Güncelleme Tarihi:
Daha şimdiden biz rehber öğretmenlere bu konuyla ilgili sorular gelmeye başladı. ÖSS sürecinin belki de en önemli aşamasını aslında tercihler oluşturuyor. Zira öğrenci, elindeki puanına göre gelecekte pişman olmayacağı bir bölüme yerleşmek için çaba harcayacak. Ancak adayların tercih aşamasında isabetli kararlar alabilmesi için rehber öğretmenlere büyük iş düşüyor. Nihayetinde ÖSS, adayların bir anlamda geleceklerini şekillendirdikleri ve meslek seçimi gibi önemli bir karara adım attıkları dönemi kapsıyor. Dolayısıyla adayın tercihte bulunmakla, iyi kötü bir bölüme yerleşmek arasındaki farkı anlaması gerekiyor.
Zaman zaman yaşadığımız durumlardan biri de; girdiği üniversite veya bölümden memnun olmayan öğrencinin bir sonraki sene sınavda şansını yeniden denemeye karar vermesidir. Ancak ÖSYM’nin bu konuda net bir kuralı vardır. Aday, üniversiteye yerleştiği yıldan en az 1 yıl sonra puan kaybına uğramadan tercih yapabilir. Aksi halde, adayın 50 ile 100 arasında değişen AOBP (Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı), 0.8 yerine 0.3 katsayısıyla çarpılır. Böyle bir puan kaybı da aday açısından çok ciddi bir dezavantajdır. Dolayısıyla adaylar, sınav sonuçları açıklanıp; puanları ve başarı sıraları belli olduktan sonra gerçekçi bir değerlendirme yapmalı ve buna göre bir liste oluşturmalıdır. ÖSS ve OKS tercihlerine ilişkin detaylı bilgileri zamanı geldiğinde sizlerle paylaşacağız. Ancak ÖSS öncesinde olduğu gibi ÖSS sonrasında da hem öğrencilere hem de velilere bazı önerilerimiz olacak.
Zira adayları ÖSS sonrası en çok belirsizlikler yoracak. Ayrıca koca bir yılın yorgunluğunu omuzlarında taşıyan adaylar, ÖSS’den çıktıktan sonra, ‘Nasıl geçti?’, ‘Yapabildin mi?’, ‘Sorular kolay mıydı?’ gibi sorularla karşılaşmaktan çoğunlukla sıkıntı duyuyorlar. Bu nedenle sınavda ne yaptığını kendisi anlatana kadar, adaya sınavla ilgili soru sormamakta fayda vardır. Adaylar, ÖSS’den sonra özellikle soruların cevapları açıklanıncaya kadar, hatta bazen açıklandıktan sonra bile sınavda ne yaptığından emin olmayabilir . Öte yandan yine önemli bir konu; tahmini puan hesaplamaları. Adaylar, geçen yılın verileri doğrultusunda belirlenen katsayılarla, bu yıl ki ÖSS’de yaptıkları netleri çarparak tahmini bir puan elde ediyor ve bu puana göre kafasında girebilme olasılığı olan okulları belirliyor. Oysa bu yılki ÖSS sonucunda, nasıl bir dağılımla karşılaşacağımızı henüz bilmiyoruz. Bu durum kimi zaman öğrencileri hayal kırıklığına uğratabiliyor. Unutulmamalıdır ki, resmi sonuçlar açıklanmadan önce puanla ilgili her türlü hesaplama sadece bir tahmindir.
ÖSS hazırlık, gençler için olduğu kadar aileleri için de zor bir dönemdir. Özellikle sınav sonrası adayın psikolojisi ve üniversite tercihleri söz konusu olduğunda gençlerin ailelerinin desteğine ihtiyacı vardır. Ne olursa olsun her aday ÖSS için emek vermiş ve sınav anına kadar az ya da çok çaba harcamıştır. Bu çabanın ebeveynler tarafından takdir görmesi, gençlerin özgüveninin artmasını sağlayacaktır. Aileler çocuklarına, sınav sonucu ne olursa olsun yanlarında olduğunu hissettirmeliler. Aynı şekilde üniversite ve bölüm tercihi konularında da, gençler ailelerinin desteğine ihtiyaç duyarlar. Bu aşamada da ebeveynler, kendi yaşam şartları ve fikirleri doğrultusunda, son kararı çocuklarına bırakmak koşuluyla adaya öneriler de bulunarak yardımcı olabilirler.
Adayın ÖSS’ye girmesiyle beraber, üniversite konusu yaşamında hallolmuş olmuyor. Gençlerin ÖSS’ye girmesi, yüksek öğrenimleriyle ilgili ilk basamağı oluşturuyor. Zira ÖSS sonrası puan bazlı başarıdan ziyade adayın içinde bulunduğu ruh hali, sınavda beklentilerinin karşılanıp karşılanmadığı, geleceğe dair bakış açısının şayet olumsuzsa olumluya çevrilmesi konularında ailelere büyük görev düşüyor. ÖSS ile beraber sadece gençler değil aynı zamanda ebeveynler de bir sınavdan geçiyor.