Güncelleme Tarihi:
Türk Eğitim Derneği (TED) Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, Türkiye'de eğitim alanındaki ilk sivil toplum kuruluşu olan ve bu yıl 91'inci yaşını kutlayan TED'in dezavantajlı durumdaki öğrenciler için yürüttüğü çalışmaları anlattı Aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu üyesi olan Pehlivanoğlu, kurulun bir üyesi olarak seçilmesinin başlıca sebebinin TED Genel Başkanı olmasından kaynaklandığını söyledi.
Pehlivanoğlu, temelleri savaş meydanında atılmış, siyasetten uzak, eğitim odaklı bir sivil toplum kuruluşunun çalışmaları nedeniyle üstlendiği bu görevden büyük bir onur duyduğunun ancak kendisinin asli görevinin TED Genel Başkanlığı olduğunun altını çizdi. TED'in öncelikli görevleri arasında 1928 yılında sayıları yaklaşık 500'ü bulan misyoner okullarına karşı, öncelikle milli, yabancı dilde iyi eğitim veren ve yoksul ama başarılı çocukları sahiplenen bir yapılanma oluşturmanın yer aldığını anlatan Pehlivanoğlu, derneğin ilk yıllarında seferberlik niteliğinde eğitim kampanyaları yürütüldüğünü belirtti. Pehlivanoğlu, "Fakat sonraki dönemlerde, bir öz eleştiri olarak, maalesef bir sivil toplum örgütü olmaktan çıkıp bir 'kolej' algısına oturmuşuz. Aslında yüklenmiş olduğumuz sorumluluk bu değil. Son yıllarda tüm çalışmalarımız '91 yıl önce yazılmış tüzük bir vasiyettir' anlayışıyla ilk kuruluş dönemindeki ilkeler dikkate alınarak yürütülüyor" dedi.
‘İYİ OLMAYAN ÖĞRETMEN VEYA ÖĞRENCİ DİYE BİR ŞEY YOK’
TED Başkanı, Türkiye'nin eğitim alanındaki iki büyük sorununun ‘sıralama sınavı’ ve yapılmış projelerin bir çıktısının bulunmaması olduğunu anlattı. Bu sorunların üzerine giderek "Hayat Eşittir 180 Dakika mı?" kampanyasını başlattıklarını hatırlatan Pehlivanoğlu, şöyle devam etti:
"Aslında sosyal adaleti sağladığı iddia edilen bir sistemin, zenginlerin çok daha büyük paralarla yoksulların da annelerinin kolundaki bilezikleri satarak gittiği bir dershane sistemi, eğitimi yok ettiğimiz bir sisteme dönüştüğünü toplumun ve yönetenlerin önüne koyduk. Çok şükür bugün geldiğimiz noktada dershane sisteminin bu ülkeye maliyeti açık bir şekilde ortaya çıktı."
‘Başarı Her Yerde’ projesiyle başarısız durumdaki toplam sekiz devlet okulunu az para harcayarak başarılı hale dönüştürmenin mümkün olduğunu gösterdiklerini, mesleğe yeni adım atmış kadın köy öğretmenlerini akademik, sosyal ve psikolojik açıdan desteklemek amacıyla da yakın zamanda Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol imzaladıklarını söyleyen Pehlivanoğlu, "Şunu göstermeye çalışıyoruz, aslında sorun para değil. İyi olmayan öğretmen veya öğrenci diye bir şey yok. İyi olmayan sistemler var ve bu kimsenin suçu değil" diye konuştu.
‘DİPLOMANIN DEĞERİ ALTINDAKİ KAĞITTAN DEĞERSİZ HALE GELDİ’
TED Genel Başkanı Pehlivanoğlu, şöyle devam etti:
“Türkiye'nin sahip olduğu genç nüfus yapısının eğitilmesi önemli. Eğitmekten kastım üniversite mezuniyeti değil, ikisini birbirine karıştırmayalım. Türkiye'de iş sahibi olmayı dört yıllık üniversite diploması sahibi olmak olarak görüyorlar. Onun için üniversite mezuniyetinin birçoğunda, verdiğimiz diplomanın değeri altındaki kağıttan değersiz hale geldi. Bu bir akademik seviye olmaktan çıktı. Bu noktada, ‘Tam Eğitim Bursu’ ve devlet okullarında okuyan öğrenciler için verilen ‘Tam Destek Bursu’ ile öncü çocuklar yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Bizim için burs eşittir para değil. Öyle bir şey yok. Bu da önemli elbette ama burs eşittir eğitimini üstlenmektir."
‘Bir Bakan ilk defa hesap verebileceği bir program açıklıyor’
Selçuk Pehlivanoğlu, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından açıklanan 2023 Eğitim Vizyonu'yla ilgili ise şunları söyledi:
"Şunu çok önemsiyoruz, bir bakan ilk defa hesap verebileceği bir program açıklıyor. Bu program, nesil kurtarmayla ilgili aslında bir ülkenin yapması gereken birçok şeyi kapsıyor. Tabii ki çeşitli yerlerinde eleştirilen, desteklenen noktalar olabilir ama bir belgedir, üç yıllık hesap vermedir, 2023'e kadar konmuş bir süreç. Umuyorum ki artık bakandan bakana, YÖK başkanından başkana, kişilere göre değişen programlarımız olmaz. En azından ana arterde mutabık olup bu ana arterde gitmemize sebebiyet verir."
‘ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU'NDA SORUMLULUKLARIN DA ALTI ÇİZİLMELİ’
Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) ile ilgili yürütülen çalışmalara da değinen Pehlivanoğlu, düşünce kuruluşları TEDMEM tarafından Türkiye'de ilk kez bir taslak çalışma yapıldığını söyledi.
ÖMK'nin Cumhurbaşkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından da çok önemsendiğini belirten Pehlivanoğlu, "ÖMK ile hakların yukarıya taşınması ama sorumlulukların da altının çizilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu her meslek için geçerli. Öğretmenler gerekirse meslekten çıkarılmalı mı? Evet. Hangi öğretmen, çocuğun anayasal hakkı olan öğrenme hakkını yerine getiremeyen bir öğretmenin, öğretmen olarak kalmasını destekleyebilir? Bence hiç kimse desteklememeli bunu. Bu tabii adil, adaletli bir değerlendirme sonucunda olmalı. Türkiye, Öğretmenlik Meslek Kanunu'na sahip olmalı ama hakların yanında da sorumlulukların anlatıldığı bir meslek kanunu olmalı bu. Öğretmenlerimizi pamuklara sararak taltif etmeliyiz ama 'Devlet memuru oldum, buradan emekli olurum' mantığıyla değil. Emanet ettiğimiz, bu milletin çocuklarını olumlamayla taltif ederek, bu ülkeye kazandıracak, onların gözlerine pırıltı verecek nitelikte öğretmenlere sahip olmamız gerekiyor."
‘DEZAVANTAJLI OKULLARDAKİ ÖĞRETMENLERE MALİ DESTEK VERMEMİZ LAZIM’
Köylerdeki çocukların da öğretmene ihtiyacı olduğunu söyleyen Pehlivanoğlu, şunları anlattı:
"Devlet olarak dezavantajlı okullardaki öğretmenlere mali destek vermemiz lazım. Mağduriyet bölgelerinde başka meslekler için var. Bu öğretmenler için de getirilmeli. Aksi takdirde terörün kökünü kurutamayız, evlatlarımıza el atanların önüne geçemeyiz. Düşünebilen beyinler yaratmak için o çocuklarımıza belli bir eğitimi ve öğretimi vermek zorundayız."