Güncelleme Tarihi:
Oyun temelli eğitimi amaçlayan ‘İşte Oyun Projesi’yle öğrenciler hem eğleniyor hem öğreniyor. Türkçe, matematik, fen ve sosyal içerikli oyunlar, eğitimin bir parçası oluyor. Öğrenciler severek öğrendikleri için öğrenme süreleri kısalıyor ve öğrendiklerinin daha kalıcı olması sağlanıyor. Öğrenciler öğrendikleri oyunları okul dışında aileleri ve arkadaşları oynamayı sürdürüyor. Çocukları bilgisayar, tablet, telefon oyunlarından uzaklaştıran proje, çocukların daha sosyal bireyler olmasını sağlıyor. Köprü, top dolaştırma, istop, bardak, labirent, molekül gibi oyunlarla eğitimin birleştirildiği projede yaklaşık 20 oyun bulunuyor. Mehmet Akif Ersoy İlkokulu tarafından hazırlanan proje, Kazım Özdemir İlkokulu ve Gazipaşa İlkokulu ortaklığı ile yürütülüyor.
Proje için Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nden danışmanlık desteği alındı. Projeye başlamadan önce zümre öğretmenleri Ankara Üniversitesine giderek projenin uygulama yöntemleri hakkında uzmanlardan destek aldı. İyi bir verim alınan projenin ikinci dönem İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından tüm okullarda uygulanması hedefleniyor. Yıl sonunda 1, 2, 3 ve 4’üncü sınıf öğretmenleri hangi konuyu hangi oyunla anlattığına dair olan bilgilerin yer alacağı bir kılavuz kitap hazırlanarak gelecek yıllar bu kılavuza göre eğitimlere devam edilecek.
"FARKINDA OLMADAN ÖĞRENİYORLAR"
Proje hakkında bilgi veren Mehmet Akif Ersoy İlkokulu Müdürü Sezai Tiryaki, çocukların normalde oynadıkları oyunlara okulda ‘İşte Oyun Projesi’yle devam ettirdiklerini belirterek, "Çocuklar okula başlayana kadar zamanlarını çoğunu oyun oynayarak geçiriyorlar. Okula başlayınca oyun etkinlikleri bitiyor ve birden sıra düzenine geçiyorlar. Bu da çocukları olumsuz yönde etkiliyor. Biz de bu süreci yumuşatmak için önce öğretmenlerimize oyunları öğreterek dersle birlikte öğrencilere vermeye başladık. Bunun çok güzel sonuçlarını almaya başladık. Çocukların daha fazla derslere katılımına yönelik sonuçlar ortaya çıktı. Çocukların öz güveni arttı, öz güveni artan çocuklar daha başarılı oldular. Oyunlarımız değerler üzerine kurduk. İşbirliği, adalet, paylaşma duygularını çocuklarımız bu sayede kazanıyorlar. Çocuklar bu oyunlar sayesinden sosyalleşmeyi, paylaşmayı ve işbirliğini öğrendiler" dedi.
"OKUMA-YAZMAYI KLASİK SİSTEMDE 4 AY, BU SİSTEMDE 2 AYDA ÖĞRENDİLER"
Bu projeye başladıktan sonra 1’inci sınıfların iki ay içerisinde okuma-yazmaya geçtiklerini belirten Tiryaki, "Klasik sistemde 4 ayda okuma-yazmaya başlayan öğrenciler bu sistemle iki ay içerinde okuma yazmayı çözdüler. Çocuklar gündüz oynadıkları oyunu akşam aileleriyle oynuyor. Aslında çocuklar farkında olmadan oyun değil ödev yapıyorlar. Eğlenceli olduğu için öğrenciler ailelerine oyunu oynamak için ısrar ediyorlar. Bu proje aile ve okul boyutuyla güzel bir hal aldı" diye konuştu.
"BU SAYEDE ÇOCUKLAR TABLETİ BİLGİSAYARI UNUTTU"
"Önceden çocuklarının tablet, bilgisayar, telefonla oynadığını belirten aileler şimdi çocuklarının bu oyunları oynamak istediğini söylüyor" diyen Tiryaki, şunları söyledi:
"Bu sayede 'çocuklar tableti bilgisayarı unuttu' diye ailelerden dönüşler alıyoruz. Projeyle öğretmenlerimiz de daha aktif hale geldi. Dersle ilgili daha neler yapabileceklerini araştırmaya başladılar. Bu süreçte Ankara Üniversite Eğitim Bilimleri Fakültesindeki hocalarımızdan destek aldık. Öğretmenlerimiz hizmet içi eğitimi aldı. Milli Eğitim Müdürümüzün talimatıyla bu projeyi ikinci dönem tüm okullarda uygulamaya başlayacağız. Finlandiya ve diğer eğitim sistemleri örnek gösteriliyor. Aslında kaynak bizde. İnşallah bu proje tüm okullarda uygulanarak daha başarılı daha mutlu çocuklar yetiştireceğiz."