Güncelleme Tarihi:
Güvercin kelimesinin geçtiği diğer manzum eserlerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:
1- Ahmet Haşim - Güvercin
2- İdris Baykara - Bir Güvercin, Bir Kafes, bir Gökyüzü
3- Melih Cevdet Anday - Bir Çift Güvercin
4- Nazım Hikmet
Sebil ve Güvercinler Şiiri Kimin Eseri ve Kimin Tarafından Yazılmıştır?
İlk kez 1948 yılında Varlık Dergisinde yayımlanan Sebil ve Güvercinler şiiri, Ziya Osman Saba tarafından yazılmıştır. Cumhuriyet Döneminin en etkili ve üretken şairlerinden biri olan Ziya Osman Saba 1910 yılında İstanbul'da doğdu. İlk şiiri 18 yaşında Servet-i Fünun dergisinde yayımlanan şair, daha sonraki yıllarda dönemin birçok ünlü dergisinde de yazdı.
Yedi Meşaleciler akımının kurucusu olan Ziya Osman Saba, şiirlerinde hem bireysel hem de toplumsal konuları işlemiştir. Şiir dışında hikaye türünde de başarılı örnekler veren yazarın Mutlu İnsanlar Fotoğrafhanesi ve Değişen İstanbul adlı iki öykü kitabı bulunmaktadır.
Sebil ve Güvercinler Şiirinin Türü Nedir?
Sevil ve Güvercinler, lirik şiirin en başarılı örneklerinden biridir. Yaşam yorgunluğu, bıkkınlık ve ölümün şairin iç dünyasındaki yansımaları, metaforik bir dille anlatılmıştır.
Sebil ve Güvercinler Şiirinin Konusu
Ziya Osman Saba, bu şiirinde güvercinler üzerinden hayatın geçiciliğini, ölümün dünyadaki tüm canlılar için kaçınılmaz son olduğunu anlatmıştır. Şiirin son dizesinde geçen ''bomboş sebil'' cümlesi, ölen insanların arkalarında bıraktığı boşluğu simgele. ''Uçuşur beyaz tüyler'' dizesi ise, kanat çırpıp uzaklaşan güvercinlerin alegorisidir.
Her insan, bu dünyada, bir şeyler için mücadele eder, bir anlamda güvercinler gibi kanat çırpar. Ancak sonunda arkalarında uçuşan tüyler bırakır. Bu tüyler de insanların sevdiklerinin hafızasına kazınan hatıraları ve bu dünyaya bıraktığı eserlerdir.
Sebil ve Güvercinler Şiiri İnceleme
Sevil ve Güvercin şiiri 14'lü hece ölçüsüyle kaleme alınmıştır. Uyusun / Susun ve Sun kelimelerinde cinaslı kafiye vardır. İlk iki kıtadaki kafiye şeması abba / abba şeklindedir.
Şiirde benzetme sanatlarından açık istiare kullanılmıştır. Dünya hayatı sebile, insanların yaşamı ise güvercinlere benzetilmiştir. Ölüm ise ''şarkıların dağıtılması'' şeklinde betimlenmiştir. Selvilerin dile gelip bir şey sorması hem intak hem de teşhis sanatına örnek olarak gösterilebilir.