Planlanamayan kariyerler

Güncelleme Tarihi:

Planlanamayan kariyerler
Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2008 17:22

Bu yazının başlığını sevgili öğrencim Elif buldu. O da binlerce genç gibi gelecekteki yaşamını şekillendirecek ÖSS sürecini, başarıyla atlatabilmek adına ter döküyor.

Haberin Devamı

Hedef, bir net daha yükselebilmek, hayallerine yakışır bir üniversite kazanabilmek. Yani ÖSS’ye giren yaklaşık 1.5 milyon aday arasından o şanslı üçte birlik dilime girebilmek.

Yeni YÖK Başkanı, hepimizin çok iyi bildiği, üniversiteye yerleşme oranıyla ilgili acıklı tabloyu gelir gelmez açıklamıştı. Pek manidar bir isimle yapılan toplantı, Hollanda Yüksek Öğretim Enstitüsü'nce (NIHA) düzenlenmişti. ‘Ortak Gelecek’ adı altında, gençlere hiçbir gelecek vaat edemediğimizi anlatmıştı YÖK Başkanı.

''Türkiye, yüzde 36'sı 14 yaşın altındaki nüfusla gelecekte üniversiteye girişte daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacak.'' demişti. Üniversiteye girmek isteyen adaylar ile üniversiteye yerleşen öğrenci sayısı arasında büyük uçurum bulunduğunu söyleyen Prof. Ziya Özcan, geçen yıl ÖSS'ye giren 1 milyon 615 bin 360 adaydan yalnızca 392 bin 657'sinin üniversitelerin lisans ve ön lisans programlarına yerleştirildiğini ifade etmişti.

Haberin Devamı

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi kapsamında gerçekleştirilen 2007 nüfus sayımı sonuçlarına göreyse, sevinsek mi üzülsek mi bilinmez, Türkiye nüfusunun yarısı 28 yaşın altında çıktı. Üniversiteye yerleşme oranının %10 olduğu ülkemizde bu gençler ne yapacak?
Üniversiteye başları kapalı mı açık mı girsin tartışmalarının tam ortasında, meslek liselerinin ve imam hatiplerin meşhur katsayısını çözebilmek adına canhıraş çalışan hükümetin acaba bu istatistiklerle ilgili bir çözüm önerisi, geliştirdiği proje var mı merak konusu.

Birlikte ‘Ortak Gelecek’ toplantısı yaptığımız Hollanda, üniversitelerin en çok devlet yardımı aldığı Avrupa ülkelerinin başında yer alıyor. Bizdeyse ‘Üniversiteler paralı mı olsun?’ tartışması hiç utanıp sıkılmadan halkın gündemine atılıveriyor. Hollanda’da epi topu 13 üniversite var ancak meslek eğitimi veren 65 yüksek meslek okulu var. Üstelik öyle laf olsun diye açılan okullar da değil bunlar. Üniversitedeki eğitim kalitesine denk bir içerikle ancak pratiğe dönük eğitiliyor gençler.

Haberin Devamı

Yani herkes üniversite eğitimi almak zorunda değil ama her gencin meslek edinebilme şansı var. Türkiye’deyse hepimizin dilinde tüy bitti ama meslek eğitimiyle ilgili doğru dürüst bir düzenleme yok. Ayrıca meslek yüksek okullarının sayısını arttırmak yerine bu programların niteliğini geliştirmek zorundayız. Piyasanın ihtiyaç duyduğu iş gücüne dönük eğitim verilmesi ve bu alanlara ilişkin yeni ve çağdaş bölümlerin açılması sağlanmalıdır. Piyasanın gerisinde değil, ilerisinde bir anlayışla ancak meslek eğitimi yeniden yapılandırılabilir. Yoksa gündelik meslek hayatına ne kadar aşina olduğu  tartışmalı ‘stajlarla’ veya sadece teorik derslerle, üniversiteye giremeyip açıkta kalan üçte ikilik oranın toplumsal yaşama artı değer olarak katılması oldukça zor görünüyor.

Haberin Devamı

Peki ülke nüfusunun yarısının 28 yaşın altında olması, üniversiteye giremeyen gençlerin çoğunun ne yapacağını bilmez bir halde ortada kalması acaba bir gün bizim ülkemizde de ciddi bir gündem maddesi olabilecek mi çok merak ediyorum. Yada üniversiteye giren gençlerin, iş dünyasına hazır kalitede öğrenim görebilmeleri nasıl sağlanacak, siyasi tartışmaların içine çekilen akademisyenler rahat bırakılacak mı bu ülkede?  Dahası ÖSS’ye hazırlanan henüz 17 yaşındaki gençlerin, yüzlerindeki tatlı muziplikle söylediği gibi,’ Kariyere sıra gelene kadaaar, daha neler var?’ derken, ülke geleceğini şekillendirecek gençlerin umutsuzluğu bir gün rahatsız edecek mi birilerini?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!