Güncelleme Tarihi:
Müdür Yelkenci, “Ölçme insanı bütün olarak ele almalı. Ölçmenin hedefi öğrencinin bütünlüğü olmalı. Yapılandırmacı eğitim sistemini oturtmamız gerekiyor. Hep ölçüyoruz, insanların boyunun ölçüsünü veriyoruz. Çocuklara sormadan onları ölçüyoruz. Sürekli onların fikrini almadan onlar üzerinde bir şeyler yapıyoruz. Bir de onlara sizin iyiliğiniz için yapıyoruz diyoruz. Onlar bizi ölçse acaba sınıfı geçer miyiz? Konuya bir de bu taraftan bakmamız gerekiyor. Yapılandırmacı eğitim sistemini oturtmamız gerekiyor. Ölçme insanı bütün olarak ele almalı. Ölçmenin hedefi öğrencinin bütünlüğü olmalı” diye konuştu.
Türkiye Özel Okullar Birliği tarafından düzenlenen, ‘Ölçme Değerlendirme Ulusal ve Uluslararası Sınavlar Konferansı’, İSTEK Özel Belde Okullarında başladı. Konferansta yeni neslin teknolojiyi çok iyi kullandığını anlatan Yelkenci, bunun her bölgede aynı olmadığını hatırlatarak, “PISA; ilk uygulandığı yıllardan itibaren yapılandırmacı yaklaşıma dayanıyor. Sonuç odaklı değil, süreç odaklı, proje tabanlı sistemden söz ediyorlar. Bu konuda farklı yaklaşımlar konuşuluyor. PISA’da istenilen başarıyı elde edemiyoruz” dedi.
Yelkenci şöyle devam etti:
“Bizim PISA’da da başarılı olmak için yapılandırmacı yaklaşımı PISA’ya, eğitim sistemini hemen oturtmamız gerekiyor. Ancak eskiye göre PISA’da daha başarılıyız. Ölçme insanı bütün olarak ele almalı. Ölçmenin hedefi öğrencinin bütünlüğü olmalı. Çocuklara bir taraftan teknolojiyi daha etkili kullanmaları için beceriler kazandırmaya çalışıyor, diğer yandan da çocukların günlük becerilerinin kaybolmamasına önem veriyoruz. Herkes için aynı olması istenen ölçme argümanlarından vazgeçerek değerlendirme yapmalıyız. Bunu nasıl yapacağız. Bu biz eğitimcilerin işi. Kendimizi de özgür düşünce ile eleştirmemiz gerektiğini düşünüyorum”
MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emin Karip ise, ilk kez uygulanan Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi kapsamında uygulanan merkezi sınavları bir geçiş sınavı olarak görmediklerini söyledi. Karip, “Bu sınava biz geçiş sınavı olarak bakmıyoruz. Bunlar bir araç olarak kullanılıyor ama 8’inci sınıfta uygulanan sınavlardan çeşitli veriler elde ettik. Hangi okulda, hangi konuda problem olduğunu ve hangi konuda değerlendirme yapılabileceğini görüyoruz” dedi.
Üniversiteye girişte ABİTUR gibi uygulamalarının tartışılabileceğini anlatan Karip, “Ne yaparsak yapalım, hangi ölçme değerlendirme yaklaşımını kullanırsak kullanalım değerlendirme, yerleştirme algımızı normalleştirip, işi biraz çocuklara bırakmadığımız sürece çözüm üretemeyeceğiz. Sorun bakış açımızı normalleştirme ile ilgili” dedi
Üniversite sınavında müfredata uygun soruların olmadığı yönünde eleştiriler olduğunu anlatan Karip, ÖSYM ile ortak çalıştıklarını, komisyonların kurulduğunu söyledi. Testler hazırlanmadan önce ortak çalışmalar yapıldığını hatırlattı.
Bu sonuçlarla yetinmeyi bırakmalıyız
PISA konusunda, “Bardak boş, yarısı dolu” veya “ Bardak yok” gibi yaklaşımların olduğunu belirten Prof. Dr. Karip, 2003 yılından bu yana puanlarda bir artış olduğunu söyledi. Bunun iyi bir gelişme olduğunu vurgulayarak, “2003’te öğrenciler temel düzeyin altındaydı. Son 10 yılda PISA’da yüzde 10’luk temelin altında kalan kısmı yukarılara çıkardık” diye konuştu.
PISA’da OECD’inin ortalamasına yaklaştıklarını vurgulayan Karip şunları söyledi:
“Bu sonuçlarla yetinmeyi bırakmalıyız. Bu sonuçlara bakarak yapacak bir şey yok yaklaşımını bırakmalıyız. PISA’da en üst düzeyde olan öğrenci sayısını Bakanlık olarak arttırmaya bakmalıyız. Topluma artı değer katacak insanı yetiştirmeyi hedefliyoruz. PISA bu amaçla yapılıyor. Bakanlığın yaptığı sınavlar da aynı hedefte. Ölçme ve değerlendirme alanında uzman yetiştimek zorundayız. Ölçme değerlendirme kapasitesini, eğitimin kalitesini, öğrenme süreçlerini geliştirmek için çalışma yapıyoruz. Sosyal bilimler, fen bilimleri gibi her bir alanda ölçme ve değerlendirme konusunda uzmanlaşmaya ihtiyacımız var”
Yabancı dilde ölçme için uzmana ihtiyaç var
Bilişim teknolojilerinin Fatih Projesi ile geliştiğini anlatan Karip, yabancı dilde ölçmenin nasıl yapılacağı konusunda uzmanlara ihtiyaç olduğunu söyleyerek, kaliteli bir sistemin ortaya çıkması için paydaşlara gereksinim duyulduğunu hatırlattı. Karip, “Sınıf içi uygulamalarda eskiler ve yeniler gibi ikiliklerden kurtulmalıyız. Yeni yaklaşımlar okul ve sınıf düzeyinde kapasiteyi geliştirmemiz gerekiyor. Çözüm önerilerine odaklanmalıyız. Merkezi sınavlarda algılarımızı nasıl normalleştirmeliyiz, kendimizi bu baskından nasıl kurtarabiliriz diye bakmalıyız. Bu konferansın buna katkı yapacağına inanıyorum.” diye konuştu.