Güncelleme Tarihi:
İstanbul’da NUN Eğitim ve Kültür Vakfı’nın düzenlediği ‘Özgürleştiren Sınırlar’ temalı etkinlikte konuşan Bakan Tekin, günümüzde dijital çağda toplumsal yaşamdaki sınırlar ve özgürlük kavramlarının altını çizdi. “Eğitimle bireyin sınırlarını ve özgürlüğünü anlamasını sağlayan bir yol haritası sunuyoruz” diyen Bakan Tekin şöyle devam etti:
SINIRLAR ÖZGÜRLÜĞÜN KORUYUCUSUDUR
Özgürlük, insanın kendini bir topluma, kültüre, geçmişe ya da bir ideale ait hissetmesiyle anlam kazanır. Tam bu noktada, özgürlük ile sınırların birbirini tamamlayan iki kavram olduğunu unutmamalı ve bir gerçeği hep birlikte idrak etmeliyiz: Özgürlük, sınırsızlık değildir. Sınırsızlık; bireyi ahlaki özünden uzaklaştırır, başıboş bir girdaba sürükler, kimliksizleştirir ve aidiyet duygusunu aşındırır. Sınır, bir varlığın özünü muhafaza eden çerçevedir. Sınırlar, özgürlüğün koruyucusudur. Bir milletin sınırları nasıl onun bağımsızlığını ve haysiyetini muhafaza ediyorsa, bireyin sınırları da onun kimliğini ve özgürlüğünü muhafaza eder. Özgürlük, sınırların reddi değil; doğru çizilmiş sınırlar içinde kendi potansiyelini gerçekleştirme iradesidir.
DİJİTAL ÇAĞ VE BAŞIBOŞLUK KÜLTÜRÜ
Ancak günümüz dijital çağı, bu dengeyi tehdit eden yeni bir başıboşluk kültürü dayatmaktadır. Çocuklarımız, sosyal medyanın ve kontrolsüz bilgi akışının etkisiyle sınırlarını yitirme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu durum, yalnızca bireysel düzeyde yol açtığı sorunlar açısından değil; toplumsal uyum ve medeniyet bilinci bakımından da kaygı vericidir. Gerçek özgürlük, bireyin sınırlarını anlaması, kendi haklarını ve sorumluluklarını dengelemesiyle hayat bulur. Bu farkındalığın çocuklarımıza kazandırılması Bakanlık olarak en temel görevimizdir. Biz, eğitimle bireyin sınırlarını ve özgürlüğünü anlamasını sağlayan bir yol haritası sunuyoruz. Ancak burada eğitimden kastımız, bireyi pasifleştiren ya da ona yalnızca bilgi yükleyen bir anlayış değildir. Eğitim, eleştirel bilinci geliştiren, bireyi seyirci olmaktan çıkararak hayatın öznesi yapan bir disiplindir.
KÖKLERDEN BESLENEN GÜÇLÜ NESİL
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne dair çizebileceğimiz bir sınır varsa, o sınır özgürlüğe mâni olan düşünce ve yaklaşımların belirginleştiği yerde başlar. Çünkü bu model bireyin hem kimliğini muhafaza eden hem de onu kendi potansiyelini gerçekleştirme yolunda destekleyen bir çerçeve sunuyor. Maarif Modelimizde dijital okuryazarlık, eleştirel düşünce becerileri ve değerler eğitimi çocuklarımızın donanımlı bireyler olarak yetişmesine rehberlik eden temel unsurlarımız. Bizler, dijital dünyada başıboş bir şekilde savrulan bireyler değil; bilgiye sahip çıkan, onu sorumlulukla bütünleştiren ve insanlığa katkı sunan nesiller yetiştirmeyi hedefliyoruz. Eğitim sistemimizi, özgür bireyler yetiştirmek için sürekli güncelliyor; teknolojiyle birlikte hayatımıza giren yeni sorun alanlarına karşı çalışmaları yaygınlaştırıyoruz. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli medeniyetimizin köklerinden beslenerek çocuklarımızı yarınlara daha güçlü şekilde hazırlayacak.