Güncelleme Tarihi:
Ben, bu olumlu mücadelede gençliğimizin büyük bir potansiyeli olduğuna inanıyorum. Bu potansiyel, topluma mevcudun kat ve kat daha fazlası bilim insanı, mühendis, sanatçı ve araştırmacı kazandırabilecek güçte. Bu kazanıma erişebilmenin en önemli şartları kararlı olmak, etkili çalışmak ve somut bir hedefe odaklanmak. Tabii, bu şartları sıralamak işin en kolay bölümü. Ancak potansiyele erişebilmek, sadece gençlerin durmadan çalışması ve sınavlara girmesi ile pek mümkün değil. Gençlere sunulan imkanların, eğitim sisteminin kalitesinin ve ülke olarak bilime verdiğimiz önemin de bu sürece etkisi çok büyük. Bu gereklilikleri sıralamak da nispeten kolay; asıl zor olan ise, günlük siyasi tartışmalara, ekonomik zorluklara ve gelecek kaygısına rağmen başarıya ulaşmak için gerekli olan motivasyonu koruyabilmek.
Başarıya giden bu zorlu, ancak imkânsız olmayan yol, neredeyse dünyadaki bütün gençlerin geçmek zorunda olduğu bir yol. Şansımıza, dünyadaki düşünce sistemleri, genç nüfusun toplam nüfusa oranla artmaya başlaması ile birlikte büyük değişimlere sahne olmakta. Cinsiyet eşitliği, ırkların eşitliği, iklim değişikliği, fosil yakıtların geleceği, sosyal kapsayıcılık gibi konular artık gündemin temellerini oluşturuyor. Bu gelişmeleri yakından takip etmek, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişen ve değişen dünyaya entegre kalabilmesi için çok önemli. Her ne kadar son zamanlarda pandeminin de etkisiyle küresel dünya düzeninin temelleri sarsılmış olsa da her Türk gencinin dünya vatandaşı olma hedefine sahip olması ve farklı ülkelerin kültürleri, dilleri hakkında bilgi sahibi olmak istemesi, Türkiye’nin dünyada layık olduğu şekilde temsil edilebilmesi için büyük önem taşımakta. Ancak, dünya vatandaşlığı hedefine kendi ülkemizin kültüründen ve tarihi birikiminden uzaklaşmadan erişmek de pek tabii gerekli.
Dünya dinamikleri hakkında yetkinliğe sahip olmak, bilime gösterilen önem ve ilgiyle pekiştirilmeli. Fakat bu noktada “bilim”, sadece fiziği, kimyayı veya biyolojiyi ifade etmiyor. Bilim, somut kanıtlara ve mantığa dayalı düşünebilmeyi ve de bu düşünce tarzını yaşam felsefesi hâline getirebilmeyi ifade ediyor. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk, bilimin geçerliliğini ve güvenilirliğini, çoğumuzun hatırlayacağı, “Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin” sözüyle çok açık bir şekilde ifade etmiş. Biz gençlerin pusulası da bilim ve bilimin bizi yönlendireceği gerçekler olmalıdır.
Bu bahsedilenler güzel, peki sınav stresi, gelecek kaygısı ve diğer bilumum tasaya rağmen neler yapmalı? Biraz klişe belki ama boş zamanlarda okuma yapmak düşünüldüğünden daha yararlı bir aktivite. Ancak sadece kitap değil, bilimsel makaleler, ilgi duyulan yabancı dillerde yayımlanan haberler, veya ansiklopediden rastgele seçilen bir sayfa. Ne yazık ki mevcut değerlendirme sisteminde ve sınavlarda, ansiklopediden rastgele açacağımız bir sayfa hakkında değil, çoğunlukla ezberlenmiş bilgiler hakkında ölçüleceğiz. Fakat okunan her astrofizik makalesi, öğrenilen her yeni dil ve geliştirilen genel kültür, bizlere, hiçbir zaman kaybolmayacak bir bilgi birikimi vadetmekte.
Net bir hedef belirlemek de başarıya giden yolun doğru bir biçimde çizilebilmesi için büyük önem taşımakta. Ne istediğini bilmek ve istekler doğrusunda somut bir hedef belirlemek, başarıya ulaşmada atılan sağlam birer adım gibi görülmeli. Ancak hedef belirlerken kendimizi sınırlandırmamamız, aksine, potansiyelimize ve yeteneklerimize güvenmemiz bizim için en yararlısı olur. “Ben yapamam, beceremem” gibi düşüncelerden sakınmalı ve zamanımızı, bizlere somut bir bilgi birikimi verebilecek uğraşlarla geçirmeliyiz. İnternet çağında neredeyse her şey bir tık uzağımızda. İlgi alanımız ne olursa olsun kendimizi geliştirebilecek kaynaklar var. Dünyaca ünlü üniversitelerin ve akademik kuruluşların birçok konu üzerine ücretsiz sunduğu dersler mevcut. Boş zamanlarımızı bu gibi aktivitelerle değerlendirmek ve bilgi birikimimizi kuvvetlendirmek, günümüzde değişmesini istediğimiz şeylerin karşısında daha güçlü durabilmemize yardımcı olacaktır.
Son olarak, “ne iş yaparsan yap, işinin en iyisi olmak için çalış” felsefesini benimsemeye önem göstermeliyiz. Bu felsefe, bilime, yeniliğe ve bilgiye dayalı bir düzen dahilinde yaşayabilmemiz için gençler olarak en büyük şansımız. Gerek öğrencilikte gerek profesyonel hayatta, işine saygı duyan ve yaptığı işi disiplinle yürüten bireylerin topluma kazandırılmasının öncülüğünü yapacak olanlar biz gençleriz.
Türk gençliği olarak dünyanın diğer ülkelerindeki genç insanlara kıyasla çok daha şanslıyız. Çünkü izlememiz gereken yol, atmamız gereken adımlar, tamı tamına 101 yıl önce, harfi harfine, cumhuriyetimizin kurucusu tarafından bizlere öğütlenmiş. Bu yolda ilerlemek ve Türkiye Cumhuriyeti’ni muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak için çalışmak ise bizlere kalmış.
ULUÇ KADIOĞLU KİMDİR?
Uluç Kadıoğlu, 2000 yılında Bodrum’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bodrum’da tamamladıktan sonra liseye İstanbul’da devam etti. Lisede hem fen bilimlerine hem de sosyal bilimlere ilgi duydu. Yürüttüğü bir biyoloji projesi Türkiye’de ödüller aldı ve uluslararası bir kuruluşta yayınlandı. Lisedeki başarıları ve yürüttüğü çalışmalar doğrultusunda, Harvard ve Stanford Üniversiteleri de dahil olmak üzere çeşitli üniversitelerden tam burslu olarak kabul aldı. Öğrenimine Harvard Üniversitesi’nde siyaset bilimleri ve nörobilim alanlarında devam etmekte. İlgi alanları yeni diller öğrenmek, havacılık ve eğitim.