Güncelleme Tarihi:
Ağız-diş sağlığının temeli
Aslında hikaye bir bebeğin ana rahmine düşmesi ile başlar. Ağız diş sağlığı ile ilgili temeller rahim içi yaşam dediğimiz dönemde, yani bebek gelişirken atılır. Annenin hamilelik dönemindeki beslenmesi, kullandığı ilaçlar, geçirmiş olduğu hastalıklar, çeşitli kimyasallara veya radyasyona maruz kalması gibi çevresel faktörlerin yanı sıra, kalıtımla taşınan etkenler de çocuğun yaşamı boyunca sahip olacağı ağız ve dişlerin durumunu belirler. Ancak diş çürükleri bu sözü edilen durumların dışında kalır; çünkü dişler ağızda ilk sürdükleri (çıktıkları) dönemde çürüksüzdür. Başka bir deyişle diş çürüğü edinsel (kazanılmış) bir hastalıktır, doğumsal değildir.
Diş çürüğünün nedeni ağızdaki bakteriler
Bebek doğduktan sonra genellikle anne sütü verilmesi ile başlayan beslenme, 6. aydan sonra katı ve lifli gıdaların eklenmesi ile zenginleşir. İşte tam da bu dönemde bebeğin ilk dişleri de ağızda görünmeye başlar. Bu önemli değişim dönemi ile ilgili bilinmesi gereken en önemli nokta, diş çürüğüne neden olan bakterilerin de tam da bu dönemde, sürmekte olan dişlerin yüzeyinde yerleşip çoğalmaya başlamasıdır. Bu aylarda yanlış olduğu bilinmeden yapılan, yemeğin ısısının kontrol edilmesi için bebeğin kaşığını annenin ya da bakım veren kişinin ağzına sokması, yere düşen emziği temizlemek amacı ile anne ya da babanın kendi ağzına sokması, bebeğin ağzına çok yakın bir bölgeden öpülmesi gibi davranışlar, bebeğin ağzına çürük yapıcı bakterilerin bulaşmasını kolaylaştırır. Hele de annenin ağzında tedavi edilmemiş çürükler varsa, ağız bakımı ve hijyeni yeterli değilse, bu nedenlerle çürük yapıcı bakteri sayısı fazla ise, bebeğin ağzına geçen bakteri sayısı da aynı oranda yüksek olacaktır. O nedenle, dişlerin sürmeye başladığı dönemden yaklaşık 2 yaşına kadar bu davranışlardan kaçınılmalı, bebeğin ağzına çürüğe neden olan bakterilerin geçişi önlenmeye çalışılmalıdır.
Anne sütü diş çürüğüne neden olur mu?
Anne sütü bebeklere gereksinimi olan tüm besin öğelerini tek başına ilk altı ay sağlayabilen, bağışıklığı güçlendiren, enfeksiyonları önleyen yaşamsal öneme sahip bir besindir. DSÖ ve UNICEF, anne sütü ile beslenmenin doğumdan hemen sonra başlanmasını, ilk altı ayda sadece anne sütü verilmesini ve emzirmenin altı aydan sonra uygun besin takviyeleriyle iki yaş ve üzerine kadar devam etmesini önermektedir. Çocuk doktorları ile hastaneler de bu görüşü desteklemekte ve ülkemizde de anne sütünün 2 yaşına kadar verilmesi uygulaması sürdürülmekte ve yaygınlaşmaktadır. Yararları tartışılmaz olan anne sütünün dişler için toplumumuzda pek de bilinmeyen bir zararlı etkisi vardır. Özellikle bebeğin süt dişlerinin sürmesinden sonra isteğe bağlı olarak verilmeye devam edilen anne sütü farklı bir sağlık sorununa neden olabilmektedir. Anne sütü laktoz adı verilen süt şekeri ihtiva eder. Özellike 1 yaşından sonra gece boyu, bebek her ağladığında veya her istediğinde anne sütü verilirse, anne ile bebek aynı yatakta uyurlarsa ve annenin memesi bebeğin ağzında kalırsa, uzun süre temizlenmeden diş yüzeylerinde kalır. Aynı dönemde, bebeğin ağzında yukarıda açıkladığımız yollarla çürük yapıcı bakteriler de çoğaldıysa ve dişlerin temizliği düzenli olarak yapılmıyor, dişler fırçalanmıyor ise, diş çürüğü başlar. Diş çürüğü bu erken dönemde gözle görülmeyebilir, fark edilmeyebilir. Aynı alışkanlıklar uzun süre devam ederse, bebeğin üst ön dişlerinde başlayan çürük, tüm süt dişlerine yayılabilir. Ne yazık ki, bu tablo süt dişlerinin erken kaybedilmesine kadar devam edebilir.
Biberon çürüğü
Küçük çocuklarda diş çürüğüne neden olan bir başka yanlış alışkanlık da biberonla gece beslenmesidir. Toplumumuzda geleneksel olarak çocuklara sütün gece verilmesi alışkanlığı yaygındır. Oysa 6. aydan sonra karışık ve katı tipteki beslenmeye geçişle birlikte bebekler gece beslenmesine daha az ihtiyaç duymaktadır. 1 yaşından sonra ise gece beslenmesi kademeli olarak kesilmelidir. Anne sütünü yeterince alamayan çocukların beslenmesinde biberon gerekli ve faydalı bir araçtır. Bununla birlikte, yanlış kullanıldığında çok erken yaşta diş çürüklerine neden olmaktadır. Özellikle biberonun içine konulan sütün şeker, bal, bisküvi, pekmez vb. katılarak tatlandırılması, çocuğun yatağa biberon ile yatırılması ve yatakta uyuyana kadar emmesine izin verilmesi, gece her uyandığında acıktığı düşünülerek bu uygulamaların devam ettirilmesi diş çürüklerinin oluşması için uygun bir ortam yaratmaktadır.
Neden dişler gece kolay çürür?
Gece beslenmesinin diş çürüğüne neden olmasının başlıca nedeni, gece uykuda ağızda tükürük akış hızının azalması, yani ağız ortamının kuruması ve dişlerin üzerinde kalan maddelerin temizlenememesidir. Yatmadan 2 saat önce beslenme kesilmeli ve mutlaka dişler fırçalanmalıdır. Bu bilgi tüm yaş grupları için geçerlidir. Diş yüzeyinde tüm gün boyunca biriken bakteriler ve besin artıkları uzaklaştırılmalı; uykuda ağız ortamının mümkün olduğu kadar temiz olması sağlanmalıdır. Oysa ki, küçük çocuklarda alışkanlık olarak devam ettirilen gece beslenmesi ağız ortamının temizlenmesini önlemekte ve şekerli sıvıların diş yüzeyleri ile temas süresini uzatmaktadır. Diş çürüğünün oluşabilmesi için diş yüzeyinde bakteriler ve şekerin belli bir süre birarada kalması gereklidir. Bu durum gün içinde ne kadar sık tekrarlanır ve temas süresi ne kadar uzun olursa diş çürüğünün oluşma riski de o derece yüksek olur.
Küçük çocuklarda diş çürüğünün oluşması nasıl önlenebilir?
Yukarıda anlatılan yanlış alışkanlıklar iyice yerleşmeden ve diş çürükleri başlamadan bebek ve ailesi bir uzman diş hekimi ile tanışmalıdır. Bunun için en uygun zaman “çocuğun ilk süt dişinin sürmesini izleyen 6 ay içinde ve en geç 1 yaşına kadar” olmalıdır. Tüm dünyada ve ülkemizde bu konunun uzmanı çocuk diş hekimleri yani pedodontistlerdir. Bu erken dönemde diş hekimi çocuğu muayene eder, ebeveynlerine doğru beslenme ve ağız bakımı bilgilerini verir. Mevcut alışkanlıklar ile ilgili bilgi toplar ve gerekli düzenlemeleri yapar. Çocuk ve ailesini düzenli izleme programına alır, böylece tıpkı bir çocuk doktorunun büyüme ve gelişimi izlemesi, gerekli aşıları tamamlaması gibi, çocuğun ağız diş sisteminin gelişimini takip eder ve zamanı geldiğinde diş çürüğünü önleyici yöntemleri uygulamaya başlayabilir.
Bu erken muayenenin sayısız yararları vardır. Yanlış alışkanlıkların yerleşmesinin önlenmesi, doğru bilgilerin zamanında verilmesi, düzenli izleme sağlaması gibi yararlarının yanı sıra, çocuğun diş hekimine alışması, herhangi bir müdahale yapılmadan sadece muayene edilerek geçen dönemde diş hekimi korkusu nedir bilmeden severek gelmesi ve düzenli diş hekimine gitme alışkanlığı kazanması gibi, etkileri yaşam boyu sürecek çok önemli avantajlar sağlar.
Eğer aile çocuğu daha geç bir dönemde ve diş çürükleri başladıktan sonra getirmişse, çocuk diş hekimi çocuğun dişlerindeki durumu belirler, mevcut çürük lezyonlarını kaydeder, gerekirse görüntüler ve o döneme uygun tavsiyelerde bulunur. Tedavi gerektiren düzeyde diş çürükleri varsa, çocuğun yaşına ve ağızdaki duruma uygun koşullarda dolgu, kanal tedavisi, çekim, yer tutucu gibi uygulamalarla tedavisini tamamlar ve çocuğu olması gereken başlangıç noktasına getirir. Bu noktadan sonra da çocuğa özel bir koruyucu program hazırlar ve bu program dahilinde izlemeye devam eder.
Erken muayeneye ek olarak, ailenin evde yapabileceği ve yapması gereken uygulamalar vardır. İlk süt dişinin sürmesi ile birlikte dişler fırçalanmaya başlanmalıdır. Silikon esaslı parmak fırçaları ve suyla başlayan ağız hijyen uygulamaları, bebek büyüdükçe yaşına uygun diş fırçaları ve diş macunları ile geliştirilmelidir. Hangi yaşta hangi diş macunun kullanılması gerektiği, mutlaka bir uzmana danışılarak öğrenilmeli, çocuk diş macunu olarak piyasada satılmakta olan ürünlerin aynı dozda fluorür içermediği unutulmamalıdır. Ayrıca, yine çocuk diş hekimleri tarafında önerilen ve dişleri kalsiyum, fosfat gibi mineraller ile güçlendiren bazı yardımcı preparatlar da piyasada bulunmaktadır. Ancak tüm bu ürünler bir hekime danışarak kullanılmalıdır.
Çocuğun beslenmesinde de rafine şekerlerden, işlenmiş nişastalardan, paketlenmiş ve raf ömrü uzatılmış atıştırmalıklardan uzak durması sağlanmalıdır. Büyümekte olan bir çocuğun beslenmesi protein ve vitaminden zengin, doğal, lifli ve çeşitli gıdalardan oluşmalıdır. Kalsiyum içeren süt ve süt ürünleri gibi gıdalar, sadece çocukların içmesini kolaylaştırması için katkı maddeleri ile tatlandırılmamalı, çocuk bu ürünlerden birini, örneğin sütü içmek istemiyorsa, yoğurt, ayran gibi alternatifler sunulmalıdır.
Erken yaşta diş hekimi ile tanışan bir çocuk, doğru alışkanlıkların devam ettirilmesi, doğru bakımın sunulması ve koruyucu, önleyici uygulamaların zamanında yapılması ile diş çürüğü olgusu ile hiç karşılaşmadan yaşamını sürdürebilir.
21. yüzyılda yaşayan modern insan için diş çürüğü kader değildir. Ağız sağlığı eğitimle başlar, bakımla devam eder, düzenli kontrollerle sürdürülebilir.
Yaşam boyu çürüksüz dişler için erken diş hekimi muayenesi!