Güncelleme Tarihi:
Üniversite özerkliğine ve bilimsel özgürlüğe dikkat çekilen raporda, özellikle YÖK ve Cumhurbaşkanı eliyle yapılan rektör atamaları ile üniversitelerdeki baskıcı yöntemlere maruz kalan akademisyenlerin yaşadıklarına vurgu yapıldı:
- Avrupa Üniversiteler Birliği’nin 2011’de yayımlanan bir araştırmasının sonuçlarına göre Türkiye 29 Avrupa ülkesi arasında örgütsel özerklikte 28’inci, finansal özerklikte 23’üncü, istihdama dair özerklikte 21’inci veakademik özerklikte 25’inci sırada yer alıyor. Örgütsel özerklik konusunda ülkemizin önemli bir sorununun rektör atamaları olduğu açık. Yıllardır devlet üniversitelerinin demokratikseçimlerle belirlediği en çok oy alan rektör adayları yerine, YÖK ile Cumhurbaşkanı’nın alt sıralardaki adaylara öncelik vermesi ile karşılaşılıyor. Oysa seçim yapılan bir sistemde sandıktan çıkan iradeye öncelik verilmeli.
BİLİM ÖZGÜRLÜĞÜ CAN DAMARI
- Özerklik kadar bilim özgürlüğü de üniversitelerin can damarıdır. Herhangi bir baskı veya korku olmaksızın eğitme ve öğrenme özgürlüğü üniversitenin işlevini gerçekleştirebilmesi için zaruridir. Oysa öğretim üyelerine yönelik öyle disiplin suçları görülüyor ki, bunların bilim özgürlüğü ile bağdaştırılması mümkün değil.
- Ne kadar kışkırtıcı, rahatsız edici veya azınlıkta olsa da görüşleri ifade özgürlüğü, özellikle bilim insanları için en temel özgürlüktür. Bunun ellerinden alınmasının er ya da geç, entelektüel gerileme, sosyal ve ekonomik bir duraklama ile sonuçlanması kaçınılmaz. Bilim Akademisi, evrensel standartlarda bilim özgürlüğünün üniversitelerimizde tesisi için gerekli yasal çalışmanın yapılması konusunda her türlü desteği sağlamaya hazır. Raporun tamamı bilimakademisi.org adresinde.