Güncelleme Tarihi:
Dünya çapında, eğitim kurumlarıyla gerçekleştirilen dijital dönüşüm çalışmaları, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda yeni nesil öğrenme modelleri ve geleceğin eğitim dünyasına da ışık tutuyor.
Bulut bilişim, yapay zeka, IoT (nesnelerin interneti), karma gerçeklik gibi yeni çözüm alanları, kurumların ve sektörlerin uçtan uca değişmesini körüklerken, bir yandan da sosyo-ekonomik açıdan toplumumuza yeni bir dinamizm katıyor. Dünya, geçmiş endüstri devrimlerinde yaşandığı üzere adeta baştan aşağı kabuğunu yeniliyor.
Bu yeni dönem, atik, esnek, gelişime ve teknolojiye açık bir zihniyet ve teknolojiye yatkın bir iş gücüne ihtiyaç doğuruyor. Nitekim, Manpower Group’un 43 ülke genelinde 195 işverenle gerçekleştirdiği 2018 Yetenek Açığı Anketi’ne göre, işverenlerin yüzde 45’i, ihtiyaç duydukları yetenekli elemanların bulamadıkları için şirketlerindeki boş pozisyonları dolduramamaktan şikâyetçi. Dünya çapındaki büyük kurumlar, bugün yetenekli eleman açıklarının yalnızca üçte birini karşılayabiliyor. Türkiye özelinde ise işverenlerin yüzde 66’sı gibi büyük bir kısmı, mevcut iş pozisyonlarını doldurmakta zorluk çektiğini söylüyor.
6.2 MİLYON AÇIK POZİSYON BEKLENİYOR
OECD’nin verilerine göre dünyada genç nüfusta işsizlik Mayıs 2018 itibarıyla yüzde 10.8 oranında. Öte yandan, araştırma şirketleri tarafından yapılan çalışmalara göre 2020’de teknoloji alanında 6.2 milyon açık pozisyon olması bekleniyor. Nitekim, bilişim teknolojileri ile şekillenen pozisyon ve iş ilanlarının, diğer rollere göre 2.5 kat daha hızlı arttığını ve açıldığını görüyoruz. Yeni mesleklerin neredeyse tamamının Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik (STEM) konularıyla yakından ilişkili bir şekilde gelişeceğini öngörülüyor. Global araştırmalar, teknolojiye dayalı mesleklerin toplam işgücüne oranının önümüzdeki on yılda yüzde 77’ye çıkacağını tahmin ediyor.
Türkiye’ye baktığımızda da benzer bir tablo ile karşılaşıyoruz. İŞKUR tarafından 15 Şubat 2019’da açıklanan kasım ayı işsizlik oranlarına göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki gençler arasında işsiz sayısının yüzde 12.3. Bununla birlikte, bulut hizmetlerinin Türkiye ekonomisine etkisini araştıran IDC’nin son raporuna göre, bulut bilişimin 2022 yılına kadar Türkiye’de 130 binden fazla yeni iş imkânı yaratacak. 2025 yılında göreceğimiz iş alanlarının yüzde 80’ini henüz mevcut değil. Üstelik, bu yeni iş imkânları sadece BT sektörüyle sınırlı kalmayacak. Pazarlama, satış, finans, yönetim, üretim ve hizmet alanlarında da yeni iş imkânları doğacak. Bir başka deyişle, şu an eğitim görmekte olan öğrencilerin yüzde 65’i henüz var olmayan yepyeni mesleklerde kariyerlerine başlayacak.
TEKNOLOJİYLE DÖNÜŞEN SINIFLAR
Bu yeni dünyada, yeni nesilleri değişimin çok hızlı olduğu bir döneme hazırlamak için aşılamamız gereken en önemli iki yetkinlik merak ve belirsizlik ile yaşayabilmek. Merak, sürekli değişen dünyanın gerektireceği yeni bilgileri özümsenmesini sağlarken, belirsizlikle yaşayabilme henüz şekillenen yeni dünyanın seyircisi değil, oyun yazarı olmayı sağlayacak.
Tüm bu gelişmeleri alt alta sıraladığımızda, gençlerimizin teknolojik bilgi ve becerilerini bugünden geliştirmelerinin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Yeni nesil liderlerin yetişmesi, toplumun geleceğe hazır olması kadar, ülkemizin rekabetçi bir iş gücüne kavuşması için de önemli. Bu nedenle eğitimin teknolojiyle sıkı bir iş birliği içinde olması bir zorunluluk haline geliyor. Microsoft Türkiye olarak biz de eğitim alanında hayata geçirdiğimiz çalışmalarımız, teknolojik çözümlerimiz ve iş birliklerimizle gençlerimizin geleceğin iş dünyasına hazır olmalarına destek oluyoruz.
Dünya çapında, eğitim kurumlarıyla gerçekleştirilen dijital dönüşüm çalışmaları, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda yeni nesil öğrenme modelleri ve geleceğin eğitim dünyasına da ışık tutuyor.
DERSLERİN OYUNLAŞTIRILMASI, KATILIMI TEŞVİK EDİYOR
Bu gelişmelerden ilkini kişiselleştirilmiş öğrenim alanında görüyoruz. Bugünün teknolojik olarak gelişmiş eğitim sistemlerinde 'blended learning' adlı bir yöntem kullanılıyor. Teknolojik araçlar sayesinde, mobil platformlar ile yüz yüze etkileşim bir araya getiriliyor ve öğrenciye özel bir program sunuluyor. Bu sayede, öğrencinin bilgiyi keşfetme ve kendi kendine karar alma yönü gelişiyor. Öğretmenler de okuma, yazma ve anlamada farklı yeteneklere sahip öğrencilerine, öğrenme süreçlerinde daha yakın ve etkin destek olabiliyorlar. Örneğin Vizyon Koleji, pedagoji ile teknolojiyi bir araya getirerek, eğitim hayatını kolaylaştıracak uygulamaları, ilham verecek yeni ürün ve teknolojilerle bir arada sunuyor.
Derslerin akıllı tahtalarda işlenmesi, ders kitaplarının, ders notlarının ve deneme sorularının tabletlerde olması öğrencilere kolaylık sağlarken, öğretmenlere de ders zamanlarını verimli kullanmaları için hız, öğrencilerini birebir takip edebilmeleri için de imkan sağlıyor. İkinci etki ise teknolojik uygulamalarla derslerin oyunlaştırılması. Oyun kavramı, okullarda bilgisayar bilimlerini öğretmenin etkili bir yolu olarak kullanıldığında, öğrencilerin eğitime katılımını teşvik ediyor. Biz de Minecraft’ın Eğitim Sürümünü müfredata kazandırarak, Türkiye’de Bahçeşehir Okulları, Doğa Koleji ve Maya Okulları’nda deneyimsel, kişisel, problem odaklı eğitim fırsatı sunuyoruz. MakeCode gibi uygulamalarla sınıflara anlık sonuçlar sunarak kodlamayı öğretmenler ve her seviyeden öğrenci için eğlenceli hale getiriyor.
Üçüncü fayda ise yapay zekânın sağladığı imkânlardan geliyor. Yapay zekâ ile güçlendirilmiş sistemler ile öğretmenler, öğrencilerine birebirde daha etkili öğrenim deneyimi yaşatıyorlar. Örneğin, yapay zeka destekli uygulamalarla, okuma ve öğrenme bozuklukları önceden tespit edilebiliyor. İngiltere’de disleksi tedavisi gören öğrenciler, Microsoft yapay zeka uygulamaları ile okuma güçlüklerini daha rahat ve hızlı aşabiliyorlar. Öte yandan, Amerika’da öğrencilerin okulu bırakma riski yine yapay zeka teknolojileri önceden tahmin edilebiliyor. Tahmine dayalı analitik araçlar ayrıca öğrencilerin ve sınıfların başarı göstergelerini takip etmede kullanılıyor, bu çözümlerle okuldan mezuniyet oranı artıyor.
KARMA GERÇEKLİK YEPYENİ ÖĞRENME YOLLARI SUNUYOR
Karma gerçeklik teknolojileri, eğitime katkı sağlayan dördüncü temel fayda. Artırılmış gerçeklikle sanal gerçekliğin birleşimi olan Karma Gerçeklik, öğrencilere yepyeni öğrenim yolları sunuyor. Öğrenciler kendilerini direkt ders konusunun içinde buluyor. Tıp öğrencileri anatomi derslerinde sanal olarak bir dokunun, bir organın ya da damar sisteminin içine girip her ayrıntıyı yakından inceleyebiliyor. Karma gerçeklikte oluşturulan sanal maketler öğrenimi hızlandırıyor. Buna bir örnek olarak, NASA’da kullanılan ve sanal gerçeklik ortamı sunan Hololens gözlüğü, Hacettepe Üniversitesi’nde de yakında kullanılmaya başlanacak. MR ve tomografi, gibi radyolojik görüntüler üç boyutlu modellenebilecek. Tanı ve cerrahi tedavilerde çok yakında Hololens ile eğitim ve tedavi süreci başlayacak.
Son olarak, gençlerin bulut bilişimle gelen değişimi yakalayabilmesi ve bulut teknolojileri alanında yetkinlik kazanmaları için online ücretsiz eğitim platformumuz Microsoft Cloud Society programına değinmek isterim. Eğlenceli yöntemlerle, yarışmalarla, ödüllerle bulut teknolojilerini öğreten bu girişimle, isteyen herkesi bulut uzmanı olmaya davet ediyoruz. ‘Uygulama Geliştirme’, ‘Veri ve Yapay Zekâ’, ‘DevOps’, ‘Bulut Platformu’, ‘Güvenlik’, ‘İş Uygulamaları’ ve ‘Modern İşyeri’ gibi farklı eğitim konuları sunan Microsoft Cloud Society Progamı, eğitim, laboratuvar, teknik inceleme, kod örnekleri, webcast gibi 300’den fazla eğitim seçeneğine sahip. Kurslar dâhilinde 21’den fazla Microsoft Azure eğitimi sunuluyor ve iş ortakları yönetiminde eğitimlerle alınıyor. Microsoft sertifikası kazanmaya hak kazanan üyeler, bu sertifikaları daha sonra iş görüşmelerinde bir referans olarak kullanabiliyor. Şimdiden 110 bin üyeye ulaşan Cloud Society ile Türkiye’nin bilişim gücüne güç katmayı ümit ediyoruz.
Teknolojinin bireylere ve şirketlere güç kattığı bu dönem, içerisinde muazzam fırsatlar barındırıyor. Bu süreçte, yeni nesil liderlerin yetişmesinde eğitim sektörüne çok büyük bir pay düşüyor. Gençlerimize yarının dünyasını yaratma gücünü kazandırmak istiyorsak, teknoloji her zaman “bir tık” yakınımızda.