Güncelleme Tarihi:
Ankara Üniversitesi Otistik Çocuklar Tanı, Tedavi, Eğitim, Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayla Aysev, Otizm farkındalık ayı nedeniyle açıklama yaptı. Otizmin, en temel sorununun sosyal etkileşim yetersizliği olan nörogelişimsel bir bozukluk olduğunu belirtti. Aysev şu bilgileri verdi:
“Otizm, geniş bir yelpazedeki bozuklukların en ağır biçimlerinden biri ve sosyal etkileşim anormallikleri olan çocukların Otizm Spektrum Bozuklukları (OSB), genel başlık altında değerlendiriliyor. Bu gelişimsel bozuklukların belirtileri 3 yaşından önce başlıyor. Türkiye'de otizm sıklığını ortaya koyan bir çalışma yok ancak sıklığı diğer ülkelerden çok farklı değil.”
Erken tanı önemli
Otizmde erken tanının mümkün olduğunu anlatan Aysev, şöyle devam etti:
“Erken tanı konulan olgularda tedavi daha yüz güldürücü olduğu için önemli. Otizmin belirtileri arasında, sosyal ilişki bozukluğu olabileceğini düşündüren işaretler, göz teması ve gülümseme olmaması, çocuğun işaret etmemesi, işaret edilen yöne ve ismine bakmaması, bay bay gibi jestleri kullanmaması gibi davranışlar yer alıyor. Ailelerin en çok dikkatini çeken ise konuşmanın gecikmesi. Bu durumda olanlar mutlaka otizm spektrum bozuklukları açısından değerlendirilmeli.”
Hekimlere önemli rol düşüyor
Otizm tanısının 3 yaşından önce konabileceğini ancak çok küçük (18 aydan küçük) olgularda bulguların kalıcı olmayabileceğini anlatan Aysev, bu nedenle birden fazla değerlendirme yapılmasının önerildiğini söyledi. Aysev, şöyle konuştu:
“Amerikan Pediatri Birliği, 2007 yılında 18-24 ay arası olan çocukların OSB açısından taranmasını önerdi. Ancak taramanın önünde ciddi engeller vardı. Bunların en başında aramayı yapacak geçerli yöntemlerin belli olmaması ve olası olguların kesin tanılamasındaki sorunlarıydı.
Bu nedenle iyi yöntem ailelerin ve hekimlerin farkındalığının artırılması olmalı. Rutin çocuk gelişimi değerlendirmelerinde sosyal ilişkinin yer alması ve gerektiği hallerde kesin tanı konulabilecek merkezlere sevkin sağlanması gerekiyor.
Otizm tanısında, bebeklik ve erken çocukluk döneminde çeşitli nedenlerle başvuru yapılan pediatrist ve aile hekimlerine de önemli rol düşüyor.
Ailelerin eğitime katılmaları sağlanmalı
24 saat, çocuk uyanık kaldığı sürece eğitim görmeli. Aileler tarafından bunun her an uygulanması çok önemli. Yoksa örneğin yaz tatili için eğitime ara verilir, döndüğünde çocuk her şeyi unutur. Aileler onlarla sürekli etkileşim halinde olmalı.”