Güncelleme Tarihi:
21’inci yüzyılın teknoloji çağı olması ile birlikte bilişim teknolojisi, günlük yaşamın vazgeçilmez öğelerinden biri olarak bireylerin hayatına girdi. Bu süreçte sadece internet kullanımı değil sanal oyunlar, internetten yapılan alışverişler, sanal forumlar ve ağlar üzerinden bilgi paylaşımları da giderek arttı.
Bilişim teknolojileri çocuklar ve ergenlerin yanında yetişkinler için de, en çok gereksinim duyulan teknolojik ürünler oldu. Öğrencilerin ve öğretmenlerin okulun çevresi ve içi ile ilgili algıları, kendilerini güvende hissetmeleri, aralarındaki saygı-sevgi, okulun paydaşları arasındaki etkileşim sıklığı ve kalitesi gibi öğeler okul iklimini oluşturan faktörler. Okul ikliminde başarılı olma motivasyonu, açıklık, düzen ve disiplin, ailelerin katılımı, kaynakların paylaşımı, öğrenciler arasındaki iletişimin etkililiği önem kazanıyor. Okul iklimi öğrencilerin duygusal ve davranışsal uyumlarında ve akademik başarısında anahtar bir role sahip. Çocuklar okulun etkisiyle çok küçük yaşlardan başlayarak zamanlarının çoğunluğunu akranları ile geçirmeye ve onlarla sosyal bir etkileşime girmeye başlıyorlar. Bu yaşlarda akranlarla geçirilen süre artıyor ve ergenlikte zirveye ulaşıyor. Ergenin davranışlarını okul ve aileden çok akranları şekillendiriyor.
Arkadaşlık ilişkileri, ailelerin gittikçe küçülmesi ve zayıflaması, okulda geçen yılların artmasıyla okul dışında faaliyet gösteren çok sayıda grubun devreye girmesine neden oluyor. Okuldan, okul dışına taşan bu etkileşim geçen zaman içinde ailenin önüne geçiyor. Okul ve akranlar gibi aile dışındaki sosyal bağlamlar çocukların ve ergenlerin gelişimi için sağladıkları olanak ve fırsatların yanında birçok risk de taşıyor. Bu noktada okul zorbalığı büyük bir risk oluşturuyor.
Okulun fiziksel çevresinde ortaya çıkan zorbalık türleri genellikle sınıfta, soyunma odası, tuvaletler, koridorlar, okul bahçesi ve okul yolunda gerçekleşiyor. İnternet ve cep telefonu gibi iletişim teknolojilerinin kullanımının artarak ergenlerin yaşamlarının birer parçası haline gelmesi, okul ortamında deneyimlenen akran zorbalığının sanal ortama taşınmasına neden oldu. Bilgisayar ve elektronik iletişim araçlarının bilgiye daha hızlı ulaşmak, bireyler arasındaki iletişimi hızlı ve kolaylıkla gerçekleştirmek için sağladığı olanaklar, denetimsiz ve bilinçsiz kullanıma yol açarak sanal ya da siber zorbalık (Cyberbullying) olarak tanımlanan suç türünü ortaya çıkardı.
Siber zorbalık, bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak bir birey ya da grup tarafından diğer birey ya da gruba zarar vermek için tasarlanan kasıtlı, tekrarlanan ve düşmanca davranış içeren zorbalık türü olarak tanımlanıyor. En yaygın şekilde yazılı telefon mesajı, resim, fotoğraf veya video görüntüleri, telefon aramaları, elektronik postalar, sohbet odaları, anında mesajlaşma ve web sitelerinin kullanılması aracılığıyla gerçekleşiyor. Karşısındakini aşağılayan mesaj atma, kişiyi engelleme, kendini başka birisi olarak tanıtma, nedensiz olarak sanal ortamdan atma, interneti kötüye kullanma, elektronik posta ve mesaj yoluyla tehdit etme gibi davranışlar buna örnek gösterilebilir.
İnternet “ikinci bir yaşam yeri”
Okul içinde ve dışında meydana gelen siber zorbalık ayrımının net olmaması ve siber zorbalık olaylarının daha çok aynı okula giden öğrenciler arasında meydana gelmesi, okul iklimi ile siber zorbalık arasında ters yönlü bir ilişki oluşabileceği görüşünü güçlendiriyor.
Okulda meydana gelen akran zorbalığının, siber zorbalığın güçlü bir yordayıcısı olduğu okulda zorbalığa uğramanın internet ortamında zorbalığa uğramaya, okulda zorbalık uygulamanın da internette zorbalık yapmayı yordadığını tanımlayan görüşler var. Olumlu bir okul iklimi yaratmanın okuldaki şiddet içerikli davranışların ve zorbalık davranışlarının azaltılmasının bir yolu olduğu düşünülüyor.
Öğrenciler için okul ortamında bilişim teknolojilerinin sayısız yararları olmasına rağmen, farklı amaçlar için kullanıldığında, ciddi boyutta zarar veriyor. Bireyler cep telefonu, kişisel bilgisayarlar, dijital kameralar sayesinde internet ortamını sanki “ikinci bir yaşam yeri” olarak kullanıyor. Özellikle ergenler MSN, SMS, e-mail, yazılı haberleşme, sohbet odaları, internette oluşturulan bloglar, fotoğraf ve video paylaşım siteleri (youtube, facebook, twitter gibi) yoluyla elektronik haberleşme araçlarını çok fazla kullanıyor. Ergenlerin siber ortamla bu kadar içli dışlı olması ve zamanla siber saldırılara uğramaları onları risk grubunda tutuyor. İşte bu noktada bilişim teknolojisinin zararları üzerinde durmak gerekiyor.
Araştırmalara göre, ortaöğretim ve lisedeki kız öğrenciler teknolojik araçlarla daha önce hiç olmadığı kadar çok ve kolay taciz ediliyor. Hatta bilişim teknolojisi kullanılarak kızlar aşağılanıyor ve şiddete uğruyor. Gençler internet sitelerinde çok faydalı ve gerekli bilgilere ulaşırken aynı anda nefret ve ırkçılık içeren bilgi ve mesajlarla da karşılaşabiliyorlar. Ayrıca ergenlerin akranları ile sanal ortamlarda yaptıkları konuşmalar, geçirdikleri vakitler ebeveynleri ile geçirecekleri zamandan alınmış oluyor. Ebeveynlerin çoğu, çocuklarının sosyal paylaşım sitelerinde nasıl vakit geçirdiğini, sanal ortamlarda neler yaptığını da bilmiyor.
Sınırsız bilgiye ulaşabiliyorlar
İnternetin eğitimcilere göre en büyük faydası öğrencilerin sınırsız bilgiye ulaşabilmesi. Okullarda bilgiye ulaşım olanakları, internet ve internet üzerinden eğitim, öğretmenden alınan dersten daha kolay olabiliyor. Ancak internet üzerinden hazırlanan ödevlerde öğrenciler “bilgi hırsızlığı” yaparak yayımlanmış yazıları kopyalıyor ya da başkalarının sunumlarını kendi ödevinde, kendi fikri gibi sunabiliyor. Öğrenciler bunun bilgi hırsızlığı olduğunun da bilincinde olmuyorlar. Ergenlerin internet kullanım süreleri arttıkça, internet bağımlılığı ve siber şiddet gibi olgulara uğrama oranları da artıyor.
Siber akran zorbalığının psikolojik, duygusal ve sosyal zararları var. Gelişim özellikleri dikkate alındığında hayli değişken bir topluluk olan ergenler arasında bu etkiler şiddet, fiziksel zarar hatta ölümle sonuçlanabilir. Bu etkiler ileriki yaşlarda akran zorbalığı uygulayıcısı ya da kurbanı olma olasılığını da belirler. Kurbanda görülen bu etkilerinin yanında, siber akran zorbalığı uygulayıcılarında da depresif semptomlar ve stres gibi psikolojik problemler, fiziksel ve sosyal problemler görülüyor.
İnternet kullanıcısı ergenlerle yapılan bir araştırmada, ergenlerin yüzde 29’u siber akran zorbalığına uğradıklarını, yüzde 11’i başkalarına siber akran zorbalığı uyguladıklarını, yüzde 47’den fazlası da siber akran zorbalığına şahit olduklarını söylüyorlar. Birçok siber akran zorbalığı olayında, basit davranışlar uygulanırken (yüzde 50’si saygısızlığa uğramış, yüzde 30’una isim takılmış), yüzde 20’si ise tehdit edildiklerini belirtiyorlar. Çok sayıda kurbanın (yüzde 60’a yakın) siber ortamda karşılaştıkları davranışlardan okulda, evde ve başka arkadaşlarından olumsuz yönde etkilendiği görülüyor.
Siber akran zorbalığı bilişim teknolojilerinin gelişimiyle ortaya çıkan ve her geçen gün artan siber şiddet suçlarından birisi olarak büyük risk ve tehlike oluşturuyor. Bu konuda okul ve toplum güvenliği açısından sonuçlar çıkarmak ve geleceğe yönelik önlemler almak gerekiyor. Geleceğimizin umut çiçekleri çocuklarımızı güvenle geleceğe hazırlamak toplumsal sorumluluğumuz. Türkiye’de okul güvenliğine ilişkin farkındalık oluşturan çalışmalar yapılmalı. Güvenli Okul standartları belirlenerek okulların fiziksel, psikolojik ve sosyal güvenliği sağlanmalı. Şiddet sadece okulun çevresinde değil okulun içinden de kaynaklanıyor olabilir. Güvenli bir okul yaşamını çocuklarımıza sağlamak için duyarlılık gerekiyor.