Güncelleme Tarihi:
Marmara Üniversitesi (MÜ) İletişim Fakültesi’nce, Üsküdar Belediyesi Yeni Evlendirme Dairesi Restoranında düzenlenen İletişim Buluşmaları-II’de konuşan Demir, ÖSYM’nin 1974’den bu yana Türkiye’ye hizmet veren bir kurum olduğunu ve tüm dünyada da örnek alındığını söyledi.
Çok farklı sınav değerlendirmeleri yaptıklarını anlatan Demir, son iki yılda önemli adımlar attıklarını belirterek, “Yılda 40’tan fazla sınav yapan ve bu sınavlarda 10 milyona yakın adayı sınava alan ÖSYM, hem sınav takviminde yer alan sınavları uygulamakta hem de sürekli değişim felsefesiyle çalışmasına devam etmektedir” dedi.
ÖSYM’de her türlü zorluk ve eleştiriyi göze alarak bir değişim süreci başlattıklarını aktaran Demir, bir stratejik plan oluşturduklarını ve bunu uygulamaya başladıklarını dile getirdi.
Bilimsel bir değerlendirme yaptıklarına ve değerlendirmeleri tamamen şeffaflaştırdıklarına dikkati çeken Demir, “Hiçbir olay ÖSYM’de karanlıkta gerçekleşmiyor. Tamamen şeffaf bir yapıda gerçekleştiriliyor. Bu misyon ile varmak istediğimiz yer, yurt içi ve dışında yüzde yüz güvenli, kripto ve e-imzayla çalışan, uluslararası bir bilgi güvenliğine sahip, toplum nezdinde bir kurum oluşturmak” ifadelerini kulandı.
Demir, dünyanın çeşitli ülkelerinde de sınav yapmak istediklerini belirterek, bu yönde de çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.
Elektronik sınav çalışmalarımız başladı
Katılımcıların sorularını da yanıtlayan Demir, son yapılan YDS’ye dair eleştiriler olduğu ve YÖK tarafından oluşturulan bir kurulda soruların incelendiğinin ifade edilmesi üzerine, geçen yıllarda İngilizce ile ilgili pek çok sınav yapıldığını ve bu sınavları tek bir sınav haline getirmek istediklerini söyledi.
Nisan’da yapılan YDS’ye 330 bin adayın katıldığını hatırlatan Demir, “KPDS’nin hiçbir zaman üyesi 150 bini geçmemiştir. ÜDS’nin yıllar içerisindeki aday kitlesi hiçbir 60-70 bini geçmemiştir. Geri kalan kitle KPDS’deki İngilizce testini alanlar. Dün itibariyle bunu da araştırdık. YDS’ye girmiş ve daha önce KPDS’ye girmiş 60 bin aday var. Bu 60 bin adayın 55 bininin başarı aralığı 0 ile 49 puan arasında. ÜDS’ye girmiş veya akademisyen olanların puan ortalaması 46’dır. Bir zorluk söz konusu değil. Kitlenin başarı seviyesinin düşük olması, genel başarı seviyesini çok aşağıya çektiği için böyledir. Her sınavımızda, cevapları değerlendirerek nasıl bir iyileştirme yapacağımızı düşünüyoruz. YDS de böyle olacaktır” diye konuştu.
YDS’de sorulan 80 soru için matbaaya 800 soruyla gittiklerini anlatan Demir, “Hiçbir öğretim görevlisinin, bu sınav kolay veya zor olsun diye bir gayreti yoktur. Tamamen rastgele ve belli kurallar içerisinde oluşturulmuş bir sınavdır. O yüzden de YDS’nin KPDS ve ÜDS ile eş değerde olduğuna inanıyoruz. Tabii ki yabancı dil açısından konuşma ve dinleme becerilerinin de ölçülmesi gerekir. Kağıt üzerinde bunu gerçekleştirmemiz mümkün değil. Elektronik sınav çalışmalarımız başladı. Gelecek sene ve sonrasında konuşma ve dinleme becerilerini de ölçen bir elektronik sınav hedefliyoruz. Bunu da yapabileceğimize inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Demir, sonbahardaki YDS’yi 1 Eylül’e almalarıyla hiç kimsenin mağdur olmayacağını belirtti.
Sınavda kopya önlemeye dair alınan önlemlerin ne kadar etkili olduğunun sorulması üzerine de Demir, sınav güvenliğinin önemine dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Her salona kamera koyarak tüm sınav sürecini, bina giriş-çıkışlarını kaydediyoruz. Baskı aşaması ise çok farklı bir uygulama. Burası tam bir hapis hayatı olarak tanımlayabileceğimiz, dışarıdan girişin kontrollü olarak serbest ama içeriden dışarıya çıkışın asla mümkün olmadığı bir sistem. Çöp dahil hiçbir nesnenin çıkmadığı bir ortam. Tüm matbaanın jammerlarla korunduğu bir ortam. Tüm sınav kağıtlarının araçlara yüklenmesi, araçların dakika dakika izlenmesi yapılıyor. Sınav kağıtlarının bulunduğu kamyonların Ankara’daki merkezden sinyal gönderilmedikçe açılmaması, sınav sabahından önce asla açılmamasına dair elektronik sistemle kontrol altına alıyoruz.”
Açık uçlu sınav yapabilmenin çalışmalarını yapıyoruz
Açık uçlu sınav sisteminin gündemlerinde olup olmadığının sorulması üzerine de Demir, uygulama açısından çoktan seçmeli ve açık uçlu olmak üzere iki tür bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Bugüne kadar çoktan seçmeli sistemi uyguladık. Bu çoğu zaman objektif olduğu düşünülen ve kısmen daha kolay bir sınav sistemi. Ancak bu sistemin eğitim ve insan gelişimi açısından da ciddi sıkıntıları olduğu bir gerçek. Bugün İngiltere, tüm üniversite giriş sistemini açık uçlu sorularla gerçekleştiriyor. Amerika’da birçok eyalet açık uçlu sınavlara geçmiş durumda. Bu kapsamda biz de açık uçlu sınav yapabilmenin çalışmalarını yapıyoruz. Bir proje hazırladık. Çalışmalarımıza başladık. Gerekli olan eğitimleri yaptık. Hedefimiz, 2-3 bin adayın katıldığı bir deneme sınavı şeklinde bunu gerçekleştirmek. Burada bir deneyim yaşadıktan sonra kamuoyuna zaman içerisinde sunmak. Bu sistemi aşama aşama uygulamaya geçirebiliriz diye düşünüyoruz.”
Demir, ÖSYM’nin olumsuz haberlere dair bir iletişim stratejisi olup olmadığı sorusuna ise “ÖSYM harfleri medya açısından son derece cazip. Çünkü 2012’de 9 milyon aday bizim sıralarımıza gelmiş, oturmuş. Bunu 2 veya 4 ile çarptığınızda 20 veya 40 milyon insan yapıyor. Bütün medya iyi kötü bu harfleri kullanmak istiyor. İyi kullandıklarında takdir ediyoruz. Ancak kötü kullandıklarında da biraz insaf taşımalarını istiyoruz. Kurum o kadar cazip ki, her türlü faaliyetini basın olumlu veya olumsuz değerlendirmek istiyor” cevabını verdi.
“ÖSYM’nin soruları medya ile paylaşmaması üzerine bir çalışma var mı?” sorusuna karşılık da Demir, “Bu doğru değil. Sorularımızı kısmen soru havuzu oluşturmak adına kamuoyuyla paylaşmayalım düşüncesi içerisindeyiz. Bir yasa çalışmamız var. Burada soru havuzu oluşturmak ve daha nitelikli sorularla ölçmeyi gerçekleştirmeyi hedefliyoruz” dedi.
Etkinliğe, MÜ Rektörü Prof. Dr. Zafer Gül’ün yanı sıra çok sayıda akademisyen, medya mensubu ve mezun öğrenci katıldı.