Güncelleme Tarihi:
2018-2019 eğitim yılı tamamlandı. 18 milyonu aşkın öğrenciyle yaklaşık 900 bin öğretmenin tatili başladı. Bu yılı istediği gibi geçiren öğrenciler için tatilin başlangıcını simgeleyen karne almak, süreci istediği gibi geçiremeyen öğrenciler için endişe verici olması gerekmez.
Karne, okulun bittiğini ve yaz tatilini müjdeleyen bir belgedir. Karne alan öğrenciler için, okul dönemi nasıl geçmiş olursa olsun, o yılki başarısı değerlendiriliyor. Sınav olunca not ortalaması çıkar. Not ortalaması, sıralanma ve değerlendirilme demektir. Çocuklar karne stresi değil, değerlendirilme stresi yaşarlar. Okul süreci boyunca eğitim yöneticilerinin çocuklara sağladıkları olanaklar ve kurdukları ilişkiler, çocuğun öğretmenleriyle nasıl ilişki kurduğu, arkadaşlarıyla nasıl geçindiği, sınavlardan ve performans çalışmalarından kaç aldığı, kaç kitap okuduğu, devamsızlık durumu, sosyal etkinliklere katılım düzeyi ve gösterdiği başarılar bir bütün olarak çocuk hakkında bir belirleme oluşturur. Halbu ki bu belirlemeler öğretmenlerin, eğitim yöneticilerinin, ailelerin ve çocuğun ortak ürünleridir.
KARNE, BİR YÜZLEŞMEDİR
Çocuk, ne yapıp ne yapmadığını biliyor aslında. Süreç boyunca yaptıklarıyla, sonucun ne olacağını biliyor aslında. Bu nedenle:
- Karne almak, bütün bir yılın süreciyle, somut bir belge ile öğrencinin, herkesin önünde kendisiyle yüzleşmesidir.
- Çocuğa verilen her bir karne, aynı zamanda veriliyor. Ailenin çocuğuna sağladığı olanaklarla, ona verdiği sevgi ve destekle, onunla kurduğu ilişkiyle, ona ne kadar sahip çıktığıyla, onu ne kadar kontrol ettiğiyle yüzleşmesidir.
- Çocuğa verilen her karne, öğretmenlerin ve eğitim yöneticilerine de verilmektedir. Öğretmenlerin ve eğitim yöneticilerinin öğrenciye sağladıkları olanaklar, onlarla kurdukları ilişkilerle, ne kadar adaletli ve vicdanlı olduklarıyla, nasıl bir değerlendirme yaptıklarıyla, ne öğrenmesini sağladıklarıyla, öğrenmesine ve çok yönlü bir birey olarak gelişmesine ne kadar katkı sağladıklarıyla, ne kadar mutlu ve başarılı olacağıyla, geleceğe yönelik ne kadar umut verebildikleriyle yüzleşmesidir.
ENDİŞE VERİCİ OLMASI GEREKMEZ
Yıl boyunca gereken çabayı gösteren, okula düzenli giden, çalışmalarını yapabildiği kadar başarıyla tamamlayan öğrenciler için heyecan verici bir süreçtir karne almak ve sonucunda rahatlar. Yıl boyunca gereken çabayı gösterdiğini ama karşılığını alamadığını düşünen öğrenci için de heyecan verici bir süreçtir, ancak sonucunda hayal kırıklığı yaşayabilir, çaresizliği öğrenebilir ve ümitleri kırılabilir. Süreci istediği gibi geçiremeyen öğrenciler için de endişe verici olması gerekmez. 22 yılıma, hem akademik kariyeri, hem de iki kız çocuğu yetiştirmeyi sığdırdım. Her meslekte, yaşamın her aşamasında çeşitli değerlendirmelerden geçiyoruz. Diğer yandan kızlarımın anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise süreçlerinde yanlarında oldum ve 12 yıldır her yıl sonu karne almayı da bizzat yaşadım. Bu yıl küçük kızım ilkokulu bitirdi, ilk dört yıllık eğitim dönemecinin son karnesini aldık. Büyük kızımın ise okul hayatının son karnesini aldık ve süreci tamamladık. Bu süreçte birbirinden farklı okullar, yöneticiler, öğretmenler, öğrenciler ve veliler tanıma şansım oldu. Alanım gereği, sağlıklı gençlik gelişimi için, çok yönlü ve sistemli okul ortamı yaratılabilmesi için, diyalogların sağlıklı kurulması ve anlaşmazlıkların çözülmesi için, vicdanlı, adaletli ve donanımlı öğretmenler ve psikolojik danışmanlar yetişmesi için çok türlü çalışmalar yaptım. Sonuçta anladığım şudur: Çocuklarımız bizlerden farklı ve kendileri olarak büyük potansiyelleri olan biricik bireylerdir. Biz yetişkinler, onların kendilerini tanımalarına ve potansiyelleri, sınırlılıkları doğrultusunda geliştirmelerine destek olmalıyız. Onları, kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi yaşamlarını kurabilecekleri şekilde yetiştirmeliyiz. Bunun için de bir ebeveyn, bir öğretmen, bir yönetici olarak çocuğu değerlendirmeden ve onu eleştirmeden önce kendimiz, çocuğumuza ne veriyoruz, ona ne diyoruz, ona ne öğretiyoruz bunun farkında olmalıyız.
Karne alacak öğrenciler için, okul dönemi nasıl geçmiş olursa olsun, yaz tatili şans dolu yeni fırsatlar için harika olacaktır. 10 yaşındaki kızım Alev Ece İkiz’in deyimiyle, karne almak mutluluk, rahatlama, sakinleşme duygusunu öne çıkartan bir durumdur. Yaz tatili hem dinlenme, eğlenme sürecidir hem de eksikleri tamamlamak için fırsattır. Karne, mevcut durumları gösteriyor. Bu durumu değiştirmek istiyorsanız, çalışmanız gerekir. Aileler ise sabırlı olmalı ve çocuklarını, karneleri nasıl olursa olsun hep sevmeli.
DURUMUNUZU GÖZDEN GEÇİRİN
Akademik performansınızı artırmak için her şeyden önce şu ana kadarki başarı durumunuzu kabullenin. Artık olan oldu. Şimdi karşınıza iki önemli nokta çıkıyor. Birincisi; şu anki başarı durumunuzu, notlarınızı, sınav sonuçlarınızı önünüze koyun. Geçmişinizi değerlendirin. İyi değilse, moraliniz bozulmaya başladıysa ve ‘Ya düzelmezse’ düşüncelerine kapılıyorsanız, başarısızlığın nedenlerini tahlil ederek yazın. İkincisi; ne olmak istediğinizle ilgili. Nasıl bir ‘yarın’ hedeflediğinizi yazıya dökün. İki yazıyı karşılaştırdığınızda hem hayatınızla ilgili sorumluluk alacak, hem de bilinçli bir farkındalık edineceksiniz. Çalışma ortamlarıyla yaşam alanlarını ayırın. Dinlenme, internet, gezme ve spor gibi etkinlikleri belli zamanlarda yapın. Çalışmanızı parçalara ayırabilir ve her parçanın sonunda kendinizi ödüllendirebilirsiniz. Öğretmenlerinizin sizden ne beklediğini netleştirin. Okul kitabı en iyi dostunuz. Kitaptaki etkinlikleri bitirin. Karneniz sizindir, sorumluluk sizindir.
ÖĞRENME STİLİNİZİ ANALİZ EDİN
Her öğrencinin bir öğrenme stili ve çalışma yöntemi var. Örneğin tarih okurken uykunuz geliyorsa, interaktif materyallerle çalışmanız daha yararlı. Özet çıkarınca tüm konu karışıyorsa, kavramsal gruplandırma yapın. Biri anlattığında iyi algılıyorsanız yardım isteyin. Günlerin kısalması, havaların soğuması ve erken kararması, insanı ister istemez uykulu, tembel ve depresif hale sokabilir. Bunlar geçici. Eğlenmeye zaman ayırarak bu olumsuzlukları gidermeye çalışın. Sizi mutlu eden etkinliklerle ve ailenizle vakit geçirin. Her sabah alarmı duyduğunuzda ‘Bu yeni bir gün ve sağlıklıyım’ diyerek uyanın. Aynada halinize gülün. ‘Bugünün iyi, başarılı, mutlu geçmesi için uğraşacağım’ diye mırıldanın. Bunu yapabileceğinize inanın ve kendinizi motive edin. Olumlu düşünün. Sonra yapacaklarınızı yazın. İsyan ve şikâyet etmek sizi bir yere götürmez. Negatif ruh halinde süreklilik yaşıyorsanız kan, tiroit hormonu, demir eksikliği ölçümleri yaptırın. Yeme ve uyku düzeninizi kontrol edin. Gerekirse psikolojik destek alın. Başarı da başarısızlık da bir sonuç. Ona götüren durumların ve ihtiyaçların farkında olmak önemli. Aileniz ve siz çözüm üretebilirsiniz.
AİLELER, OLUMSUZ ELEŞTİRİDEN KAÇININ
Aileler de akademik performansı beklentileri kadar olmasa da çocuklarına karşı sabırlı olmalı. Olumsuz eleştiriden kaçınmalı. Başkalarının yanında, özellikle arkadaşlarının yanında çocuklarını küçük düşürmemeli. Hep sevdiğini göstermeli. Ne anlatıyorsa dinlemeli. Yardımcı olmaya çalışmalı. Ev ortamını ona yararlı olacak şekilde düzenlemeli. İnterneti olumlu ve sınırlı kullanmasını sağlamalı.
PROF. DR. FATMA EBRU İKİZ KİMDİR?
İstanbul doğumlu olan Prof. Dr. Fatma Ebru İkiz, 1992'de İzmir Bornova Anadolu Lisesi'nden, 1997'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı'ndan mezun oldu. 1997-2001 yılları arasında özel okullarda çalıştı. 2001’de araştırma görevlisi olarak göreve başladığı Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Buca Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı'nda 2006'da doktorasını tamamlayan Prof. İkiz, halen öğretim üyesi olarak görev yapıyor. DEÜ Anlaşmazlık Çözümü Araştırma Uygulama Merkezi ve DEÜ Çocuk Eğitimi Araştırma ve Uygulama Merkezi (DEÇEM Çocuk Üniversitesi) yönetim kurulu üyesi. Akademisyenliğin yanı sıra yazar ve editörlük yapıyor. Ulusal ve uluslararası yayınevlerinde kitap yazarlığı, editörlüğü, çeviri kitapları, makaleleri, bildirileri bulunuyor. Şirketlerin, kurumların, okulların, ailelerin ve çocukların gelişimine katkı sağlayacak projeler, eğitimler vermektedir. Halen, çocuk ve ergenlerde ruh sağlığı, uyum ve uyum sorunları, anlaşmazlık çözümü; okul psikolojik danışmanlığı alanında etik, değerler, yenilikçilik ve arabuluculuk konularında çalışmalarının yanı sıra başarı danışmanlığı, kurum ve aile içi anlaşmazlık yönetimi çalışmalarını sürdürüyor. Evli olan Prof. Dr. İkiz'in iki de çocuğu var.