Güncelleme Tarihi:
4 Mayıs 2009’da 44 kişinin yaşamını yitirdiği Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyü katliamında anne-babasını ve birçok akrabasını kaybeden, kardeşleriyle sağ kurtulan Remziye Çelebi’nin, Darüşşafaka Cemiyeti’nin bu yıl ilk defa düzenlediği ‘Çatı Konuşmaları’ndaki anlatısı büyük alkış topladı.
8’İNDE BÜYÜK TRAJEDİ
O büyük trajedinin ardından, 8 yaşındayken Mardin’den İstanbul’a gelerek Darüşşafaka’da okumaya başlayan Remziye Çelebi, üniversite sınav sonuçlarına göre ilk 15 bine girerek Koç Üniversitesi Hukuk bölümünde burslu okumaya hak kazandı. Çelebi törende yaptığı konuşmada, özetle şunları söyledi:
‘HAYAT EŞİT DAVRANMAZ’
“Gerçekleştirmek istediğiniz bir hedefiniz var mı? Mutlaka vardır. Çünkü herkesin dünyaya bir geliş amacı var. Kimi çok para kazanmak ister, kimi huzur ister. Kimiyse mutluluk. Benim de gerçekleştirmek istediğim hayallerim, hayallerden de öte hedeflerim var. Hayat herkese eşit davranmaz. Her istediğimiz zamanında gerçekleşmeyebilir. Ama önümüze çıkan şansları, fırsata çevirip devam etmek bizim elimizde. Şimdi size bu şansları fırsata çevirmenin neden çok önemli olduğunu minik bir hikâyeyle anlatayım. Hikâyem 8 yaşında başladı. 8 yaşında kopmayı, koparılmayı öğrendim. 8 yaşında talihsiz bir mayıs gecesinde anne ve babamı kaybettim. İlk o zaman tanıştım Darüşşafaka’yla. Okumak için Mardin’den İstanbul’a yola çıktığımda üstümde inanılmaz bir heyecan vardı. Okumak için diyorum ama heyecan bunun için değildi, İstanbul içindi. Çünkü İstanbul demek deniz demekti.
‘İSTANBUL RENGÂRENKTİ’
Bu şehirde bambaşka dünyadan insanlarla karşılaştım. İstanbul rengârenkti. Kendime ilk sözümü yine İstanbul’da verdim. Ben hayatıma bu şehirde devam edecektim. Çünkü ben İstanbul’a aittim.
‘İLETİŞİM KURAMIYORDUM’
Her istediğimiz, öyle zamanında gerçekleşmiyor. Fedakârlık yapmak, ödün vermek gerekiyor. Darüşşafaka beni alıp getirdiğinde içi bomboş bir küre gibiydim. Ne konuşulan dili anlayabiliyor, ne iletişim kurabiliyor, ne ortama uyum sağlayabiliyor, ne de kendimi akademik açıdan yeterli buluyordum. Kısacası durumumu düşündüğünüzde vasat haldeydim.”
İLK ÖNCE TÜRKÇE KONUŞMA DERSİ ALDIM
- “Arkadaşlarım beden eğitimi ve müzik dersine giderken ben özel Türkçe konuşma dersleri alıyordum. Zaman geçti, büyüdüm. Ama aklımda hâlâ soru işaretleri vardı. Birçok defa pes etmiş ve her seferinde tek bir neden beni ayakta tutmuştu: Ailem. Uğruna canımı verebileceğim... Ödülleri, tüm başarıları onlar sayesinde, onlar için aldım. Birçok kere pes ettiğimde onlar için devam ettim tekrar. Naçizane bir tavsiyem var. Siz de kendinize bir neden bulun. Neden ben devam etmeliyim? Bu sizin işinize çok yarayacak. Liseyi bile bitirmek hayalken, üniversiteliyim şimdi. Sabırla hiçbir şeyin imkansız olmadığını gördüm ben.”