksel-aktivite-arastirmasi.pdf
* Aktif Yaşam Derneği Araştırmaları (2020). Çevresel ve Toplumsal Değişimlerin Ekonomik Değerlemesi ve Türkiye Temsili Halk Sağlığı ve Hareket Araştırması, https://aktifyasam.org.tr/wp-content/uploads/2020/07/halk-saglilgi-ve-hareket.pdf
* Sibley, B. A., & Etnier, J. L. (2003). The relationship between physical activity and cognition in children: a meta-analysis. Pediatric exercise science, 15(3), 243-256.
PROF. DR. GÜLFEM SEZEN BALÇIKANLI KİMDİR?
Lisans eğitimini 2000 yılında Gazi Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümü’nde, yüksek lisans ve doktora çalışmalarını ise yine aynı üniversite ve bölümde Fair Play üzerine yaptı. Gülfem Sezen Balçıkanlı 2015 yılında Doçent, 2020 yılında ise Profesör unvanını almıştır. Sporda etik, ahlak, fair play ve empati ile ilgili birçok makalesi, kitap ve kitap bölümleri vardır. Ayrıca fair play eğitimi ile ilgili birçok söyleşi ve içeriğin yer aldığı fairplay_tr adlı Instagram hesabı ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) tarafından yayımlanan ‘Fair Play Eğitimi: Etkinlikler, Oyunlar’ isimli bir kitabı bulunmaktadır. Halen Gazi Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak lisans ve lisans üstü dersler veren Prof. Dr. Sezen, TMOK Fair Play Komisyonu Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktadır.