Esra ÜLKAR
Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2016 21:28
Afyonkarahİsar’ın Dinar ilçesinin Çapalı köyünde 1960’larda başlayan bu hikâyenin kahramanları; öğretmen Yusuf Erçelik ve öğrencisi Muzaffer Ertürk...
Sene 1949. Yusuf Erçelik, babası okula devam etmesini istemeyince üvey annesinin verdiği parayla nüfus cüzdanını da alıp köyden kaçıyor. Trene atlayıp Isparta Gönen’e gidiyor. Okullar açılalı bir buçuk ay olmasına rağmen soluğu öğretmen okulu önünde alıyor. Müdürün karşısına çıkıyor, mülakat sonrası, eski öğrencilerden kalma bir pantolon ve ceketle okula başlıyor.
Köy Enstitüsü’nden mezun olunca, sınıf öğretmeni olarak kendi köyü Çapalı’ya atanıyor. Okuttuğu çocuklardan kimi doktor, kimi onun gibi öğretmen oluyor. Öğrencilerinden biri de, 6 kardeşli yoksul bir ailenin çocuğu, Muzaffer Ertürk. Ertürk, 5’inci sınıfta parasız yatılı sınavlarına giriyor, kazanamıyor. Yusuf öğretmen, Ertürk’ün babasına, “Bir sıra yaptırıp getirir, oğlunu parasız yatılı sınavlarına hazırlayacağım” diyerek, Ertürk ve onun gibi köyde kalan üç arkadaşının hayatını değiştirecek adımı atıyor.
‘O OLMASA ÇOBANDIM’
Üç arkadaşıyla parasız yatılı sınavını kazanan Ertürk, bugün Okan Üniversitesi Yabancı Diller Bölümü’nde öğretim görevlisi. Diğer üç arkadaşı emekli öğretmen. “Yusuf öğretmen yardım etmeseydi muhtemelen köyde çoban olurdum” diyen Ertürk, şöyle bitiriyor: “Bizden sonra da 18 öğrencisi öğretmen okulunu kazandı. Bir köyden bu kadar öğrenci okulu kazanınca öğretmenin torpil yaptığı söyleniyor. Nasıl torpil yapsın, sınavlar şehir merkezinde ve görevli bile değil. Bu iddialar da asılsız çıkıyor. Köyde en az okuyan kişi ortaokul mezunu. Öğretmen, doktor, çoğu devlet memuru oldu.”
ENGEL TANIMAYAN KADİR ÖĞRETMEN
Gazİantep’deki Ülger Kepkep Ortaokulu bilişim teknolojileri (BT) öğretmeni Kadir Kıraç, azmi ve meslek aşkıyla herkese örnek. Henüz 7 yaşındayken geçirdiği trafik kazası sonucu yüzde 60 oranında bedensel engelli ama öğretmen olma azmi engel tanımamış. 12 yıllık öğretmen, “Önemli olan engelleri aşarak hedefe ulaşma çabaları. Her şey mesleğini sevmekte ve ekip ruhunda” diyor. Hep evinden uzak okullarda görev yaptığını söyleyen Kadir öğretmen, zorlu eğitim hayatını şöyle anlatıyor:
BÖBREĞİ DE DURDURAMADI“Sınıflarım bile üst katlardaydı, iki koltuk değneğiyle çıkmak zordu. Hedefim vardı, ileride İlhan öğretmenim gibi bir öğretmen olmak istiyordum. Onun gibi ütülü pantolon giyecek, ayakkabılarım sürekli boyalı olacaktı. İnsanlara faydalı olmak için elimden geleni yapacaktım. Üniversiteyi kazandığımda böbreklerimden rahatsız olduğumu da öğrendim. Sağ böbreğim alındı. Daha nice soruna rağmen öğretmenlik gibi kutsal bir mevkiye eriştim.”
KÖY OKULUNA SİHİRLİ DEĞNEKPembe duvarları, rengârek masa ve minderleriyle, tam bir özel okul havası taşıyor Diyarbakır Sur’un Kumrucuk Köyü’ndeki Kumrucuk İlkokulu. Bu okula değen sihirli değnek de, müdür yetkili öğretmeni Hasan Kartal’dan başkası değil. Kartal, “Bütün çabamız çocuklar için. Onlar okusun, mutlu olsun diye” diyor ve şöyle devam ediyor:
HER KÖŞESİ İMECE“Harf ağacını bir velimin bahçesinden, okuma köşesindeki kütükleri, odunluğundan aldık. Hayırsever bir iş adamı parkeleri yaptırdı. Boyaları Sur İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü karşıladı, okulu bir velimle boyadık. Büyük etkinlik masamızı komşu köy okulunda atıl durumdaki bir yazı tahtasını traktörle okula taşıyıp oluşturduk. Projeksiyon cihazını ve çocukların üniformalarını İstanbul’daki eğitimci bir arkadaşım ‘sosyal sorumluluk projesi’ kapsamında okulda topladığı yardımlarla karşıladı.”
HAYALLERİ GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRDÜAdana’daki Akdeniz Anaokulu’ndayız. Sınıf öğretmeni Sezen Karazincir, öğrencilerinden hayallerindeki oyuncağı çizmelerini istedi. Sonra bu resimlerin neredeyse birebir aynısı oyuncaklar yaptı. Üç günlük çalışma için annesi ve teyzesinden de yardım aldığını söyleyen yetenekli Sezen öğretmen, oyuncakları geçen eğitim dönemi sonunda 17 öğrencisine karne hediyesi olarak verdi. Karazincir, “Çok mutlu oldular. Onlara hep hatırlayabilecekleri, ileride bakınca gülebilecekleri bir anı bırakmış oldum” diyor.