Güncelleme Tarihi:
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), doğuştan gelen ve yaşamın ilk yıllarında iletişim sorunlarıyla kendini gösteren bir rahatsızlık. Otizmli çocukların dış görünüşleri diğer çocuklardan farklı değil. Her çeşit toplumda, farklı coğrafyalarda, ırkta ve ailede rastlanabiliyor. Ancak nedeni günümüzde hâlâ bilinmiyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. S. Sunay Yıldırım Doğru, “Günümüzde, Otizm Spektrum Bozukluğu’na neyin neden olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte genetik temelli olduğuna ilişkin bulgular var. OSB’nin gen aktarımı ile mi ilgili olduğu yoksa bir mutasyon sebebi ile mi meydana geldiği tartışılıyor. Güncel araştırma sonuçları OSB’nin yüzde 90 ihtimalle genetik faktörlere bağlı olduğunu gösteriyor. Otizmin çocuk yetiştirme özellikleriyle ya da ailenin ekonomik koşullarıyla hiçbir ilişkisi yok” diyor.
FARKINDALIK TANI SAYISINI ARTTIRDI
Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin (CDC) verilerine göre günümüzde her 44 çocuktan 1’ine otizm tanısı konuluyor. 1985 yılında bu rakamın 2 bin 500 çocukta bir olduğu düşünüldüğünde otizm tanı oranının 35 yılda 50 kat arttığı görülüyor. Tohum Otizm Vakfı’ndan alınan bilgilere göre; günümüzde her 20 dakikada 1 çocuk otizm tanısı alıyor. Otizmin erkek çocuklarındaki yaygınlığı, kızlardan 4 kat fazla. Bu artışın nedeninin son yıllarda otizm farkındalığının artmasıyle birlikte ailelerin daha çok doktorlara başvurması ve tanı alan çocuk sayısının da buna bağlı olarak artması olduğu düşünülüyor.
EĞİTİM DEMEK UMUT DEMEK
Çınar, 11 yaşında otizmli bir öğrenci. Annesi Ayşe Karınca, 1 buçuk yaşındayken göz temasının azaldığını zamanla da yok olduğunu söylüyor. KBB’den Pskiyatriye birçok alanda uzmanla görüşmelerinin ardından Çınar’a otizm tanısı konulması 4 buçuk yıl sürmüş. Çınar 6 yaşındayken girdikleri heyet sonrasında tanıyı almış olmalarını annesi, “ Şansımız yaver gitti de tanıyı alabildik” diyor. O günlerin çok karanlık olduğunu kendisinin de ne yapacağını bilemediğini belirten Ayşe Karınca yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Çınar 6 yaşındaydı, konuşmuyordu, bez alışkanlığı vardı ve katı gıda asla tüketmiyordu. Kendini ifade edemiyordu. O günlerde sanki kapkaranlık bir odada el yordamıyla ona ulaşmaya çalışıyordum. Çünkü ben de ne yapacağımı bilmiyordum. Ancak tanının konulmasının ardından aldığımız eğitimle çok kısa bir sürede tüm bu olumsuzluklar değişti. Şimdi kendi kendine İngilizce öğrenmeye bile çalışıyor. İleriye dönük bir umudum oldu. Ancak otizmle ilgili toplumsal farkındalıkların artması gerekiyor. Örneğin sinemaya gittiğimizde Çınar’ı yerine oturtmakta zorlanıyorum ve üzerimizde tuhaf bakışlar hissedebiliyoruz. Bu parkta ya da toplu taşımada da olabiliyor. Otizmli birey sayısı artıyor ve önümüzdeki yıllarda hayata karışacaklar. Önümüzdeki süreç daha da zor geçecek.”
İHTİYACI OLANA DANIŞMANLIK HİZMETİ
Tohum Otizm Vakfı, Türkiye’nin her yerinden kuruma ulaşan ailelere ücretsiz danışmanlık hizmeti veriyor. Otizmli çocuklara eğitsel değerlendirme yapabilmek için Vakfın Eğitim Kurumları bünyesinde kurulan Rehberlik Birimi, bugüne kadar toplam 16 bin 779 çocuk, aile, eğitimci ve üniversite öğrencisine ulaştı.
BAŞLICA BELİRTİLER
Otizmi erken dönemde farketmek çocukların eğitim alarak gelişimini sağlıklı bir şekilde tamamlaması açısından önem taşıyor. Uzmanlar belirtilerden bir ya da birkaçı görüldüğünde çocuk ve ergen pskiyatrisine başvurulması gerektiğini söylüyor. Belirtilerse şöyle sıralanıyor:
• Göz teması kuramama,
• İsmi söylendiğinde dönüp bakmama,
• Dönen nesnelere karşı aşırı ilgi duyma,
• Sallanmak, parmak uçlarında yürümek gibi hareketlere sahip olma,
• Yaşıtlarının oyunlarına ilgi duymama,
• İşaret parmağını kullanarak istediği şeyi gösterememe,
• Takıntılı davranışlar sergileme,
• Konuşmada gerilik.