Güncelleme Tarihi:
YÖK Başkanı Erol Özvar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda sunum yaptı. Özvar, artan yükseköğretim kurumu sayısı nedeniyle, YÖK ve üniversiteler arasında diyaloğu ileri evrelere taşıma amacıyla ziyaretler gerçekleştirdiklerini söyledi.
BÖLGESEL ODAKLI ÜNİVERSİTE SAYIMIZI 22'YE YÜKSELTTİK
Üniversitelerin misyon farklılaşmasına büyük önem verdiklerini belirten Özvar şöyle konuştu: "Bu amaçla geçtiğimiz yıl, 20'si devlet 3'ü de vakıf olmak üzere 23 üniversitemizi 'araştırma üniversitesi' olarak ilan ettik. 'Araştırma Üniversiteleri Destek Programı' adı altında özel bir mali destek programı başladık. 2023 yılı bütçesi için de gerekli hazırlıklar tamamlandı. Aynı şekilde bölgesel kalkınma odaklı üniversitelerimize, 2006 yılından sonra kurulan 7 üniversitemizi daha ilave ederek, proje kapsamındaki üniversite sayımızı 22'ye yükseltmiş olduk. Üniversitelerimizin devlet veya vakıf olsun; kendi içinde farklılaşarak, faaliyetlerini sürdürmelerini bekliyoruz. Güçlü ve rekabetçi taraflarını öne çıkararak, rekabet edebilmelerini sağlamak en önemli stratejilerimizden biridir. Üniversitelerin farklılaşması adına 3'üncü bir kategori olarak 'öncelikli alanlarda uzmanlaşan üniversiteler' biçiminde rekabet gücü yüksek, bilimsel çalışmalarda temayüz eden üniversiteleri, ayrı bir grup altında YÖK olarak desteklemeye karar verdik. Bu sene itibarıyla bu çalışmamız da hayata geçecek.
OKULLAŞMA ORANI YÜZDE 44,7
Yükseköğretime erişimin yeni kurulan üniversitelerle hızlı bir şekilde arttı. 2002 yılında erkeklerde yüzde 15,7, kadınlarda yüzde 13,5 ve toplamda yüzde 14,7 olan net okullaşma oranı, 2021 yılında erkeklerde yüzde 40,3, kadınlarda yüzde 49,2 ve toplamda yüzde 44,7 olarak gerçekleşti. Yükseköğretim kurumları sayısı açısından bakıldığında ise 2002-2003 eğitim öğretim yılında 53 devlet ve 23 vakıf üniversitesi olmak üzere toplamda 76 yükseköğretim kurumunda 1 milyon 885 bin öğrenci öğrenim görürken; 2021-2022 eğitim öğretim yılı itibarıyla 129 devlet, 75 vakıf üniversitesi, 4 vakıf meslek yüksekokulu ile birlikte toplamda 208 yükseköğretim kurumunda 8 milyon 297 bin öğrenci öğrenim gördü.
ÖNEMLİ BİR TALEP ARTIŞI OLDU
Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nda (YKS) baraj uygulamasının kaldırılmasıyla birlikte yükseköğretim kurumlarına önemli bir talep artışı oldu. 2002 yılında üniversiteye giriş sistemine başvuran aday sayısı, 1 milyon 540 bin civarındayken; 2022 yılı itibarıyla bu sayı, 3 milyon 243 bin ile yükseköğretim tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Bu artış, bize veri temelli ve yükseköğretim alanındaki arz talep dengesini gözeterek, aldığımız kararların rasyonel sonucunu gösterdi. Daha önemlisi; geçen yıl açıköğretim hariç toplam 690 bin kişi yükseköğretim kurumlarımıza yerleşirken; bu sayı, bu yıl 850 bine ulaştı. Geçen yıla göre, yaklaşık 160 bin daha fazla kişiye yükseköğretim imkanı sağlandı.
YÜKSEKÖĞRETİM MEZUNLARININ İSTİHDAM ORANI 20 PUAN DAHA FAZLA
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2021 yılı verilerine göre, lise ve dengi okul mezunlarının yıllık geliri 47 bin lirayken; yükseköğretim mezunlarının yıllık ortalama gelirinin 68 bin liradır. Üniversite mezunlarının istihdam oranları, lise mezunlarına göre daha yüksek olmaya devam ediyor. 2021 yılının son çeyreği itibarıyla lise mezunları için yüzde 53,5 düzeyinde olan iş gücüne katılım oranı, yükseköğretim mezunlarında yüzde 77,3'tür. Yükseköğretim mezunlarının istihdam oranı yüzde 68,1 iken; genel lise mezunlarının istihdam oranı yüzde 46,5'tir. Türkiye'de yükseköğretim mezunlarının genel lise mezunlarına göre, istihdam oranı da yaklaşık 20 puan daha fazladır. Yükseköğretim mezunlarının işsizlik oranları, genel lise mezunlarına göre daha düşüktür. İşsizlik, lise mezunları için yüzde 13 iken; yükseköğretim mezunları için yüzde 11,9'dur.
TÜRKİYE ADRESLİ YAYINLARIN PAYINI ARTIRMAYA ÇALIŞIYORUZ
Devlet yükseköğretim kurumlarımızda 2022 yılında 54 fakülte, 4 enstitü, 3 yüksekokul, 6 meslek yüksekokulu, 25 araştırma ve uygulama merkezi, 382 bölüm, 1160 ana bilim dalı, 66 ön lisans programı, 404 lisans programı, 499 yüksek lisans programı, 160 doktora programı ve 10 sanatta yeterlik programı açılmıştır. YÖK olarak uluslararasılaşmayı bir stratejik hedef olarak benimseyerek üniversitelerimizi teşvik etmekteyiz. Hem nicelik hem de nitelik olarak Türkiye adresli uluslararası yayınların dünya içerisindeki payını ve araştırma çıktılarının uluslararası görünürlüğünü arttırmak adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
39 BİN 551 TEZİN VERİ GİRİŞİ YAPILDI
YÖK Ulusal Tez Merkezi olarak hizmet veren dijital platformda yer alan tezlerin sayısına bakıldığında; 2002'de 139 bin 452 iken günümüzde bu sayı, 735 bin 758'e ulaşmıştır. Yalnızca 2022 yılında 'Ulusal Tez Merkezi' platformuna 39 bin 551 tezin veri girişi yapılmıştır. Dahası 2002 yılında tezlerden yararlanan araştırmacı sayısı 19 bin 200 iken bugün bu sayı, 8 milyonu aşmıştır. 2022 yılının ilk 10 ayında veri tabanını kullanan okuyucu sayısı, 7 milyona yaklaşmış ve bu süre zarfında toplam 12 milyon 925 bin 216 adet tez indirilmiştir. Ayrıca 'YÖK Ulusal Tez Merkezi' arşivinde bulunan ve yayınlama izni olmayan 150 binden fazla tez, 'Türkiye Belge Sağlama ve Ödünç Verme Sistemi' üzerinden araştırmacıların erişimine açılmıştır. Bu yöntemle 2022 yılında 2 bin 364 tez, araştırmacıların hizmetine sunulmuştur.
ULUSLARARASI ÖĞRENCİ SAYISI ARTIŞ GÖSTERDİ
2030 yılına dek iyimser tahminler, uluslararası öğrenci sayısının dünya genelinde 8 milyonu aşacağını öngörmektedir. Uluslararası yükseköğretim hareketliliği içinde bulunan ülkelerin öğrenim ücretleri, barınma, yiyecek, giyim, sigorta, ulaştırma ve enerji gibi konularda ciddi bir hazırlık içinde bulunmaları gerekecektir. Salgın koşullarına rağmen uluslararası öğrenciler üniversitelerimizi tercih etmeye devam etmektedir. Üniversitelerimizdeki uluslararası öğrenci sayısı, son yıllarda önemli ölçüde artmıştır. Salgın öncesi dönemde yani 2019-2020 öğretim yılında 155 bin olan Türkiye'deki uluslararası öğrenci sayısı, geçtiğimiz 3 yıl içerisinde muazzam bir artış göstermiş ve bu dönem itibarıyla 292 bini geçmiştir. Bu sayı ile Türkiye, dünyada en çok uluslararası öğrencisi olan ilk 10 ülkeden biri olmuş, Avrupa yükseköğretim alanında ise İngiltere, Almanya, Fransa ve Rusya'dan sonra 5'inci sırada yer almıştır."
Son 20 yılda yükseköğretime ayrılan bütçe incelendiğinde; 2003 yılında 2,63 olan yükseköğretim bütçesinin merkezi yönetim bütçesi içindeki payının, sürekli artış göstererek 2015'te yüzde 4,24'e ulaştığını söyledi. Özvar, payın 2021 yılında yüzde 3,43 olarak gerçekleştiğini belirtip, "OECD'nin 2022 yılı raporundaki verilere göre, Türkiye'nin toplam devlet harcamaları içinde yükseköğretime yapılan toplam kamu harcamalarının payı yüzde 3,7 olup OECD ülkeleri ortalaması olan yüzde 2,8'den daha yüksektir. Türkiye, OECD ülkeleri arasında en yüksek paya sahip 6'ncı ülke konumundadır."