Güncelleme Tarihi:
Her yıl hem üniversite sınavlarına başvuran aday sayısında, hem de üniversitelerin kontenjanlarında artış oluyor. Sınav sorularındaki zorluk kolaylık dengesi de yıldan yıla farklılık gösterdiği için, puan yerine sıralama değerlerine bakarak tercih yapmak uzmanlara göre daha sağlıklı. Rehberlik Uzmanı Salim Ünsal, “Tercih listesini sadece lisans ya da ön lisans programlarından hazırlayabileceğiniz gibi hem lisans, hem de ön lisans programlarına da yer verebilirsiniz. Zaten ÖSYM adaylardan tek tercih listesi alır. Aday, istek sırasına göre bunu düzenler ve ÖSYM’nin aday işlemleri sistemine girişini yapar. Hangisinin önde, hangisinin daha arka sırada olacağını ise hem puan farkları hem de aday istekleri belirler” diyerek adayları şu konularda uyarıyor:
24 TERCİH HAKKI VAR
Bir aday genel yerleştirmede en fazla 24 tercih yapma hakkına sahip. Ancak daha az da yapabilir. Geniş katılımlı ve yoğun talepli bir sistemde tek tercih yaparak yerleşme şansını sorgulamak doğru bir yaklaşım değil. Üniversitelerin taban puan ve sıraları o yılın aday profilinin sayısı ve başarısına göre her yıl kendiliğinden ve yeniden oluşur. Puan ve sıralar hep benzer değerlerde ilerlemez. ‘Kazanırım nasıl olsa’ deyip tek tercih yaparak sonucu bekleyenler genel olarak yerleşememe riskiyle karşı karşıya kalır. Bu da uzun bir sürenin ve yoğun bir emeğin boşa gitmesi anlamına gelir.
MESLEK DE ÜNİVERSİTE DE ÖNEMLİ
Hem meslek hem de üniversite önemli. Ancak çalışma hayatına geçişte üniversitenin marka değerinin bir yere kadar etkisinin olacağı da gözardı edilmemeli. Hangi uzmanlık alanı veya alanlarında kendinizi geliştirdiğiniz ve işteki beceriniz önemli. Meslek konusunda karar verdiğinizde ise bunu hangi üniversitenin çatısı altında alabileceğinizi sorgulayın. Ancak bazı üniversitelerin kimi mesleklere ayrı bir kalite ve karizma kattığını da unutmayın.
SEÇECEĞİNİZ BÖLÜM SİZE UYGUN MU?
Bölüm seçerken sorgulanması gereken en önemli şey kişilik özellikleri, ilgi, yetenek, beceri ve beklentilerinize o bölümün ne kadar uygun olduğu. Bunu da ancak hem kendinizi hem de bölümü tanıyarak sağlayabilirsiniz. Ayrıca o programın sizi götüreceği meslek alanının toplumsal karşılığı, istihdam olanaklarını da araştırın. Unutmayın meslek tek başına bir iş sağlamaz. Bütünleşip gereklerini yerine getirdiğinizde, o işle ilgili sinerjisini size yansıtır. Seçilecek bölümün eğitim süresi, müfredatı, ders verecek akademisyenleri, kariyer ve meslekte yükselme olanakları, mezun sayısı, mezunların iş hayatı profilleri, çalışma sahasının fiziki koşulları, o mesleği yaparken iletişim ve teknik becerilere yatkınlığınız gibi birçok faktöre dikkat etmekte fayda var.
KAMPUSLARI ZİYARET EDİN
Üniversiteler, genel olarak YÖK tarafından sıkı bir denetimden geçtikten sonra açılır. Üniversite eğitime, bilime ve öğrencilerine verdiği değer ölçüsünde hizmet üretir. Bir üniversite geçmişte çok başarılı öğrencileri almış olabilir. Aynı başarısını bugün sürdürüp sürdürmediğine bakmalı. Geleneği oluşmuş üniversitelerin nitelik kaybı bir anda olmaz. Ayrıca çok başarılı genç üniversiteler de var. Kampuslarını ziyaret edip 2 veya 4 yıl okuyacağınız, havasını teneffüs edeceğiniz, yaşam biçiminizi ve geleceğinizi şekillendireceğiniz yerler hakkında mutlaka bilgi alın.
GİTMEYECEĞİNİZ BÖLÜMÜ YAZMAYIN
Puan ve sıra gibi maddi değerler bakımından daha güçlü bir programın, daha zayıf bir programın altına yazılması ölü tercih olarak nitelendirilebilir. Sistem adayı bir üst tercihine yerleştiremeyip bir alt sıradakine düşmüşse o daha fazla puan gerektirdiği için otomatik olarak ona yerleşme şansı kalmamış, sistem adayı onun da altındaki tercihine yönlendirmiştir. Küçük puan farklarından dolayı korku yaşayarak sırf puanı yüksek diye daha az istediğini üst sıraya, daha çok istediğini alt sıraya yazan bir aday doğru işlem yapmaz. Küçük puan ve sıra farklılıklarında küçük olanı üste, büyük olanı alta yazmanın hiçbir riski ve hayati sorunu yok. Yeter ki siz istek sıranıza göre tercih listelerinizi oluşturun. Gitmeyeceğiniz bölümü yazmayın.
MERAK ETTİKLERİNİZ
Üniversitelerin puan ve sıraları, bölüm ve üniversite niteliği hakkında neye dikkat etmeli?
Puan ve sıralar üniversite niteliğiyle ortaya çıkan değerler değil. Şayet böyle olsaydı en nitelikli üniversite ve en ilgi gören programlar, en çok tercihi alırdı. Genel olarak üniversite ve programların aldıkları tercihlere bakıldığında orta düzeydeki bölüm ve üniversitelerin daha kalabalık bir kitlenin listesine girdiğini görmek mümkün. Bu da o tür üniversitelerin puan ve sıralarının yükselmesine yol açar. Ayrıca adaylar önceki yılın puan ve sıralarına bakarak seçim yaptıklarında sıkıntı yaşayabilir. Niteliğini ve önemini yitirmiş pek çok bölüm ve üniversite yüksek puan almaya devam eder ki; her yıl 400 bin adayın üniversite kazanmışken yeniden sınava girme gereksiniminin arka planında bu gerekçe var. Puan ve sıralar bir ölçü olabilir, ancak bir üniversite ve bölüm de bakılması gereken çok daha öncelikli ölçülere dikkat etmeli. Kampus yaşamı, akademik kadro, öğrenci memnuniyeti, pedagojik ilgi, bilimsel çalışmalara katılım, mezun konsepti gibi birçok nitelik saymak mümkün.
Yatay veya dikey geçiş koşuluyla tercih yapsak ileride bu hakkımızı kolay kullanabilir miyiz?
Yatay ve dikey geçişler sistemin adaylar için tanıdıkları haklardan. Ancak bir tercih sadece bu haktan yararlanmak için yapılmaz. Her adayın tercihinin a veya b planı kazandığı okuldan mezun olmak olmalı. Bu geçiş beklentileri gerçekleşmediğinde devam edeceğiniz programın sizi bırakacağı noktadan hoşnut olmalısınız. Bunu tercih etmezseniz yatay veya dikey geçiş yerine yeniden sınava hazırlanıp o geçmek istediğiniz programı kazanabilecek başarıya ulaşmalısınız.
Puan ve sıramızın çok üstündeki yerleri yazmamız anlamsız mı?
Her tercih listesi bir miktar da hayal gücünü içinde barındırmalı. Bu nedenle yerleşmeyi çok arzu ettiğimiz ama yerleşemeyeceğimizden de fazlasıyla emin olduğumuz yerleri bile o ilk sıraya yazmakta teknik olarak hiçbir sakınca yok. Bu aynı zamanda bir motivasyon kaynağı da. Ancak tercihin tüm alternatiflerini bu tarz programlarla doldurmuşsak kazanmama riskini de peşinen göze almışız demektir. Bir veya iki tane bu tarz program yazılabilir, ama tamamını yaparken dikkat edilmeli. Gerçekçi, ulaşılabilir bölümleri tercih listesine yazmakta fayda var.
EN ÇOK YAPILAN HATALAR
'Tercihlerini kendisinin yapması gerekirken bu görevi tamamen bir başkasına devretmek,
' Cinsiyet, vatandaşlık, sıralama barajı ve sağlık durumu gibi ayırıcı kriterlere dikkat etmeden seçmesine izin verilmeyen programlarla listesini doldurmak.
' Özel yetenekle öğrenci alan programlara da tercih bildirimi ile yerleşeceğini düşünmek,
' Kıbrıs ve yabancı üniversitelerdeki programları eğitim ve yaşam koşullarını dikkate almadan tercih listesinde bulundurmak,
' Uzman desteği almadan tercihlerini yapmak.
KENDİNİZE MESLEK BASKISI YAPMAYIN
Bireysel yetkinliklerin ve ilgi alanlarının önemini göz ardı etmeyin. Kendinize ‘meslek baskısı’ yapmayın. Çünkü artık ‘meslek’ kavramından çok daha farklı konular tartışılıyor. Günümüzde, bilgi teknolojilerindeki bu çok hızlı değişim, klasik anlamda bildiğimiz mühendislik, tıp, fen bilimleri, sosyal bilimler, ekonomi, hukuk gibi birçok disiplinin araştırma ve çalışma koşullarını değiştirdi. Dünyada artık mesleklerden daha çok bilgi teknolojilerindeki buluşların yeni olarak ortaya koyacağı ve bu buluşların etkilerinin ne olacağı konuşuluyor. Dünya artık büyük veri, yapay zekâ, siber sistemler gibi alanların ortaya çıkardığı ‘ileri akıllı toplum’ kavramını konuşuyor. Bu sadece teknolojik gelişimle alakalı olmayıp sağlık, ekonomi, üretim gibi bütün alanlarda gerçekleşen bir dönüşüme işaret ediyor.
Değişimin çok hızlı yaşandığı bu yeni dünyada gerçek anlamda üretken olup, akranlarıyla rekabet edebilmek için herhangi bir mesleki alanda iyi olmanın ötesinde bazı yönleri geliştirmek gerekiyor. Yenilikçi, esnek, yaratıcı, analitik, çözüm odaklı, değişimi okuyabilen, sürekli kendini geliştiren ve teknolojiyi iyi şekilde kullanıp teknolojiyle diğer bütün alanları yan yana getirebilmeli. Sizi bu donanıma hazırlayacak bir eğitim-öğretim anlayışından yana tercihinizi kullanın.
Üniversite; öğrencileri değişen dünyaya ve onun gelişen alanlarına hazırlamalı, rekabet gücünü sağlayacak olan özellikleri edinmelerinde gerekli disiplinlerarası çalışma ortamını sağlamalı. Öğrencilerini ‘yarından sonrası için’ hazırlamalı. İdeal bir üniversiteden düşüncenin önünü açması, sorgulamayı teşvik etmesi, bireylerin değerlerine değer katarak topluma kazandırması beklenir.
Üniversitelerin saygınlığı, tarihsel mirası, akademik kadrosu, öğrenci profili, program içerikleri, bilimsel yayın kalitesi, araştırma ve teknoloji altyapısı, yurtdışı bağlantıları ve tanınırlığı, mezun profili, lisansüstü eğitim alanları ve kampus yaşamı çok önemli.
Tercih yapacak öğrenciler, seçecekleri alanları yüksek puanı veya popülaritesine göre değil, ilgi ve yeteneklerine göre seçmeli. Adayların imkânları varsa tercih etmeyi düşündükleri üniversiteyi yerinde ziyaret etmeleri ve öğrencileriyle, akademisyenlerle, mezunlarla görüşmeleri faydalı olur.
YARIN: Puan türü değişen bölümlere dikkat!